- Kategori
- Gündelik Yaşam
Büyümek

Büyümek sadece bir ekmek markası değildir, a dostlar! Büyümek, her ne kadar vitamin, mineral ve bünyeye yararlı çeşitli maddeler barındırsa da bazılarının glutene alerjisi olduğu gibi kimi bünyeye alerji yapar...
Arkasından gelecek türlü mezelerinin tadı size cazip gelse de, ağzınıza attığınız her lokmada, attığınıza bin pişman olursunuz. Çeşnili, garnitürlü birşeydir Büyümek...
Patlıcan ya da patates gibi her şekliyle yenemez Büyümek. İşin tuhafı haşlaması, kızartması,buğulaması ya da ızgarası da olsa ağzınızda acı bir tad bırakır. Kırmızı biber gibidir Büyümek. Yemeden duramazsınız ama çıkartırken size türlü azaplar çektirir.
Yıllar boyu devam ettiğiniz bir okulu da vardır. Yaşarsınız yaşarsınız, hayli bir zaman sonra –o da performansınıza bağlı tabii- mezun olursunuz .Bir de diploma verirler size. O diplomayı alıp da baş köşeye asasınız gelmez. O kadar uğraşarak, kan, ter ve gözyaşı’yla aldığınız diploma kendinize bile heyecan vermez, kaldırır koyarsınız bir rafa...
Zaten kimse de size mezuniyet partisi yapmaz.Yapsa da bu mezuniyet partisi bildiğiniz kep atma ya da hoppi zoppi partilerinden olmaz. Bayağı acıklı bir seramonidir Büyümek Töreni. Mutlak surette canınız acır, mutlak surette birilerinin canını acıtırsınız. Mutlak surette sağlam küfürler uçuşur ortalıkta...Kimisi hak edene, kimi asla hak etmeyene , kimisi de size denk gelir...
Neticede Büyümek, artık çocukluktan mezun olmaktır. Aklına eseni yapamamak, heyecanlarını gayri ihtiyari bastırmak, aşık olduğunda bile bunun büyütülecek birşey olmadığını bilmek, gideni hüzünlü bir bakışla yolcu edebilmek, arkasından bir sürahi suyu “Su gibi git, su gibi gel “ diyerek dökebilmektir....
Büyümek, gerektiğinde acımasız olabilmektir. Herşeye atlayıp aynı zamanda tedbirli olabilmektir. Bir bardak keyif verici madde içtiğinde yanında illa ki başka birinin daha olması gerekmediğini öğrenmektir.
Büyümek, artık önce kendini sonra başkalarını düşünebilmektir. Kendi bünyene zarar verecek tüm vitamin, mineral ve DHA’lardan uzak durabilmektir. Kendine zararı olan birşeyin başkalarına da zararı olabileceğini farketmektir.
“Ben nasıl büyük adam olucam?” sorusuna “Sen Büyük Adam falan olamıyacan. Çünkü “Büyük adam” olmak, taaa baştan verilen bir karardır. Hatta karar veremeyeceğin kadar seninle yaşayan birşeydir. Sen en baştan “Küçük adam” olmayı seçtin. Ama Küçük Adamlığın barındırdığı insanlık, Büyük Adamlığın yakınından bile geçemez! “ cevabını verebilmektir. Hatta bu cevaba inanmaktır. İnanmakla kalmayıp kendini kandırmadığına da ikna olmaktır....
Büyümek, yediğinde ağzında bıraktığı tadın aslında o kadar da acı olmadığını farketmektir. Başta dilinin tümünü kaplayan hatta geniz bölgesini kasıp kavuran o tat, bir zaman sonra “olmazsa olmaz”ın durumuna gelir çünkü...Daha önce Büyümek’i yediğin için Büyük Lokma’lara da iştahın kapanmıştır.
Büyümek, karşındakinin menüden ne seçeceğinden adın gibi emin olmaktır. Son sınıftaysan , seçilen şeye tepki duyarsın. ”Yahu! Sen deli misin? Kalamarın ızgarası duruken tavası istenir mi ? “ dersin. İşte büyümek, karşındakinin, kalamar tavayı yedikten sonra ,senin sipariş ettiğin ızgaranın tadına baktığında yaşadığı pişmalığa karşılık, senin “Eee! Ben sana söylemiştim” yerine, yüzüne yine o hüzünlü gülümsemenin yerleşmesidir. Tepki vermeyip, o gülümsemeyi yüzüne yerleştirebiliyorsan , okuldan mezun oldun demektir...
Büyümeyi kabullenmek ile Büyümekle Yaşamaya Alışmak arasında ince bir çizgi vardır. Büyümeye alışmak; direnç gösteremediğin bir şeye kendini bırakmaktır – ki bu, okulda geçerli bir not alacağınızı garanti etmez. Nispeten kontrollü, nispeten isteyerek, nispeten yoldan gönüllü çıkarak dış mihrakların varlığının bilincinde olduğunuzda, kanaat notunun da kullanılacağından emin olabilirsiniz. Bir bakıma “Izgara kalamarın, tavasından daha iyi olduğunu bilip, buna rağmen tavasını ısmarlayanlara aldırış etmemektir. Er ya da geç doğru yol bulunacaktır çünkü...Izgara kalamar, kesinlikle, tavasından daha sağlıklı ve güzeldir:)
Büyümek daha iyisinin olduğunu bildiğiniz birşeyin kötüsüyle yetinmemektir. Ruhunuzu besleyeceğinizden emin olduğunuz birşeyin , sizi beslemesine izin vermektir.
Kulağa başta bahsettiğim kadar kötü gelmese de Büyümek, Şaşırmak denen histen tamamen arınmaktır. Öte yandan size, daha rahat, daha güvenli , daha huzurlu, daha kontrollü ve göreceli olarak daha konforlu bir hayat sunar. Bütün bunları, Şaşırmak’ın verdiği adrenaline değişmek tamamen bir seçim meselesidir. Aslında Büyümek, tadına bakmadan önceki bütün beklentilerinizi karşılar ama tadına bakıldığında , imkansızın ve bilinmeyenin cazibesi de ortadan kalkar. Ulaşılmaz’a ulaşmışsınızdır. Aşağı yukarı bütün çok bilinmeyenli denklemler çözülmüştür...Artık eşitsizliklerin esrarengiz bir havası kalmamıştır. 2+2, çatır çatır 4 etmektedir...Ve neresinden bakarsanız bakın asla 3 ya da 5’e ulaşamazsınız. Gizem ortadan kalkmıştır.
Beni soracak olursanız. Ben son sınıfta okuyorum..Ben hala kalamar tava söyleyene “Yahu!” ile başlayan cümleyi sarfediyorum..Ama az kaldı, biliyorum. Kısa bir zaman sonra ağzımdan duyacağınız cümle şu olacaktır...
“Söyle ulan Tava’yı...Söyle de gör ...kini”
herdaimdinlenebilite:
3 Doors Down / Landing in London
Alanis Morrissette / Bitch
Blondie - One Way Or Another
Guns'N Roses-Patience
herdaimseyredilebilite:
Karşı Pencere / Yön: Ferzan Özpetek
Delicatessen (Şarküteri) / Yön: Jeunet & Caro
Coffee and Cigarettes / Yön: Jim Jarmusch
American History X /Yön: Tony Kaye