- Kategori
- Aşk - Evlilik
Buzdan kale

Buzdan bir kaleyi feth etmek istersen top tüfek kullanamazsın.
Dilediğin kapıların açılmasıysa, ateş, elde etmek istediğini sonsuza kadar yok eder.
Kendi haline bırakmak ve seyretmekse, buzlaşmış bir bloğu dize getiremez.
Çünkü belliki o uzun süredir bu durumda…
Yapman gereken onu olduğu haliyle kuşatmaktır. Değişimi halinde, bu buzdan yapılma kaleyi senin yapsa da o artık kendi değildir. Artık kendi olmayan senin istediğin midir?
O halde dilediğin o değil onun olmasını istediğin bir başka şeydi. Yani elde ettiğin istediğin değildi. Bu durumda neden o olmasını istediğin değil de dize getirmek için seçtiğin “buzdan kale” oldu? Burada sorulması asıl sorulması gereken soru bu olmalıdır…
Yoksa istediğin sıcacık ahşap bir kulube miydi? Bahçeli mütevazi ve tek katlı…
Kendine yaşamak için seçtiğin ev hangisi?
Kendine yuva edinmek için mi tüm bu fetih çaban?
Diyelim ki fetih gerçekleşti. O halde “buzdan yapılma bir kale” senin için yuva olur mu?
Bunları sormaya başladığında sen de göreceksin ki, bu kaleyi kuşatmayı hedef edinmen onun ulaşılması zor olması. Ne kadar zorlanırsan başarı sana o kadar haz verecek.
Sen en zoru başaran olacaksın. Bu haz için asıl çaban. “Bu feth edilmez deneni işte ben feth ettim” diye bilmek, olmasaydı sonunda yaşamak için kapılarını sana açan hangi yuvayı tercih ederdim? Kendine barınmak, yaşamak hayatını geçirmek için seçeceğin yapı buzdan bir kale mi olurdu söyle?
O halde nedir bu inadın? Bu kadar mı büyük senin egon? Bu kadar mı kendini görmeye, kendini ispat etmeye açsın? “Herkesin peşinde olduğunu dize getiren ben oldum” demek için bu denli uğraş verirken, kazandığın zaferin sarhoşluğu geçtikten sonra ne yapacaksın?
O seni ısıtamaz, sen ona fazla gelirsin. Hayal et. baş başa kaldığında en çok arzuladığın ve sen… Sen onu dize getiren. O bir tek sana, senin için boyun eğen… Ya sonra?…
Karşılıklı tatmin edilen, doyurulan egolar, bir süre sonra yeni fetihlerin peşine düşmeyecek mi? Üstelik bu zaferden sonra yazık ki bir sonra ki hedef daha da zoru olacak. Çünkü en zor dediğin artık dizlerinin dibinde oturuyor... Yani diğerleri gibi. Diğer sıcak, samimi erişilebilir olan kapısı sen istemeden sana ardına kadar açık olan kulübeler gibi.
Şimdi artık bir buzdan kale yok. Olsa da, o dışarıdakilere öyle görüne dursun, senin için feth edilmiş olan. Yani ardında kalan. Önününde tüm azameti ve soğukluğuyla dikilmiş ulaşılması neredeyse imkaansız olan değil.
Yani en başa dönmek gerekirse... “Değişim buzdan kaleyi senin yaptı” Ama artık o dilediğin değil… Hedeflediğin değil. O artık “buzdan kale” değil. Sadece senin…
Senin olması için deli olduğun. Kazandığın, feth ettiğin, dize getirdiğin.
Yani sadece başardığın için, senin hedefinden çıkmış olan…
Avcı için yeni avlar, yeni av planları, yeni hedefler gerek…
Hemde en zor olanından. En karmaşık yollara seni düşürecek olanından…
Şimdi sana, “bunu da ben kazandım” dedirtecek denli güçlü, zorlu, erişilmez olanlarından bir av gerek, haydi düş yola…
Sevgi ve ışıkla