Çalınan Sınav Sorular Değil, Çalınan Umutlar, Güven

Birçok sınav şaibesinden sonra şimdi de Ales sınavlarında da yolsuzluk şüphesi ortaya çıktı.  Hatta şüpheden öteye bu konuda da yeterince kanıt olmalı ki, savcılığın dava açtığı gazetelere manşet oldu.(*)(1)

Bir takım grupların halkın bir kısmı derin uykudayken sınavlara girerek yüksek lisans eğitimi, ardından, doktora derecesi sahibi oldukları belirtiliyor ki sıradan insanların dahi farkına vardığı bir detaydır bu durum belki de ancak sadece üniversiteler değil birçok kamu kurumunda çalışan kişiler arasında söz konusu şüphelerin diğerlerinde uyandığı uzun yıllardır malumdu. Ancak kişiler genellikle çalışma arkadaşlarını hem haksız yere suçlamak hem de kıskanıyormuş durumuna düşmemek için sanıyorum yıllarca sustular.

Hâlbuki İş Güvenliği Uzmanlığı sınavlarından tutun da birçok konuda sınavlarda şaibe olduğu insanlar arasında yıllardır konuşulan bir konu olagelmişti. Şimdilerde ise hiç İngilizce bilmeksizin, yüksek lisans doktora sahibi olarak ballı işlere hep kendi adamlarını atayan yapının başında ne olursa olsun, diğer kesimlerce tepki gösterilmesi kaçınılmaz. Adaletsizlik kimden gelmişse, o görüşe sahip olduğu iddia edilen tüm kesimler de genelleme mantığı ile itham altına girmiş oluyor. Söz konusu tarihler arasında sadece Ales sınavlarında haksızlık yapılmadığı 2010 KPSS ve daha nice sınav ve sınavların da sorularının çalındığı düşünülebilir. Halk arasında daha da derinlerde olan bir yapının olduğu kimi zaman dile getiriliyor ancak sıradan insanların bu konularda konuşabilmeleri için ciddi güven sorunu yaşadıkları için bu durumu dile getirmelerinin nerdeyse imkânsızlığı da sorunu açmaza sokuyor.   Sistem; zamanla insanlar kendini güvende hissettiklerinde daha cesur kendilerini ifade ettikleri ve tuzağa dürülmediklerine inandıkları zaman işin çorap söküğü gibi kısa zamanda çözüleceği düşünülebilir.

Halkın kamu kurumlarının içinde her ne kadar sistemi bloke edebilecek kadar kirlenme sağlayan yapılarca işgal edilse de işin doğrusu bu tür işlere meyilli olan kişiler genellikle, hemen her kurumun en tembeli, en uyanığı, iş ve sorumluluk denilince kaçan, menfaat görünce koşturan, emek vermeden yükselme telaşındaki gösteriş sahipleridir ki, bunları her kurumun içine yerleştirilen dikkatli bir göz çok kısa zamanda teşhis edebilir. Bu çok da zor bir şey değil. Kirlenme ve menfaat kardeşliği ne dini inanış, ne mezhep, ne arkadaş ne kardeş dinliyor ve suça bir kez bulaşan insanlar bağımlı oluyor ve arkalarına uzunca bir süre asla bakmıyorlar. Öbür taraftan yeminine sadık kalanlar başkalarına kendi çalışmalarını gösterme uğraşına, yapay davranışlara girmeye dahi tenezzül etmeksizin çalışmasına devam ediyor. Onlar para değil, iş diyor. Mesai bitiyormuş, bitmişmiş aldırmıyor; makamı ne olursa olsun her işini kendisi yapmaya, şikayet etmek yerine çözüm üretmeye devam ediyor.

Tüm olumsuzluklara rağmen, tüm dayatmalara rağmen işini doğru bildiği ve ettiği yemine bağlı kalarak yapanlarca işler devam ettiriliyor. Morallerini bozan onca olumsuzluğa rağmen söz konusu grup sanıldığı kadar az olmamakla birlikte sesleri çıkmıyor veya çıkamıyor. Adaletli yönetim ve güven tüm arızaları bir an önce tamir edecek en önemli adımlar…

(*)https://www.google.com.tr/search?q=download+physics+books+pdf+free&oq=download+physics+book+pdf&aqs=chrome.2.69i59j0l5.14360j0j1&sourceid=chrome&ie=UTF-8

(1)https://tr.sputniknews.com/turkiye/201712181031442572-ales-feto-soru-calma-savcilik-sorusturma/

(2) https://ahvalnews.com/tr/feto-sorusturmasi/ales-alarmi-universitelerde-20000-kisilik-feto-sorusturmasi

(3) https://www.artigercek.com/20-bin-akademisyen-supheli