Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cam ekrandan tık tık yapmak hayata

Cam ekrandan tık tık yapmak hayata
 

İşte bende şaşkınım öyle :)


Cam ekran olmuş meğerse hayatım. Bu ekrandan merhaba demesem ya da bir aktif durum bildirmesem yapamıyorum. Belki de yazmadan ve en önemlisi paylaşmadan duramıyorum dur. Azı karar, fazlası zarar demişler. Ben ise cam ekran da ortasını bulmaya çalışıyorum yaşamın. Ekranım yer yer kirlense de üzücü haberlerle, gönlümü temiz tutmaya çalışıyorum, aynası olmak için cam ekranın. Bakmasam, bakamasam yerimde duramaz olmuşum. Eşimin değimiyle ellerim titriyormuş kullanırken. Daha önce de farkındaydım bu vazgeçilmezliğin ama demek ki cam ekransız kalmak gerekiyormuş bir süre. Bu kısa süre içinde okuyamadığım ve yazamadığım için kendimi şansız sayarken yeniden burada yazabilmenin mutluluğu ile herkese kocaman;

Merhabaaaaa diyorum. Sesim geldi değil mi dostlar?

Malumunuz, küçük bir ameliyat geçirdim ve bir süredir aranızda hem vardım, hem yoktum. Bu süreçte bir çok şeyi farketme imkanım oldu. Evde yaşamanın keyfine varırken, bir yandan da hayatı nasıl da kaçırdığımı, nelerden yoksun kaldığımı anladım bu süreçte. Tatil yaparken, bu durumun aslında çok fazla anlaşılmadığını keşfettim kendimce. Herhangi bir tatil beldesine çıkıp gidiyorsunuz ve emaneten bir hayat yaşıyorsunuz. Şayet birde, benim gibi çalışıyorsanız tatil dönüşü hemen, yeniden iş başı yapıyorsunuz. Koca bir yılın yorgunluğunu on ya da onbeş günlük bir süreye sığdırmanın derdindeyken, bir o kadar da yorgun dönüyoruz her tatilden.

Ev yaşamı ise öyle değil, daha farklı geldi nedense bana. Her daim yaşam alanınız ev hayatı. Evdeyken bir çok şeyin farkına vardım. Belki sizlere komik gelecek ama mesela, salon duvarlarının rengini doğru seçtiğmi anladım. Kapı gıcırtılarının gün boyu çok olduğunu, en üst katta oturmanın yaz aylarında zor olacağını, asansör sesinin aslında ne kadar da çok çıktığını farkettim. Evimin balkonunun tadını çıkardım. Nefes aldım balkondan, bir yandan da gökyüzünden havaalanına giden ve dönen uçakları saydım bazen de. Yarım ay şeklinde izledim yer yer Ankarayı. Parka, tepeden bakmanın keyfini yaşadım biraz da. Geceleyin yanan yeşil ışıklar, karşı semtte aslında ne kadar da çok cami olduğunu farketmemi sağladılar.

Işıklar demişken, ne çok yanıp söndüler. Ay, ne kadar çok çıktıysa geceleri, güneş de o kadar çok doğdu ay dede'ye inat. Ya da her ikisi de bana inat, günlerin çok çabuk geçmesini sağladılar belki de. Fakat evde kalıp hayatı yaşamaya çalışmanın eğlenceli olduğunu da anladım bu kısa zaman içinde. Balkonda güvercinlerle verdiğim savaştan mı bahsetsem? Yoksa sokak sokak, yıllardır oturduğum mahallenin esnafını keşfetmiş olmanın mutluluğunu mu anlatsam? Sabah yürüyüş parkurunda ki, sessiz ve bir o kadar da zevkli, kısa yürüyüşler miydi yoksa beni mutlu eden? Beni mutlu eden en önemli şey aslında minik fare ile daha çok zaman geçirebilmek oldu. Ufaklığın bisiklet merakından dolayı parkı baştan başa yürümemiz. Salıncak keyfimiz ve ana oğul dolmuş, otobüs mini gezilerimiz.

Artık, hayat ne diye sorsalar, sorgusuz , sualsiz olabildiğince çok yaşamak ve sevdiklerimle vakit geçirmekmiş derim hayat.
Evet kıssadan hisse çıkardım kendime ama yeniden olmam gereken ya da olmak zorunda olduğum yere döndüm. Hayata yine sıradan gözlerle bakmaya devam edeceğim galiba. Her daim kendimi aramaya devam ettiğim gibi akıp giden her saniyeme üzülerek geçecek belki de yıllar. Sonu ne olur bu çalışma hayatının bilemem ama iyi olsun demekten başka bir laf da düşmez artık dilimden.

Evet dostlar hepinize yeniden koca bir Merhabaaaaaa....


Hayatı kaçırmamanız ve karış karış her metrekaresini yaşamanız dileğimle...

Sevgilerimle...
 
Toplam blog
: 164
: 4548
Kayıt tarihi
: 26.03.08
 
 

Hayatı sevmek ve düzgün yaşamak isterken bulurum kendimi. Yaşamın bana verdikleriyle yetinmeye çalış..