Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '09

 
Kategori
İnançlar
 

Camilerimiz (I)

Camilerimiz (I)
 

anıtsal eser


Bu konumuzu iki ayrı yazıda sizlere aktaracağım:

Birinci bölüm yazıda camilerimizin sanatsal yönü, İkinci bölümde ise dernek yönü ve ticarethane gelirleri ele alınacaktır.

Cami, Kilise, Sinagog hepsinin ortak noktası tanrının evi olarak kabul edilmesi ve ibadethane amaçlı kullanılmalarıdır.

Sözlük anlamları bakımından;

CAMİ: Allahın 99 adından biri, Müslümanların ibadet yeri (Vikipedia)

SİNAGOG: Musevilerin toplu olarak ibadet ettikleri tapınak (vikipedia)

KİLİSE: Hıristiyanlıkta kendi din adamları, kendi binaları ve diğerlerinden ayrılan doktrinleri bulunan mezheplerden her birine verilen isim. Hıristiyanlıkta ibadet etmek ve bazı diğer dini vazifeleri yerine getirmek için tahsis edilmiş halka açık bina, tapınak.

Şu anda yapılmış olan veya yapılacak olan camilerimize bir bakalım, kaç tanesi mimari yönden sanatsal değer taşıyan bir proje sorarım size; cevap hiç. Haksızlık yapmayalım, hadi diyelim ki iki-üç tanesi, onları Türkiye Diyanet Vakfı (1) kendi yaptırdığı için olabilir. Diğerleri sadece belli kişilerin ceplerini doldurması amaçlı ha tabi burada bunlara imam atanması da var. İşte bu nedenle hükümet camileri imam hatipten mezun olanlara kadro verebileceği bir işyeri şeklinde gördüğünden cami yaptırma dernekleri mantar gibi türemiş ve de ortaya şekilsiz ucube gibi ne olduğu anlaşılmayan binalar” camiler “ karşımıza çıkmıştır. Hükümet bu dernekleri değil engellemek, hatta kaynak yaratarak desteklemektedir. (2)

Yapılan bu inşaatlar da hiçbir standart, hiçbir kontrol, hiçbir proje ve mühendislik hizmeti bulunmadan sadece daha önce cami inşaatında çalışmış ustalar vasıtasıyla yapılan bina bozuntularıdır.

Padişahlık döneminde bir cami yapılırken padişah dönemin en ünlü mimarlarını çağırıır ve şuraya bir cami yapılmasını istiyorum der, onların fikirlerini dinler ve gereği neyse yapılmasını istermiş. Mimar Sinan'ın 80 yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" dediği anıtsal yapı (3) Osmanlı-Türk sanatının ve dünya Mimarlık tarihinin başyapıtlarındandır. Yapının mülkiyeti Sultan Selim Vakfındadır. Çok uzaklardan dört minaresi ile göze çarpan yapı, kurulduğu yerin seçimiyle, Mimar Sinan'ın aynı zamanda usta bir şehircilik uzmanı olduğunu da göstermektedir. Kesme taştan yapılan cami iç bölümüyle 1.620 m2'lik, tümüyle 2.475 m2'lik bir alanı kaplar. Mimarlık tarihinde en geniş mekâna kurulmuş yapı olarak nitelenen Selimiye Camisi, yerden yüksekliği 43.28 m. olan, 31.30m. Çapındaki kubbesiyle ilgi çeker. Ayasofya'nınkinden daha büyük olan Kubbe, 6 m. genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan 8 büyük payeye oturur. Köşelerde dört, Mihrap yerinde bir yarım kubbe merkezi kubbeyi destekler. Yapıyı, kubbe kasnağında 32 küçük pencereyle, yüzlerdeki üst üste 6 dizide çok sayıdaki pencere aydınlatmaktadır. Mimar Sinan'ın yarattığı 8 dayanaklı cami planının en başarılı örneğidir.

Önünde 18 kubbe ve 16 sütunla çevrili revak bulunmaktadır. Ortada, mermerden zarif bir şadırvan vardır. Son Cemaat yeri, kalın yuvarlak 6 sütun üzerine 5 kubbelidir. Mermer işlemeli giriş kapısının üzerindeki kubbe yivli, diğerleri düzdür. Caminin 3.80 m. çapında, 70.89 m. yüksekliğindeki üçer şerefeli dört zarif minaresi vardır. Giriş yönündekilerle şerefelere tek yolla, diğer ikisinde ise üç şerefeye ayrı ayrı yollardan çıkılmaktadır.

Cami, mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında taş, mermer, çini, ahşap sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemlidir. Mihrap ve minberi mermer işçiliğinin başyapıtlarındandır.

Şimdi bu okuduğunuz güzellikteki cami içinde namaz kılmak, ibadet etmek ve Allahın evi’dir demenin insanın ruhuna nasıl bir haz verdiğini düşünün. Bir de Anadolu’nun köylerinde veya metropol şehirlerin, varoş kesimlerindeki mahallelerde yapılmış / yapılmakta olan, kısa minareli, çatısı alüminyum bazen de beton kaplı kubbeli şekilsiz cami ismi verilen inşaatlar. Ayrıca ne renk olduğu tespit edilemeyen boyalarla boyanıp etrafına bir iki büfe ve tuvalet yerleştirilmiş, tamamen itici bir hale getirilmiş binalar.

Şimdi böyle bir camide namaz kılmak veya Allahın evi demek size yine aynı haz’ zı verir mi söyler misiniz?

Sadece estetik güzellik veya sanatsal değeri olmaması bir tarafa bu binalar yapılırken proje çizimi olmadan, yapılmaktadır. Bunun sonucu binaların hiçbir güvenliği bulunmamakta en küçük bir deprem esnasında yıkılmaktadır. Daha yeni olmuş olan bir olay ”Kuran Kursunun yıkılması”

Benim istediğim; Musevi’nin, Hıristiyan’ın ibadet yerleri nasıl güzel ve bakımlı ve sanatsal yönü bulunuyorsa benim ibadet yerimin de aynı güzellikte olmasıdır.

Bunun çözümü ne derseniz, bence tek çözüm Diyanet işleri derim. Cami yapımı için bir proje yarışması düzenlenmeli ve bunun sonucu iki veya üç tane uygulanabilir proje seçilmeli ve bu projeler harici cami yapımına müsaade edilmemeli. Tabi ki bu aşamada hükümet te cami yapımı için belli kıstaslar koymalıdır.

Bu kıstaslar ne olabilir; a) En yakın cami arası şu mesafede olmalı, b)cami ihtiyacı için en az nüfus şu olmalı, c) yarışma sonucu kabul gören proje harici cami yapılmamalı, d) cami yaptırmak isteyen dernek yapılacak eseri en geç üç senede bitirebilecek maddi imkana sahip olmalı gibi gibi..

Şimdi biz böyle yazınca veya konuşunca hemen sen ne biçim Müslümansın, camilere karşımı çıkıyorsun diye eleştirirler. Önemli değil bizi eleştirsinler ama yeter ki mantar gibi her yere cami adı altında acayip binalar yapmasınlar. Cami yapılacaksa, adına yakışır şekilde, yüz yıllar sonra bir anıt eser sayılacak biçimde olsun.

Devamı var.” II. ci bölümde dernek ve ticaret kısmı ele alınacak”

Erhan SİREKİN

(1) Ankara Kocatepe Cami (Türkiye Diyanet Vakfı )

(2) Derneklerin kamu idareleri bütçesinden doğrudan yardım alabilmelerinin imkân ve şartları( Mintez ŞİMŞEK Müfettiş, Türk Kızılay’ı Teftiş Kurulu)

(3) Edirne Selimiye cami 1569–1575 Sultan II. Selim emriyle Mimar Sinan tarafından yapıldı.

 
Toplam blog
: 55
: 4108
Kayıt tarihi
: 27.06.08
 
 

Genç emeklilerden olup, hayat denen tiyatro içinde rol alan bir oyuncu gibi yaşamın kıymetini bil..