Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Canınız çok sıkkınken okuyun…

Hani oluyor ya içimiz pek sıkılıyor bazen durduk yerde ya da işler ters gidiyor falan; işte öyle zamanlarda okuyun derim bu yazıyı, zira benim de canım çok sıkılıyor!

* Susadığınızda suyunuzu kendiniz alabiliyor musunuz?

* Acıktığınızda bir lokma ekmeğe uzanabiliyor musunuz?

* Canınız istediğinde banyo yapabiliyor,

* Canınız çektiğinde sokağa çıkabiliyor musunuz?

 

* Dişlerinizi istediğiniz an fırçalayabiliyor,

* Gökyüzüne bakabiliyor, yağmur altında kalabiliyor musunuz, istediğinizde?

 

* Tuvalet ihtiyacınızı kimseler görmeden halledip, sifonu çekip çıkabiliyor,

* Kimselere bir şey demeden alış veriş yapabiliyor, ve

* İstediğiniz zaman kahvenizi içebiliyor musunuz?

Bir buçuk aydan aşkın süredir bunların hiç birini yapamıyorum!

Çok sıkıldım!...

Daha da önümde on beş günlük bir süreç ve sonrası var; bir anda tıpış-tıpış yürüyemeyeceğim, fizik tedavi falan…

Sistemler geliştiriyor insan, el mahkum, atıştırmalık bir şeyler yanı başımda, portatif tuvalet, muhtelif temizlik mendilleri falan; çeşmeden akan bol su ile yüzümü yıkamayı özledim!

Banyoda suyun altında kalmayı, hatta temizlik yapmayı…

Minicik bir bez, bir kavanoz reçel için yer tarif etmekten yoruldum; ki zaten artık hiçbir şeyin yeri bildiğim gibi değil!

“Şımarıklık yapıyorsun kızım!” diyorum kendime sık sık, tedavisi imkansız hastalıklarla pençeleşenler var, her şey yolunda giderse yürüyeceksin elbet, sık dişini”!

O arada daha kötü durumda olanlar için canım yanıyor, hakikaten şımarıklık benimkisi, kantarın topuzu yine kaçıyor bazen ve sıkıntıdan patlıyorum!

Birkaç avuç su çarpsam yüzüme, kimselere söylemeden, kendime geleceğim belki… Lakin, ne mümkün!

Öylesine atsam kendimi sokaklara, bir ağaç gövdesine yaslansam, mesela, bir vitrin camında ne kadar kilo aldığımı görüp hayıflansam… O vitrin camından yansıyan tombiş halimi görmeyi bile özledim desem…

Neyse…

Ne diyorduk, can sıkıntısı, göreceli bir kavram: İki ay önce vitrin camlarında gördüğüm tombiş halim beni üzerken, şimdilerde o halimi görsem keşke deyip duruyorum…

Biliyorum, zaman geçecek ve bunlar da gün gelip unutulacak; muhtemelen üç-beş ay sonra yine tombişliğime takacağım ki o zamanlar istediğimde dişlerimi fırçalıyor, canım çektiği anda kahvemi içiyor olacağım.

Bu yaşadıklarımdan ders aldım, aldım!

Alamazsam sil baştan!

Yine istediğimde duş almayı, istediğimde kendi başıma dışarı çıkabilmeyi, hatta temizlik yapmayı özleyeceğim…

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..