- Kategori
- Blog
Çanlar Kimin İçin Çalıyor?

Bloglarımızın muhtarı İlyas, çok ayıp ediyor vallahi. Aylardır ne sesi var, ne de soluğu. Her seferinde topu bana atar: “ Duayenimiz” diye. Önemli haberleri, video çekimlerindeki güzelliği paylaşırdık eskiden.
Madem o yok, topu ben kendime atayım bari dedim. Edindiğim bilgileri sizlerle paylaşayım istedim. Bloglarla ilgili tabi.
Sessiz ve derinden gidiyor blog idaremiz. Daha öncelerinde sorardı bizlere. “Yeni blog yüzlerine ne gibi katkınız olur ?” diye. Veya “son yeni yüzü beğendiniz mi? Diye. N’apardık biz? Hatırlasanıza. Hep bir ağızdan “İstemezük” der, çıkardık işin içinden. Kimimiz bu bu yeniliği, bu düzenlemeyi, yorgan yüzü sandığımız için, sesimiz çıkmazdı. İşte idare o gün bu gündür, kendi işini kendisi görüyor. Te işte o ka!
Hani demiştik ya, bloglarımız mesai saatinde okunacak diye. O iş düzeldi. Hafta sonları dahil, mesai içinde de okunuyor.
Bir de demiştik ki, idare ile aramızda yegane köprü olan “haftalık bülten” kaldırıldı demiştim. Şimdi yeniden o da kondu.
Aaa, bir de, statüko tanımayan bir editörle tanıştık. Yazımızdaki menşette bulunan kelimeleri, hep büyük harfle başlatıyorlar. Siz, ufak yazsanız bile, onlar düzeltiyor. İşte böylelikle bu yenilikçi editör kimse, kutlarız. Esası da öyle olmalıydı ama, neden böyle oluyor? Onu “Statüko” culara sormak en iyisi.
Bizdeki Ayduran’a da şaşıyorduk hani. Kısa zamanda ortalama okunma sayısını artırdı diye gıpta ediyorduk. Demek ki başka yiğitler de var. Onların yazdıklarına baktım, meslek kisvesi ile bilimsel yazıları var. Sahi çanlar kimin çalıyor? Bu durumda iş bilenin oluyor
İdaremizin, o çanları, hepimiz için çalmasını bekleriz. Yenilikleri, bültenlerde açacağı “ Editörden duyurular” adı altında bizlere ulaştırılmasını bekleriz.
On bini geçmişiz. Bu bir ordu demek. İçlerinde on senede de bir tek blog yazıp bırakıp gitmişlere de var. Bunlar, laylom’cularla birlikte ayıklansın demiştik daha önceleri. Kaliteye de önem verilsin demiştik.
Velhasıl emin ellerdeyiz. Başında; kuyruklarını birbirine değdirmeden dolaşan tilkileri var dediğimiz yönetmenimiz olmasına karşın, laf aramızda bizim de tilkilerimiz var. Ama gel gör ki, “ ellere var da bize yok mi?” deyip de kıskandığımız yok. İşin doğrusu, bizimkinde, daha ilk turda kuyrukları dahil kendileri yapış yapış oluyorlar. O bakımdan çanlar, bizim için çalmıyor garik.
Ört ki, ölem !