Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '12

 
Kategori
Kahvaltı
 

Çay ve simit

Çay ve simit
 

Çay ve Simit


 

4000 yıllık tarihe sahip çay Türklerin hayatına geç girmiş.

Erzurum ve Kars gibi bazı illerimizde, çay içilirken, çaya şeker karıştırılmıyor, kıtlama yapılıyor.

Ben öylede içiyorum.

Çay her haliyle lezzetli – Şekerli ya da şekersiz…

Ben ciddi bir çay tutkunuyum, tiryakisiyim…

Nerede olur ise olayım çay içmek isterim. Bu bir restoranda olabilir, misafirlikte, seyahatlerdeki molalarda da. Ben yurt dışında da aynı çay muhabbeti içinde yaşarım. Yanımda her zaman poşet çaylarım olur. Bütün mesele sıcak su bulmaktadır ki onda da dünyanın hiçbir yerinde zorlanmıyorum. Çay poşetle mutlaka demlikte demlendiği gibi olmuyor. Aynı lezzeti alamıyorsunuz ama bir de düşünün hiç olmadığını kâbus gibi.

Güne çayla başlamak sadece benim değil hepimizin alışkanlığı… Gözlerimi tam açamadan çay suyunu çoktan ocağa koymuş olurum. Mis gibi de kokar mübarek iyice demlendiğinde…

Çayı bu kadar severken çay nereden gelmiş nasıl olmuş birde onu öğreneyim istedim. Değişik bilgiler edindim. Bakın neler yazıyor. Birlikte okuyalım.

  • Çay, dünyada sudan sonra, en fazla içilen ve içme alışkanlığı gittikçe artan bir bitki olarak 5000 yıllık bir geçmişe sahipmiş.

Yaygın bir efsaneye göre, büyük Çin İmparatoru Shen Nung’ın hizmetlilerinden biri bahçede su kaynatırken bir yaprak kaynayan suyun içine düşmüş.

  • Yaydığı koku imparatoru etkilemiş.

Kokusunu beğenen imparator, tadını da denemek ister ve çay o gün bugündür insanoğlunun vazgeçilmez dostu haline gelmiş.

  • Çay konusunda ilk geniş çaplı araştırma M.S. 733–804 yılları arasında yaşayan Lu Yu'ya aitmiş.

"Çay Kitabı" adlı eserinde, çay hakkında; üretiminden tüketimine, sistemli ve kapsamlı bilgi vermekteymiş.

  • Böylece çay üretimi ve tüketimi daha da yaygınlaşma imkânı bulmuş…

Avrupa’nın bu gizemli tat ile buluşması 17. yüzyılda gerçekleşmiş.

  • İngilizler, sağlık ve zindeliğin sunulduğu bu sıcak içeceği o kadar çok benimsemişler ki, bunu bir yaşam tarzı haline getirmişler.

18. yüzyılda da bugün dünyanın en büyük çay yetiştirilen bölgesi sayılan Assam ve Seylan Adası’nda çay bahçeleri oluşturmuşlar.

  • Üretilen bu çayları Avrupa’ya hızlı olarak taşımak için de, süratli yelkenliler yapmışlar.

Türkiye’nin çayla tanışması 1787 tarihinde, Japonya’dan getirilen çay tohumlarının ekilmesiyle başlamış.

  • Bursa civarında gerçekleşen ilk ekim çalışmaları iklim şartlarının olumsuzluğu nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmış.

1917 yılında, zamanın Halkalı Ziraat Mektebi Âlisi müdür vekili ve botanikçi olan Ali Rıza Erten yapmış olduğu teknik çalışmalar sonucunda Rize’de çay yetiştirilmesi için Meclisten onay almış.

Özellikle kahvaltı sofralarımızın başköşesinde simit olursa o kahvaltının tadına doyum olmaz. Kahvaltıda çok iyi olurda başka zaman olmaz mı? Olmaz mı hiç. Her zaman simit muhteşem bir yiyecektir. Sabahları simitçinin ‘simit’ diye uzaklardan gelen sesi beni mutlu eder. Ben Türkiye’de gittiğim her şehirde simit yemek isterim. Sanki hepsinin tadı farklı gelir bana. Yollarda cam sehpalardaki simitleri de severim, genç bir çocuğun başının üstündeki simiti de…

Çayla – Simit muhteşem beraberlik…  Tadından yenilmez denir ya bana öyle gelir.

Simiti de araştıralım bakalım o nereden gelmiş lezzetlerimizin arasına girmiş.

  • Enteresan ona saraylı deniliyormuş!
  • Simitin tarihi 600 yıl öncesine dayanıyormuş.
  • Simit sadece bizim ülkemizde varmış. Yuppiii buna çok sevindim.

14.Yüzyılda Osmanlı’da simit yenmeye başlanmış. Düşünsenize o zaman her şey ne kadar doğal, kimyasal hiçbir şey ilave edilmiyor, hava temiz su temiz. Aman Yarabbi o simitin ve çayın tadını, lezzetini tahayyül edebiliyor musunuz?

Şimdi her yerde simit sarayları var. Simitlerin de çeşitlileri…

  • Ben yinede simitçilerin sattıkları simitleri seviyorum.
  • Ben onlardan aldığım simitle, demlikte demlenmiş çayla, yanında da tulum peyniri ve siyah zeytin varsa, işte bu beraberliği çok seviyorum…

Hepinize afiyet şeker olsun…

Nazan Şara Şatana

 http://www.facebook.com/#!/profile.php?id=100002892442552

https://twitter.com/#!/nazansarasatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....