Çene altından FİYONKLU / Anadolu Kağnısı

Son yılların en tartışmalı konusu türban, milletçe çenelerimizi yormaya devam ediyor ve hala çözüm yolları aranıyor. Cemil Çiçek başta olmak üzere siyasiler, kem-küm ederek açıklamalar yapıyorlar, " Yok çene altı, yok fiyonklu, çengelli-çengelsiz, babaannelerimizin bağladığı gibi", hemen arkasından Anayasa profesörleri çıkıyor karşı açıklama yapıyor, diğer taraf tekrar, tilkilerin kuyruğunu birbirine değdirmeden nasıl dolaştırırız misali yeni çözümleri üretiyor. Gerçi en son açıklanan çözüm taraflarca pek kabul görmedi;

"O ne öyle haminneler gibi, biz modası geçmiş bağlamaya karşıyız!" ve hatta, " Bu bize yetmez, kara çarşaf, peçe ve sarık da çarık da serbest olsun," açıklamaları yapıldı hemen sıcağı sıcağına.

Milletin seçip yolladığı kadın vekillerden tık yok. Daha bundan başka kadını ilgilendiren önemli bir konu var mı ki? Sadece Meral Akşener Hanımefendi'nin adı geçiyor, bir de "Bu karar yeterli değil," diyen Gaziantep milletvekili bayan.

Aslında dünyaca ünlü modacımız Cemil İpekçi üstadın devreye girip bir açıklama yapması gerekmez mi?

Nasıl ki Burmalı Kadın deyince, boynu uzun olsun, diye küçük yaşlarda cendereye çekilen ve güzellik uğruna hiç sesini çıkartmayan kadınlar, geliyor aklımıza, "Türk kızları" deyince de "çenesinin altından fiyonklu örtü bağlamış genç kadınlar" gelecek dünyanın aklına. Çene altından fiyonklu modeli bir bakıma yararlı olabilir, sıkıca ve sürekli bağlanırsa, hanımların sarkmış gıdık sorununa çözüm olabilir, Burmalı kadınların ince boyunlu olmaları gibi, bizde de gıdıksız yeni bir nesil gelişebilir.

Zaten dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun kadınların tek kaygısı, güzel görünmek değil mi?

Bundan böyle örtülü kızlarımız okuyacaklar, ders çalışacaklar mutlu mutlu, mezun olunca işleri, eşleri, aşları hazır olacak. İstedikleri zaman kendi özgür iradeleri ile kendi hayatları ile ilgili kararları alabilecekler, hayali bile güzel, örtünün kızlar örtünün! Bolluk- bereket gelecek, değeriniz beş kat daha artacak!

La Fontaine'den Masalllar... dinleyin haydi!

Yine pek fazla gündeme gelmeyen bir konu var; topluca sınav yapılırken öğrencinin kopya çekip çekmediği nasıl saptanacak, teknolojik araçların bu kadar yaygınlaştığı bir zamanda, sadece kopya çekmek için kapanan kızlar ya da kız kılığına girmiş erkekler olursa, bunun hesabını kim, nasıl verecek? Organize sahtekarlığa davetiye çıkartılmış olacak bir bakıma. Çünkü en son geçen hafta yapılan sınavda çarşaflı kız, kimlik tespiti için kendine yapılan uyarılara karşı gelmiş ve "İstediğim gibi girerim sınava," demiş, haydi bakalım kolay gele, eğitimciler-öğretmenler! İyi ki zamanında çalışıp emekli olmuşum, bundan böyle öğretmenlik- okutmanlık hak getire...

Kısacası bu söylemlerin hepsi de boş laflardan ibaret, siyasi söylemler, herkes oy avcılığı peşinde, yerel seçimler bitsin bu konu da biter!

Türk kadının dünyaya yansıması, artık böyle. Zaten yıllardır anlatamıyoruz kendimizi. Mafya, kaçakçılık, beyaz kadın ticareti, çocuk pornosu, terör, töre, dayak, dolandırıcılık, sahtekarlık...vs. haydi temizle temizleyebilirsen, dışarıdan görünen imaj bu!

Biz türbanı tartışıp dururken, Kütahya'da ve Zonguldak'ta iki tren kazası, İstanbul'da katliam gibi patlama, Bolu Dağı'nda zincirleme kaza, Doğu'da çığ felaketleri, 30 kişi dağlarda mahsur kalıyor, doğal gazı nazlana nazlana veriyor İran, Merkez Bankası Başkanı hükümeti enflasyon konusunda uyarıyor. Altın madeni açmak için ormanlar katlediliyor, denizlerde balıklar topluca ölüyorlar...

Ve bunlar kimin umurunda?

Sağlıcakla kalın- mutlu kalın!