- Kategori
- Siyaset
Cennet gibi bir ülke biliyorum, şehit olursam oraya kavuşur muyum anne?

Gazetede bir haber İsrailliler Egede on üç milyon avroya site satın aldılar. Başka haberlerde var, Avrupalı işçi emeklileri akın akın ülkemize yerleşiyorlarmış bir tanesinin adı da Margaret mi neymiş. 67 yaşında temizlikçilikten emekli bir Alman. Ev almış Alanyadan. Gazeteci sormuş maaşınız yetiyor mu? Kadın mühtehzi sırıtmış. Evet, artanıylada ara sıra yanımda alanyalı köylü çocuklarını istihdam ediyorum.
Gazetede bir haber, gururluyuz; ingiliz kraliçesi türk kirazı yiyormuş. Bal gibiymiş. Hatırlamaya çalışıyorum bal gibi kiraz tadı var mı dilimde diye. Varmış, yedi yaşındayken metruk bir evin bahçesindeki agaçtan yemişim. o kalmış hatıramda. Gazetede yine bir haber, Bursanın dünyaca meşhur armudu ihracat sayesinde köylüleri milyarder etti. Hafızamı yokluyorum güzel armut var mıdır diye. Evet varmış. Yedim çünkü. Arkadaşım memleketinden yollamıştı sagolsun.
Canım hiç meyva yemek istemiyor, ne yesem ya ekşi ya tatsız. Annem çok kızıyor meyva yemediğim için, nasıl yiyeyim, kaysının, kirazın, domatesin, armudun, şeftalinin en muhteşemi vatanımızda yetişiyor, ancak bizim pazarımızda degil, ejnebi halkların pazarlarında satılıyor. Annem de bana çok garipsin diyor, senin bu yedigini tüm Türkiye yiyor diyor.
Havalar çok sıcak canım yüzmek istiyor. On sekiz yıldır yaptıgım gibi, yine İstanbul Sarayburnun'da akıntıya karşı yüzecegim ve herzamanki gibi yüzme bilmeyen Anadolu çocuklarının balıklama atlarken kafalarını kayalara vurup ölmelerine şahit olacagım. Ve akşam eve gelip televizyonda ölü denizin ipek kumsallarının üzerinde güneşlenen insanları izleyecegim.
Mutlu olacagım... Ve anneme dönüp soracagım.
Cennet gibi bir ülke biliyorum anne. Şehit olursam oraya kavuşur muyum?
O ÜLKE TÜRKİYE.