Cesur Bülent Ersoy(!)

“TBMM İdare Amiri ve AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün, önceki günkü DTP Grup konuşmasında, "Bülent Ersoy kadar cesur olamadılar" sözleri için, esprili bir dille, "Doğruyu söylemiş. Bülent Ersoy kadar cesur olsaydık, biz de bir yanlarımızı kestirirdik" dedi.(hürriyet- 28.02.08)”
Bir şarkıcının sözlerini olayın mahiyetini saptıracak şekilde yorumlamak, bizdeki köylülüğün, kasabalılığın meclise sirayet etmiş şekli ile mümkün olur. Bülent Ersoy’un cesur olma şaşkınlığı ile onun kadın olmak için tenasül uzvunu kestirmesini aynı yerde görmek beni şaşırtmadı. Bir feodal köylü cesaret erkeklere mahsustur sanır, diğer kasabalı kabadayı ora bura kesilmeden cesaret olmaz sanır. Ve bunlar bizi yönetirler.

Asıl konu ise bu ülkede sanatçı diye gezen şarkıcı, türkücü, sunucu, oyuncu, yazar takımının hangi konularda ve nasıl bir şekilde ülkeyi sahipleneceklerini bilmeyişleridir.

Bizim anlı şanlı, süper, mega starlarımızın dünya ve ülke konusunda söylenmiş bir sözleri var mıdır? Gazeteleri evlilik, cinsellik, popo ve bacaktan başka ne ile süslerler bunlar. hele toplum azarlayan, soytarılıkta üst sıralara çıkmış sunucularımızın ülke ile ilgili bir kelimesi var mıdır ben cümleyi bıraktım bir kelimesi var mıdır diyorum.

Sanatçı unvanını kendi kendilerine koyan bu kadar küsurat insanın en azından dünyadaki benzerlerine bakıp insan ve insanlık için bir şey yapmasını beklemek hakkımız değil mi?

O nedenle Bülent Ersoy’un meşru savunma yapan Türk askerinin sınır ötesinde verdiği mücadeleyi anlamasını beklemiyorum. Toplumu barışa ve kardeşliğe çağıran sözlerini olayların başlamasından yirmi küsur yıl sonra değerlendirmesine önem vermiyorum. Bilinçsiz toplumun, bilinçsiz eğlendirici takımını da zaten sanatçı sınıfına sokmuyorum.

Ama en önemlisi, ülkeyi yönetenlerin sığ düşüncelerine de şaşırmıyorum. Mecliste çiğ köfteyi tavana yapıştıran vekilleri gören bir vatandaş olarak, onların da dolu dolu konuşmalarını, vatandaşa örnek olmalarını beklemiyorum.

Bizleri yıllarca terk etmeyecek olan bir köylülük ve kasabalılık girdabına düştüğümüzü görüyorum yalnızca. Ve bunu candan destekleyen yöneticilerin de çoğaldığını görmekteyim. Kentlerin silueti bozuldu, yollar tuzak şeklinde tümsekler ve çukurlar içeriyor. Sıkı yağmurlarda kentler göller bölgesi oluyor.

Cumhuriyetin 85. ci yılında yaşadığımız bu hüsran kimin suçudur demiyorum bu hepimizin suçu.

Sanatçısı ortalıklarda görünmeyen bir toplumun olacağı budur. Sanatçıların yerine taklitleri gelir. Taklitler hep ucuz olur.

Bir gün gerçek sanatçılar, devlet adamları gelecek. O günü görmeyi çok isterim. Mesela çocuğu için torpil telefonu açmayan yöneticileri. Toplum için söyleyecek sözü olan sanatçıları.