Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '22

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Çiftçiliğin Geleceği

Bütün dünyada tarım konusunda en çok tartışılan konulardan biri de çiftçilerin yaşıdır. Genç çiftçilerin tarımdan uzaklaşması karşısında hükümetler değişik yöntem arayışına başlamışlardır. Bu arada Almanya’da özel projeler, genç çiftçileri tarımsal üretimde tutmak üzere potansiyel adayların eş bulabilmeleri için çevrimiçi çöpçatanlık platformları oluşturmuştur. Bazı ülke basınında yer alan “Dünyada Çiftçiler Tükeniyor mu?”[1] veya “Yaşlanma krizi çiftçiliği tehdit ediyor”[2] gibi haber başlıkları boşuna değildir.

Türkiye’de de kırsalda yaşayan nüfusun azalmasının ve ortalama çiftçi yaşının yükselmesinin tarımsal üretimi nasıl etkileyeceği konusunda ciddi endişeler, kaygılar var.  Bu konu tümümüzü ilgilendirmektedir. O nedenle olayı her kesim (ferdi, kamu, STK ve vakıf vs.) önce farkındalık yaratma ve sonra ciddi çözüm önerileri ile gündemde tutmak zorunda olup devamında da bu konuda kendilerine büyük görevler düşecek olan STK ve vakıflar için görüşler oluşturulmalıdır.

Kırsalda nüfusun azalmasında, daha doğrusu çiftçi nüfusunun yaşlanmasında birçok neden vardır. Ücretsiz aile işçiliği belki de gençlerin kentlere göç etmesindeki nedenlerden ilk akla gelendir. Gelişen sosyal yaşamda, genç kızların bir çiftçi eşi olarak hayatını sürdürmek istememesi gibi ciddi bir noktaya gelinmiştir. O nedenle gençlerin kentlere göçü adeta bir zorunluluk olmuştur.

Çiftçi sayısındaki düşüşün ülke ekonomisi için ilginç bir tarafı vardır. %2 çiftçi oranı ile tarımsal üretimini sağlayan bir ülke ile %10 oranı ile aynı üretimi sağlayan ülkeyi karşılaştırdığımızda, ikinci ülkenin %8’lik bir nüfusu adeta boşuna beslediği gibi bir sonuç da çıkarılabilir.

Avrupa'nın tarım arazilerinin yarısından fazlası 55 yaş üstü çiftçiler tarafından ve yaklaşık üçte biri 65 yaş üstü çiftçiler tarafından yönetiliyor. Buna karşılık, toplam arazi alanının sadece %6'sı 35 yaş altı çiftçiler tarafından yönetiliyor. Çiftçilerin yaş ortalamasına bir göz atacak olursak İngiltere'de 59 ve Japonya'da dünyanın en fazla yaşı olarak 67'yi görürüz.

Çizelgeden de anlaşılacağı gibi Türkiye’de çiftçi sayısı (kırsal nüfus değil) son 12 yıl içinde bir milyondan 540 bine inmiştir. Gerçi son 20 yılda ekim alanlarımızda da belirli bir daralma yaşanmıştır. Ne var ki üretimden kopmalar, ekilebilir alanların boş bırakılmaları “pandemi-savaş-küresel ısınma-ekonomik sorunlar” sarmalındaki Türk tarımına pahalıya mal olacaktır.    

Çizelge: Türkiye'nin ekim alanı (milyon Ha) ve çiftçi sayısının(milyon) son yıllardaki değişimi

Yıl  2001    2003    2004   2006    2007    2009    2010    2012    2013    2015    2017    2019    2021    Ha   26,4    26,0     26,7     25,9     24,9    24,5       24,3      23,8    23,8    23,9     23,3     23,0     23,1      Çiftçi Sayısı                                             1,02        1,11      1,05    0,92    0,79     0,71     0,60     0,54

Tarımsal üretimi çiftçi açısından irdelemeye çalışalım: Önce olayın ekonomik tarafını ele alalım. Maalesef serbest dünya pazarında, artan ve tahminlenemeyen girdi maliyetleri ile ürün fiyatlarının dengesi kolay kurulamıyor. Ve dolayısıyla çiftçinin gelir garantisi yok. İşte tarımdan kopmalar, kaçmaların, hatta çiftçi intiharlarının ana nedeni bunlardır. Ayrıca sosyal açıdan bakıldığında hangi birey, hafta sonu veya genelde tatil yapamadığı mesleği seçmek ister.

Birçok ülkede tarım sektöründe görülen intihar oranlarına hiçbir diğer sektörde rastlanmaz. İntiharların ana nedeni olarak üretim maliyetlerinin artması, kurak, don, aşırı yağış gibi iklimsel etkenler belirlenebilir. EUROACTIV’in bir yayınına göre[3]Fransız çiftçilerinde iki günde bir intihara rastlanıyor. Bu intiharlara, genelde 45-54 yaşlarında küçük çiftçilerde rastlanmakta. Aynı yayına göre Almanya ve Belçika’da da durum farksızdır.

Birçok devlet sürdürülebilir tarımsal üretim için yeni uygulamalara gitmişlerdir. Çiftçiyi üretimde tutmak ve yaşlanan çiftçilerin yerine geçebilecek genç adayları devreye sokabilmek için değişik biçimlerde devlet destekleri devreye sokulmuştur. Örneğin AB’de de 41 yaş altı üreticiler için hektar başına 50 €’luk bir meblağın dışında daha birçok sübvansiyon kaynağı yaratılmış. Yunanistan’da söz konusu amaç için 420 milyon € ayrılmışken, Slovakya hükümeti genç çiftçi adaylarına başlangıç sermayesi olarak 50.000 € sağlamaktadır.

Birleşmiş Milletler, FAO, Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD), AB kırsal kalkınma başlığı ile değişik projeler uygularken göçün önlenmesi ve genç çiftçilerin tarımsal üretimde kalması hedeflenmişti. Tarım Bakanlığınca yürütülen Kırsal Dezavantajlı Alanlar Kalkınma Projelerinin dışında, diğer kaynaklarca desteklenen amaca uygun projelere bir göz atmakta yarar vardır. Ülkemizde yerli atılımlarla konuya çözüm olabilecek seçeneklere bazı örnekler:

ü  Onlarca yıl önce tasarlanmış ve hatta uygulamaya başlamış bir KÖYKENT projesi örneği hala akıllardadır;

ü  Gerek bugüne kadar tarım dışı kalan ve gerekse bundan sonra boşalacak arazilerin tekrar tarıma kazandırılması için "orta" ve "büyük" işletmelere dönüşüm kaçınılmazdır. Bu konuda kamu-özel sektör-vatandaş iş birliği ile yürütülen “Yozgat Kabalı Köyü Meyvecilik Projesi"  bir başka örnek olabilir ;

ü  Bitlis’in Tatvan ilçesindeki 5 köyün katılımı ile bir Vakıf tarafından kurulmuş Kavar Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, sürdürülebilir özellikleri ile bir model proje olabilir;

ü  Ravanda Havzası Kırsal Kalkınma Projesi ;

ü  Göksu Taşeli Havzası Kalkınma Projesi;

ü  Kır-Kent Dayanışma Ağları: Kars-Boğatepe projesi diğer başka bir örnektir.



[1]https://www.haberturk.com/yozgatta-kabali-koyluleri-tarlalarini-birlestirip-geri-gocu-baslatti-1843482

[2]http://blog.milliyet.com.tr/2019-yili--tarim-ve-gida--sektor-raporu-ile-ilgili-bazi-gorusler/Blog/?BlogNo=597968

[3] https://husnuozyeginvakfi.org.tr/wp-content/uploads/2020/06/RavandaEtkiDe%C4%9FerlendirmeRaporu.pdf



[1]https://www.haberturk.com/yozgatta-kabali-koyluleri-tarlalarini-birlestirip-geri-gocu-baslatti-1843482

[2]http://blog.milliyet.com.tr/2019-yili--tarim-ve-gida--sektor-raporu-ile-ilgili-bazi-gorusler/Blog/?BlogNo=597968

[3] https://husnuozyeginvakfi.org.tr/wp-content/uploads/2020/06/RavandaEtkiDe%C4%9FerlendirmeRaporu.pdf

İşte ülkemiz tarımının sürdürülebilirliği, kırsalda yaşam şansı görmeyen potansiyel çiftçi adaylarını üretimde tutabilmek için bir şeyler yapmak durumundayız. O nedenle, yukarıdaki örnekler doğrultusunda amaca yönelik projeler üretecek veya destek olacak kişi ve kuruluşların desteklenmesi için bütün imkanları seferber etmek zorundayız. Bu konuda, o göçle büyük şehirlerde toplanan vatandaşların oluşturduğu hemşeri derneklerinin ve kuracakları vakıfların farkındalık yaratma adına kapılarını çalmakta yarar olsa gerek.  

Nazimi Açıkgöz  



[1]https://european-seed.com/2022/04/the-world-is-running-out-of-farmers-whats-the-answer/

[2]https://www.bbc.com/future/bespoke/follow-the-food/the-ageing-crisis-threatening-farming/

[3]https://www.euractiv.com/section/agriculture-food/news/one-french-farmer-commits-suicide-every-two-days-survey-says/

[4]https://www.haberturk.com/yozgatta-kabali-koyluleri-tarlalarini-birlestirip-geri-gocu-baslatti-1843482

[5]http://blog.milliyet.com.tr/2019-yili--tarim-ve-gida--sektor-raporu-ile-ilgili-bazi-gorusler/Blog/?BlogNo=597968

[6] https://husnuozyeginvakfi.org.tr/wp-content/uploads/2020/06/RavandaEtkiDe%C4%9FerlendirmeRaporu.pdf

 
Toplam blog
: 145
: 432
Kayıt tarihi
: 04.01.12
 
 

1964 yılında Ankara Üniversitesini bitiren Nazimi Açıkgöz, doktorasını 1972 yılında Münih Teknik ..