- Kategori
- Güncel
Çılgın bir ülke

Gerçekleri söylemeye çalışan aydınlar ya iki bıçak darbesiyle, ya da iki kurşunla saf dışı ediliyor… Bir sürü aydın içerde yatıyor… Kimileri yıllarca tutuklu kaldıktan sonra “Sen suçsuzsun..” diye dışarıya bırakılıyor… Kimi kime şikayet etsinler…
Ve milyarlarca dolarlık projeler müteahhitleri doyurmak için , iş adamlarına yeni ofisler yaratmak için ortalığa saçılıyor…
Trakya’ya deniz getiriliyor… Niye ? Gemiler geçsin diye… İyi güzel… Ama diğer yandan açık acı gerçekler var. Bunlar insanın damağına batıyor kılçık gibi… Daha acısı aşağıda…
OECD'nin otuz ülkesini kapsayan yeni raporunda Türkiye ile ilgili şu saptamalar yer almış:
- En yüksek gelir eşitsizliğine sahip ülkeler Şili, Meksika ve Türkiye...
- En düşük istihdam oranına sahip ülke; Türkiye...
- İşsizlikte ikinci ülke; Türkiye...
- Yoksullukta üçüncü ülke; Türkiye...
- Çocuk eğitimine devlet kaynaklarından en az parayı harcayan ülke;Türkiye...
-Kadınların doğurganlık oranının en yüksek olduğu ülke; Türkiye...
-Bebek ölümlerinde birinci ülke; Türkiye...
- İnsanlarının en kısa ömürlü oldukları ülke; Türkiye...
Bunları ben demiyorum, inanmayanlar açıp OECD raporlarına bakarlar. O zaman biraz durup düşünmek lazım…
Adını tarihe kazımak için mutlaka , Trakya’ya deniz getirmek mi lazım; yoksa şu yukarda görülen sorunları çözmek mi lazım… Niye bu gerçekler kulak arkası ediliyor?
“Eşek ölür kalır eseri
İnsan ölür kalır semeri..”
Yok. Yanlış oldu ama …Neyse? Herkes o kadar yanlışlığı yapar… Önemli olan tarih karşısında yanlışlıklar içinde olmamaktır. Eser yapacağım diye bu milletin ekmeğiyle oynamak ne kadar doğrudur?
Türkiye, evet büyük projeler istiyor ama bu müteahhitlerin itelediği, arsa rantiyecilerinin dürtüklediği projeler olmamalı … Milletin gerçek ihtiyaçlarından doğmalı …
Siz , Montrö (1936) antlaşmasını kendi lehinize yorumlayıp, buradan geçen gemilerden vergi alabiliyor musun? Gemileri istediğin gibi yönlendirebiliyor musun? O zaman yap yeni Kanal’ını . Ama o işleri çözümleyemezsen… Adamlar yine ellerini kollarını sallaya sallaya Boğaz’dan geçerler.. Karışamazsın..!
Her şeyden önce kafanı kaldır, şu Anadolu’ya bak… Milyonlaraca cahil kadını okutmak lazım.. Bebe ölümlerini azaltmak lazım…İşsizliğe çare bulmak lazım… Gelirin eşit dağılmasını sağlamak lazım… vs.. Bunları kim yapacak?
Anadolu’da köylere bak… 600 yıldır bu köydekiler aynı biçimde yaşıyorlar … “Yiyeceği miz bulgur sıkısı, yatacağımız ahır sekisi…” deyip kimden kimseden şikayet etmiyorlar. Dilleri var söylemiyorlar, ağızları var konuşamıyorlar… Ama bir söyletsen dert bin tane …
Bu memlekette bir şey yapmak istiyor musun? Köylünün dirliğini sağlayacaksın.. Köylü zavallı durumda.. Destek sağlamak gerekir… Tarım ölüyor; hayvancılık ölüyor… Kimse ne yapacağını bilemiyor…
Anadolu köylüsünün heybesi , azığı sırtında İstanbul sokaklarında iş arıyor. Bıraksan bütün Anadolu halkı gelip dolacak buraya.
İstanbul’u yağlamak ballamak niye? Zaten Tanrı bu kente vereceğini vermiş… Biraz da Allah için gözünüzü çevirip şu gariban Anadolu’ya bakın…Köylerimize bakın…
İstanbul’a deniz getirmişsin ne fayda… Sen Kayseri’ye, Malatya’ya , Gaziantep’e ümran getirebiliyor musun ona bak… Haydi gayret..!