Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

24 Aralık '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Çocuğum hiperaktif mi?

Çocuğum hiperaktif mi?
 

Hiperaktivite kavramı son 10 yıldır popüler olan bir kavram. Psikolog, psikiyatr ve psikolojik danışmanların sayıları artıp radyo, televizyon ve gazete gibi yayınlarda çokça görülmeye başlandıkça hiperaktivite de popülaritesini arttırdı. Bu kadar çok zikredilen bir kavram çocuklarla ilgili olunca ve çocuk psikolojisi de anne-babaların en hassas noktası haline gelince birçok yanlış anlaşılmayı da beraberinde getirdi. Eskiden yaramaz olan çocukların adı hiperaktif oldu şimdi.

Hiperaktivite ilgili yapılan en temel hata hareketli çocukların bu bozukluğun içerisine alınmasıdır. Yine temel yapılan hatalardan biri de sadece çocuğun ders çalışma özelliğine bakılarak yapılan sınıflandırmadır. Eğer çocuk ders çalışmakta güçlük çekiyorsa, yani istenilen süre dersin başına oturup dikkatini veremiyorsa hiperaktif deniyor. Hiperaktivitelerde ders çalışma önemli bir sorundur. Ancak, sadece ders çalışmasına bakılarak değerlendirme yapılmaz.

Hiperaktiviteye bilimsel açıdan baktığımızda üçe ayrıldığını görüyoruz. Bunlar;

Dikkat eksikliğinin önde geldiği tip
Hiperaktivite ve Dürtüselliğin önde geldiği tip
Bileşik tip (Dikkatsizliğin, hiperaktivite ve dürtüselliğin birlikte görüldüğü)
Kısaca hiperaktif çocuğun genel özelliklerinden bahsedelim. Yerinde duramaz, elleri ayakları kıpır kıpırdır. Kendisinden oturması istendiğinde oturduğu yerde kalmakta güçlük çeker. Dikkati konu dışı uyaranlara kolaylıkla dağılabilir. Oyunlarda ya da grup içi ilişkilerde sırasını beklemekte güçlük çeker. Çoğu kez kendisine sorulan soru tamamlanmadan cevabını yapıştırır. Başkalarının verdiği yönergeleri izlemekte güçlük çeker. Aldığı görevlerde ya da yer aldığı etkinliklerde dikkatini ilgilendiği konu üzerinde tutmakta zorluk çeker. Çoğu kez, bitirmediği bir etkinlikten bir diğerine geçer. Sakin bir biçimde oynamakta zorluk çeker. Çoğunlukla aşırı konuşur. Çoğu kez başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer. Çoğu kez kendisine söylenilmekte olanları dinlemiyor izlenimi verir. Okulda ya da evde, aldığı görevleri ya da yapacağı etkinlikler için gerekli olan şeyleri çoğu kez kaybeder. Çoğu kez, olası sonuçlarını değerlendirmeksizin fiziksel olarak tehlikeli etkinliklere atılır. (DSM IV-R)

Gördüğünüz gibi ne kadar çok özelliği var. Bu özellikleri gösteren çocuğun hikâyesi de çok önemlidir. Olumsuz çevre koşullarını görüldüğü çocukları iyi değerlendirmek gerekir. Diyelim ki çocuk sık sık sağlık nedeni ile okula devamsızlık gösteriyor ve derslerden geri kalıyor. Böyle bir çocuğun sınıf ortamında dersleri anlamadığı için çevresine sataşması, ödevleri yapmada zorlanması, dersi dinlemesi çok güç olacaktır. Ya da sık sık öğretmen değiştiren bir çocuk akademik olarak geri kalacaktır. Derslere odaklanma sorunu yaşayabilecektir. O halde böyle bir çocuğa hiperaktif diyemeyiz. Aynı şekilde üstün zekâlı bir çocuğa dersler hitap etmiyorsa onunda yukarıda sayılan belirtileri göstermesi muhtemeldir. Çünkü derslerde sıkılacaktır ve kendisini eğleyecek faaliyetler arayışındadır.

Bazı çocuklar ise okula karşı motive edilememiştir. İstek duymazlar. Bu çocuklarda birçok problemin görülmesi olasıdır. Özellikle, olumsuz davranışları pekiştirilmiş çocuklarda davranış problemleri hiperaktivite ile karıştırılır. Sürekli olarak yanlış davranışlarına odaklanılan ve bu durumunu ilgi çekmeye yönelik kullanan çocuk hiperaktivitenin bazı belirtilerini birebir karşılar.

Gördüğünüz gibi ne kadar karışık bir durum. Onun için hiperaktivitenin tanısını çocuk psikiyatrları koyabilmektedir. Bizim gibi psikolojik danışmanlar belirtileri gözlemliyor sadece. Hiperaktivite olan çocuklarda durum genellemesi vardır. Bu da çok önemli bir ayırt edici belirtidir. Yani çocuk annesinin yanında çok dürtüsel olabilir (komutlara uymaz, etrafa saldırır, yerinde oturmaz), ancak babasının yanında bir bakarsınız süt dökmüş kedi oluvermiş. Aynı şekilde evde çok hareketli koltukların üstünde dolaşıyor sürekli ama okulda hiçbir sorun yok. Bunlar çocuğun öğrenilmiş davranışlarının olduğunun bir göstergesidir. Özellikle çocukların günümüzde sürekli ev ortamında kaldıklarını düşünecek olursak, çocukların enerjilerini sarf etme konusunda ciddi bir sıkıntı yaşadıkları görülecektir. Evde hareketli olmaları bu açıdan gayet normaldir.

Hiperaktif çocuk yaptıklarını bilerek yapmaz. Oturmak elinde değildir. Yaptığı davranışları kontrol edemez. Hormonal bir durumdur. Ne kadar yargılanırsa o kadar bozukluğu olumsuz yönde artar.

Hiperaktivitesi olan çocuk için odaklanma problemi ön plana çıkmaktadır. Bu odaklanma onun izlediklerini ve okuduklarını anlamasını bire bir etkiler. Eksik ve yanlış öğrenmeler ortaya çıkar. Peki, hiperaktif çocuk hiçbir şeye mi odaklanamaz? Tabii ki hayır. Örneğin, çok sürükleyici, onun düşünce hızını aşan etkinliklere veya görüntülere odaklanabilir ancak bu da çok uzun süreli olmaz.

Hiperaktivitesi olan çocuğu insanların neler yapması gerektiği konusu ise çok uzun bir konudur. Bu konuya bu yazımda girmek istemiyorum. Özü itibariyle kendi çocuğunuzla ilgili olarak hiperaktif olup olmadığını değerlendirirken çok boyutlu düşünüp bir uzman yardımı almak gereklidir. Direkt olarak çok hiperaktif bir çocuğum var demek bizi yanlışa götürür. Bu tip konuşmalar çocuğun yanında olduğunda çocuklar bu konuşmalardan olumsuz yönde etkilenmektedir. Bir de aileler şunu asla unutmamalıdır ki, hiperaktif çocuk üstün zekâlı çocuk demek değildir.

Son söz olarak sevgili aileler, çocuklarınız olumsuzlukları değil olumlu özelliklerine odaklanın lütfen!

 
Toplam blog
: 59
: 2088
Kayıt tarihi
: 07.11.07
 
 

Psikolojik Danışmanım, 3 tane dünya tatlısı çocuğum var. Beşiktaşlıyım... Psikolojiye doğuştan bi..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara