Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '20

 
Kategori
Blog
 

çocuklar ve engelli bireyler

Selamlar sevgili okurlar… 

Çocukların engellilere bakışı, bir çocuk engelli birine nasıl davranmalı? Davranış biçimi eğitimle alakalımı? Çocuklarımız bizim için değerlidir. Onların sağlıklı olması adına her şeyi yaparız. Hastalandıklarında sabahlara kadar bekler o tatlı uykumuzu onlar için harcarız. Peki ya engelli çocuklarımız? Sağlıklı bir çocuğa nasıl davranıyorsak engelli bir çocuğa da aynı şekilde davranmalıyız. Bir ailede olan iki çocuktan biri sağlıklı diğeri engelli, o çocuklara eşit davranılmazsa engeli olan çocuk, “ben engelli olduğum için mi, Bana farklı davranıyorlar?” diye aklında bir soru işareti oluşabilir. Bu davranış biçimi her iki çocuk için sakıncalı olur. Çocuklar arasında engel durumlarına göre ayrım yapmamalıyız ki, sağlıklı olan çocuğumuz engelli çocuğumuzu hor görmesin.

 

İlk öğretmen anne ve babadır. Çocuk aileden ne görürse onu uygular Küçük. çocuklar engelli yaşıtlarına ya da büyüklerine saygılı olmak zorunda. Buda aile içi saygı demektir. Bir ailede saygı sevgi var ise, o çocuk dışarıda da saygı ve sevgi dolu olur. Özellikle de engeli bireylere karşı. Çocuğunuzla yolda gidiyorken bir engelli çocuk gördünüzde sizin tepkiniz önemlidir çocuğunuz için. Eğer ki gözlerinizi engelli bireyin üzerinden alamazsanız çocuğunuz da aynı işlemi uygular ve oda gözlerini ayırmadan bakar.

 

Sokakta engelli bir çocuğun normal bir çocukla oyun oynamasına bazı aileler izin vermiyor ve engelli çocuğu inciten bu tip durumlar maalesef yoğun şekilde yaşanıyor

Bazı aileler düşünmeden hareket ediyor. Karşısındaki insanı umursamıyor ya da

Umursamak istemiyor. Bencillik ne zor bir şeydir bunu en iyi engelli aileleri anlar. Başlarına

Gelmiştir mutlaka. Ne yazık ki bazı okullar da engelli çocuklar ile engelsiz çocukları birlikte okutmak istemez. Bazı müdürler öğretmenler de eğitimci ama, yeri geldiğinde

Engelli öğrenci kabul etmiyorlar okullara. Hani eğitim şart deniyor ya, eğitimle bir alakası

Yok aslında. Bir insan ne kadar eğitim görürse görsün kafa yapısı önemlidir.

Bir örnekleme yapacak olursak, mesela bir öğretmen düşünün eğitimli düzgün

Konuşan, ama engelli bir çocuğu okula kabul etmiyor etse de ayrımcılık yapıyor,

Böylelikle engelsiz çocuklar engelli bir çocuğa nasıl davranılması gerektiğini

Bilmiyor. Hâlbuki aynı ortamda bulunsalar öğretmenlerin de davranış biçiminden

Öğrencilerde engelli öğrenciye öğretmenlerinin davrandığı gibi, davranacaklar.

 

Bir engelli annesi anlatıyor:

Down sendromlu oğlum var.6 yaşında ve bu yaşına kadar kendi imkânlarımızla

Eğitim vermeye çalıştık. Bu yıl devlet okulunun anaokuluna verdik. Tabii zorla.

Çünkü okul almıyordu çocuğumuzu. Her türlü engel koydular önümüze

Ama sonunda biz kazandık ve oğlumuzun kaydını yaptılar.10 gündür gidiyor,

Çoğu kez oğlumu öteki çocuklardan ayrı tutulduğunu gözlemledim. Çekiştirmelere

Maruz kalıyor. Biz okula sosyal olsun diye bir şeyler öğrensin diye yolluyoruz

Çocuğumuzu ama öğretmeni bir bilgi öğretmekten kaçınıyor. İnanın anlamış

Değilim, sanki benim evladımın okumaya hakkı yokmuş gibi davranılıyor.

 

Bu, bir annenin içindeki cığılığı, haykırışıydı. Maalesef bazı okullarımız engelli çocukların okumalarına engel oluyor. Örnek olmamız gerekirken yerde engel oluyoruz. Okullar da sıkça kaynaştırma ortamları yapılmalı… Her çocuğa bir tane engelli arkadaş

Verilmeli ve görevlendirilmeli vicdanlı, yardım ve sorumluluk duygusunun

Gelişmesi için. Bir çocuk engelli bir çocuğu görünce alay etmemeli ve ya yanından

Uzaklaşmamalı. Onun da kendi gibi, çocuk olduğunu bilmeli, kendisi neler yapıyorsa

O, engelli çocuğunda kendisi gibi oyun oynaması gerektiği öğretilmeli. “Sen engellisin

Oyun oynama!”  Diyebilir miyiz bir çocuğa? Çocuklarımızı engellilerden kaçırmamalıyız.

Bazı aile bireyleri bu konu da hassas değiller. Bir aile restoranda gidiyor, down sendromlu çocuklarını restorantın içerisinde bulunan çocuklar için, ayrılmış oyun alanına bırakırlar 5 dakika sonra abla, kardeşinin yanına gidiyor. Kardeşini ağlarken buluyor, diğer

Çocuklar dalga geçmişler aileleride yanında üstelik. Abla kardeşini alıp

Anne babasının yanına gidiyor. Durumu anlatıyor kızları, baba da müdürü çağırıyor.

Ve olayı anlatıyor. Müdür de öteki çocukların ailelerini uyaracağına

Babaya dönüp sizinde engelli bir çocuğu retoranta getirip buradaki insanlara

Rahatsızlık vermeye hakkınız yok der. Peki, sizlere soruyorum sevgili

 Okurlar. Bazı beyinleri az gelişmiş insanlar kadar, engellilerinde

Oyun oynamaya ya da bir yerde oturup yemek yemeğe hakkı yok mu?

 

Engel bir ceza değildir. Evvela bunun bilincinde olmamız gerekiyor. Bazı anneler

Şu cümleyi kullanır, “yaramazlık yaparsan sen de onun gibi olursun.” Çocuğu korkutmak

Amaçlı söylenir bu talihsiz kelime. Bir de engelli çocuğun yanında söylendiyse, o

Çocuğun ruh hali nasıl olur bir düşünsenize. Annesini soru yağmuruna tutar haklı

Olarak. Sorular sorular sorular. Anne hem bunalmıştır hem üzülmüştür.

Ben yaramazlık yaptım da bu hale geldim, düşüncesi kalır kafasında. Ceza olarak

Görülür engel. Eğer öyle olsa idi suç işleyenler engeli olurdu. Çocukları bırakmıyorlar

Engelli çocuklar ile iletişim kursun arkadaşlık yapsınlar. O yüzden değil midir ki?

Bir çocuk engelli yaşıtını görünce sakat sakat diye alay edebiliyor. Bazı çocuklar, engelli

Çocukların dışarı çıkmasına engel oluyor. Bu tür alaycı tavırları ile.

Benim düşüncem, engel bir ceza değil, nimettir. Yüce ALLAH sevdiği kuluna

Dert verir. Sabır dener bakalım isyan mı edecek? Sabır mı gösterecek? Belki

Engellilerin zorlu yaşamlarını ahrette kolaylaştıracak. Ceza derken

Biraz düşünelim, o çocuğu üzdük diye asıl cezayı biz yemeyelim yüce ALLAH‘dan

 

Bana göre ilk hatayı çocuklarımıza hamileyken yapıyoruz. Eli ayağı düzgün

Olsun da ne olursa olsun. Tamam güzel temenni, sonuçta kimse sağlıksız bir

Çocuk dünya ya getirmek istemez. Diyelim ki, engelli doğdu çocuğunuz?

Ne yapacaksınız? “ALLAH’ım bu çocuğu iade edeyim bana başka çocuk ver mi?”

Diyeceksiniz? Bir cümle kurarken düşünerek söylemeliyiz kırıcı olmamak adına.

O,sağlıksız çocuk belki bizim cennetliğimiz oldu. Belki sağlıklı bir çocuk bizi

Cehennemlik etti. Engelli bir bireyin aklına şu soru gelebilir…

“Acaba benim de annem, eli ayağı düzgün olsun da ne olur ise olsun.”

Demiş midir? Diye düşünür.” Ama, ben sağlıksız oldum, acaba pişman mıdır?

Beni doğurduğuna.”  Mesela benim aklıma geldi. İster istemez

Cevabı hayır olsa bile, inanmayacağı sorular gelebilir engellilerin akıllarına.

 

Çocuklarımızı yetiştirirken bol bol saygı ve sevgi aşılamalıyız. Buda nasıl olur?

Eşimiz bize karşı, yani hanımına veya kocasına saygı ve sevgi gösterirse

Çocuklarımız da anne ve babaya saygılı ve sevgi dolu davranışlarında bulunur

Tabi diğer insanlara da. Engellileri anlatalım çocuklara, bilgilendirelim onları

Nasıl davranış sergilemesi gerektiği konusunda seminer verelim.

Aynı ortamda bulunmasını sağlayalım, böylelikle öğrenir engellilere nasıl davranacağını.

 

Engellilerin tıpkı cam misali kalpleri kırılgandır. Kimseye belli etmezler belki ama kırılırlar. Hele ki çocuk engelliler, incindi mi? Hem kendilerini üzerler hem de anne babası üzülür. Engelli engelsiz ayırt etmeden eşit davranmalıyız. Engellerden uzak tutalım çocuk engellileri. Onları engelli olarak görmeyerek engel siz bir çocuk gibi davranalım.

 

Çocuklarımızı vicdanlı yetiştirelim, alaycı değil.

 

Rukiye Türeyen!

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 55
: 263
Kayıt tarihi
: 31.05.17
 
 

Rukiye TÜREYEN kimdir.     1980 yılında Sakarya'da doğmuştur. Üç aylıkken geçirdiği menenjit hast..