Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '09

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Çocuklarla iletişimde fark yaratmak

Çocuklarla iletişimde fark yaratmak
 

...


Bugün, John Gray’in Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten Çocuklar Cennetten adlı kitabını okumaya başladım. Bu kitap kütüphanemde 2 senedir okunmayı bekliyor. Ancak istek geldi.Demek kısmet bugüneymiş. Çıktığım bir tatilde bu kitabı yanıma aldım. İyi ki almışım.

Kızım son iki aydır acayip huysuzlaştı. Okuduğum tüm kitaplara rağmen sebebini bulamamıştım. Meğer sorun çok yakınımdaymış. Bu kitap bana pusula oldu. Pusula aynayı gösterdi. Aynaya baktım, kendimi gördüm!

Meğer ne kadar kalıplaşmış düşüncelerim varmış. Bilmediğim ne çok detay gizliymiş kullandığım cümlelerde. Kendimde gördüklerimi 2 madde halinde özetleyeyim.

Madde 1-Ben hep neyin doğru, neyin yanlış olduğunu öğretmeye çalıştım.

Genelde ebeveynler olarak çocuklarımıza her şeyin en güzelini, en iyisini sunmaya çalışırız. Yaptığımız onca eyleme, gösterdiğimiz onca çaba ve özveriye rağmen küçük isyankarlar hep sorun çıkartır. Oysa bizim anne babalarımız, bize, bizim çocuklarımıza davrandığımız gibi davransalardı, anne babalarımıza bir o kadar daha minnettar olurduk. Öyle değil mi?

Ben artık bu yorumu yapamıyorum. Çünkü şimdiki çocuklar, bize kıyasla, kendi iç seslerini daha çok dinliyorlar. Doğrusuda bu. Bu iç ses, biz büyüklerin vicdan olarak adlandırdıkları duygu. Kitapta diyor ki; ‘Eğer kişi vicdan geliştirebilirse o zaman cezaya duyulan gereksinimde ortadan kalkar......Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu öğretmek yerine, kendi içlerinde neyin doğru, neyin yanlış olduğunu nasıl bilebileceğini öğretin. ......Günümüzde çocuklar bu içsel bilmeyi geliştiren potansiyelle doğuyor. Korkutmaya dayalı ceza sistemleri ile bu potansiyellerini köreltiyoruz. Ceza yada dayak yöntemi yerine –mola yada ara- yöntemi deneyin. Bu mola süresi çocuğun yaşı ile doğru orantılı olmalı. 3 yaşında ise 3 dakika. 7 yaşında ise 7 dakika gibi.’ Bana gelince ‘ Yaptığın davranışın doğru olup olmadığını düşünebilmen için 3 dakika mola’ cümlesini dilime yerleştirdim bile.

Madde 2- Ben hep ‘yapabilir misin?’ diye rica ettim.

Meğer; ‘yapar mısın?’ ile ‘yapabilir misin?’ soruları arasında ne kadar çok fark varmış.

Yapabilir misin? Başta kulağa daha nazik gelse de, içeriğinde birçok karmaşık ve dolaylı mesajlar bulunan bir emir cümlesi imiş. Yinelenen emirler ise iletişimi zayıflatırmış.

Kitapta varsayılan faaliyet raporunda iki soru arasında fark şöyle özetlenmiş; ’ ‘’Yapabilir misin’’ diye bir soru sorduğunuzda çocuğun sol beyninde büyük bir olasılıkla tam olarak ne demek istediğinizi anlamaya çalışan faaliyet olacaktır. Eğer ‘’yapar mısın’’ sözcüğünü kullanırsanız sağ beyninde bir faaliyet olacak ve güdülenme merkezi harekete geçecektir.

‘Yapar mısın’ sözcükleri çocukların direncini kırar ve onları olaya katılmaya davet eder. ‘

İnsanların başkalarında hata arayıp, çözümü başkalarında bulmaya çalışmaları zaten çok bilindik ve genelde çözüme ulaştırmayan bir yöntem. Bu yöntemi maalesef beynimiz sis içinde olduğunda sık sık kullanıyoruz. Beynimizin içindeki sisten kurtulmak için biraz zamana ve kendimizi rahatlatmaya ihtiyacımız var. Bunu başarabildiğimizde, fırtına sonrası denizin durulması gibi, pek çok çözüm su yüzüne çıkıyor.

MOLA yöntemi ile hem kendimizin, hem çocuğumuzun beynindeki sisleri dağıtması için zaman yaratmış oluyoruz. İsteklerimizi çocuğa net bir şekilde aktardığımızda ise, sadece isteğimizi belirtip, olaya katılması için ona davetiye göndermiş oluyoruz.

Ben bir haftadır uyguluyorum bu yöntemleri. Mucize beklemiyorum. Biliyorum hemen olmayacak. Ama bir haftada bile gelişme gösterdiğimizi(ben ve kızım) fark ediyorum. Umarım bu böyle devam eder. Tüm anne-baba ve çocuklara kolay gelsin.

 
Toplam blog
: 119
: 1401
Kayıt tarihi
: 11.02.09
 
 

Ben kimim? Tüm sıfatlarımın dışında doğduğum günden beri bu sorunun cevabını bulmak için sürekli ..