- Kategori
- Dil Eğitimi
Çok Dil

Eşimle Eyüp Piyer Lotideyiz
BİR DEĞİL BİRDEN ÇOK DİL
uzun soluk
*
dağlarca’ya
*
türkçenin büyük oğlu
bir anıt
oku okuyabildiğince
sayfaları açılmış betik
ayağının biri taş üstünde
sol eli cebinde
boylu boyunca öteki
duruyor yüksekçe
birkaç adım ötede
iki kadın
“sizsiniz bu değil mi”
“benziyor ya öyle”
duyacak çocuk seslerini
bu park
sonra bir genç kız
utanır gibi
“neden hep arı dil”
yok olur sesinde utanç
yayılır bir ışık
sevgi
emeğin yüreğine
usuna düşünenlerin
söylenir kuşaklar boyu
doğacak çocuklarını düşledi genç kız
konuşunca anıtla
Dağlarca da Yaşar Kemal gibi dilimize çokça sözcük kazandırmıştır. Örneğin, “sürez” sözcüğünü “zaman” sözcüğü yerine kullanmıştır şiirlerinde. Ancak, ozanın sözcük türetmesi yetmiyor; bize de görev düşüyor. O Türkçe kökenli sözcükleri toplumun tüm kesimlerinde yaşanır kılmak.
Türkçenin toplumumuzda soluk bulması, tüm yurttaşlarımızca kullanılması bir ulusal görev, Türkçe de bir ulusdil. Toplumumuzun tüm bireylerinin anlaşabileceği bir ortak dil. Dil bilinci olunca toplumumuzda dirlik ve birlik gerçekleşir. Bunu, yasalarla sağlamak yerine, Türkçenin toplumumuzda yaygınlaşmasıyla, öğretilmesiyle başarabiliriz. Okullarımızda ilköğretimden başlayarak Türkçe metinlerle çocuklarımızın belleğini bezemeliyiz. Bu bir ulusal görevdir.
Bunu bugün başardığımızı söyleyemeyiz. Atatürk’ün açtığı uluslaşma süreci geçirdiğimiz 91 yıl içinde kesintiye uğradı. Bu sapmalar, ekonomide, dilde kendini gösterdi.Yabancı dille öğretimde okullarımız birbiriyle yarışa kalktı. Nerdeyse İngilizce eğitim dilimiz oldu. Oysa Türkçeden başka bir dille eğitime kalkmak toplumu bölmekle eşti. Bugün de Türkçe dışında eğitim dili arayışları gündeme gelmektedir.
Dünyanın hiçbir toplumu ortaklaşa kullanacağı eğitim dilini ikiye, üçe çıkarmaz. Böyle bir örnek dünyada yoktur. Ancak, dileyen, değişik dilleri öğrenmekte, günlük yaşamında kullanmakta özgür olmalıdır. Bu anlamda bir değil birden çok dil öğrenmek tümümüzün önünde duran bir uğraş olmalıdır.
*