Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '14

 
Kategori
Güncel
 

Çoluk-çocuk meselesi...

Çoluk-çocuk meselesi...
 

cocukvegelisimi.com


Sayın Başbakan, hangi nikaha gitse müstakbel damat ve gelinden hemen aman üç tane- olmazsa 4 tane diye, göstere göstere kaç tane bebek beklediğini gösterip duruyor. Türkiye’nin istikbali ancak böyle sağlam olabilirmiş; insangücü kaynakları böyle güçlenirmiş… Hadi o söylemiyor biz söyleyelim. İstikbaldeki Mehmetçik sayısı da ancak böyle artarmış.

Kazın ayağı pek öyle değil. Önemli olan, o yaptığın çocukları helal ekmekle yetiştirmek; kimseye muhtaç olmadan, eline bakmadan yetiştirmek ve dünyada yaşadığın müddetçe onlarla gurur duymaktır. Eğer gurur duyamayacağın çocuklar yetiştirir; ondan sonra, koyverdim çayıra, Allah kayıra…dersen. O çocukların ne sana ne de bu vatana yararlıkları olmayacağı bellidir.

Son olaylarda, kocaman Bakanların kocaman çocuklarının, babalarını nasıl utandırdıklarını gördük. İşin sonunu biz bilmeyiz, Türk adaleti bilir amma… Hikayenin sonu da bu devirde aşağı yukarı bellidir.

Ama, diğer yandan, Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ne yazık ki, çocuğu olmayanlarla alay etmeye kalkmakta. Tarizlerde bulunmakta ve laf sokuşturmaktadır. Güya, MHP Başkanı Devlet Bahçeli’nin ailesi yokmuş, o bakımdan çoluk çocuk kıymeti bilmezmiş…

Kimin çoluk çocuk kıymeti bildiği; çoluk çocuğunu kimin iyi yetiştirdiği  belli. Olaylar bunu çok güzel gösteriyor.

Bazı çocukların Maşallahları var..!

Şimdi size Prof.Dr.M.Fatih Köksal’ın yazdığı bir yazıyı takdim ediyorum. Hele o yazıyı okuyun; ondan sonra, kimin çoluk çocuğunu iyi yetiştirdiğine karar verin. Yazı şöyle:

”Sayın Başbakan, siz Diyarbakırlı Ali Emîrî Efendi'yi (1857-1924) bilir misiniz? Yok bilmezsiniz. O sizin bildiğiniz Diyarbakırlılardan değildi... On altı bin cilt el yazması eserden oluşan şahsî kütüphanesini devlete / millete bağışladı. Kütüphanesinin adını da daha sağlığında kendisi koydu: Millet Kütüphanesi. Kitaplar yazdı Ali Emirî Efendi. Türk dili ve kültürünün bir parçası olarak Diyarbakır kültür ve edebiyatını çok önemsiyordu. Diyarbakırlı şairlerin biyografilerini araştırdı, kitaplaştırdı. Onlarca kitabın yanı sıra "Amid-i Sevda" ve "Osmanlı Tarih ve Edebiyatı" dergilerini çıkardı.

İstanbul'un işgali yıllarında, çok değerli kütüphanesini satın almak için kendisine gelerek on binlerce altın, Paris'te lüks bir villa gibi akla gelecek bütün dünya nimetlerini önüne seren Fransız işgal güçleri komutanına "Biz Türklerde misafire hürmet gösterilir. Geldin kahveni içtin. Edebinle de git. Yoksa vallahi seni şununla döve döve gönderirim." diyerek Fransız generali bastonuyla kovaladığı da anlatılır.

Ali Emiri Efendi'nin çok değerli bir tarafı da Türk kültürünün en eski ve en değerli kaynaklarından Divanu Lugati't-Türk'ü bularak bu millete armağan etmesidir.

Ali Emiri Efendi hiç evlenmedi sayın Başbakan. Tıpkı Hakkı Tarık Us (1889-1956) gibi, Seyfettin Özege (1901-1981) gibi... Siz tanımazsınız bunları. Sizin kültür bakanınız da duymamıştır adlarını. Onların da çocukları yoktu. Sizin latif (!) tabirinizle "aile, çoluk çocuk bilmezler"di. Ama bu millete öyle büyük yadigârlar bıraktılar ki... Düzinelerce çocuk bırakıp göçenlerin adını çocukları bile yaşatamadı da onların adı bu milletin kültür dünyasında ilelebet yaşayacak.

Atatürk de çoluk-çocuk aile nedir bilmeyenlerdendi size göre. Israrla "Mustafa Kemal" deyip bir türlü "Atatürk" demediğiniz, diyemediğiniz altın adamın sıkletini her terazi çekmez; o yüzden onu bu bahsin tamamen dışında tutalım.

Evet... Sizin çocuklarınız var maşallah.

Bilal'iniz de var.

Peki, Bilal'de -aile, çoluk-çocuk nedir bilmeyen (!)- Ali Emiri'deki yürek var mıdır?

Musalla taşına yatırıldığımızda hoca efendi "Merhumun ne kadar parası, katı, yatı, gemisi ne kadardı?" diye mi soracak, "Merhumun çoluk-çocuk durumu nasıldı?" diye mi, yoksa "Merhumu nasıl bilirdiniz?" diye mi soracak?

Bu, düz vatandaşlar için böyledir.

Devlet adamları için önemli olan ise, tarihin onu nasıl yazacağıdır...” *

Sayın M.Fatih Köksal’ın yazısı burada bitiyor. Ama asıl mesele buradan sonra başlıyor. Bazı meseleler vardır ki, öteki dünyaya kalmaz… Bakalım ilerde neler olacak!

Gördüğünüz gibi, önemli olan çocuk sahibi olmak değil, o çocukları, kendin ve Türk toplumu için nasıl yetiştirdiğin çok önemlidir. Ne yazık ki , Başbakan’ın önceki kabinesi bu bakımdan örnek olamamış ve  çocuklar yüzünden dağılmıştır.  İşin adli tarafı ise,  herhalde mahşere kalmadan , eninde sonunda, bu dünyada hesabı görülecektir.

Bu konuda fazla konuşmaya gerek yok. Her şey öyle ayan beyan ki… Yeter ki gözlerimizi kapamayalım. İşte o kadar.
 ……………………..
*(Prof.Dr.M.Fatih KÖKSAL: Ahi Evran Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü; internet ; 23.2.14)

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..