- Kategori
- Sosyoloji
Çürüme

Kafirlerin iktidarı bile, eğer adil ise sürebilir; ama müminlerin iktidarı eğer adaletsiz ise, mutlaka yok olur. Hz. Muhammed
Kafirlerin iktidarı bile, eğer adil ise sürebilir;ama müminlerin iktidarı eğer adaletsiz ise, mutlaka yok olur./Hz. Muhammed
Malatya’da kaysı çürür.
Niğde’de patates.
Trabzon’da balık çürür;
Adıyaman’da tütün.
Manisa’da domates çürür,
Rize’de çay çürür. Durup dururken çürümez, çürütürler.
Üretenler satamaz ve çürümeye bırakırlar.
Bunlar TV’lerimiz(!) yer almaz;ama yaşayan bilir.
Aynı süreçte, aynı zamanlarda
Doğuda, batıda, güneyde, kuzeyde
Patates, domates, çay ve balık ile birlikte insan çürür.
Bunları alamayan insanlarımız çürür.
Topraklarımızdan akan ürünler çürürken
Topraklarımızda insanlar besin yetersizliğinden çürümektedir.
İşte bu doğasal ve toplumsal çürüme ahlaksızlığı üretir.
Doğa bağışlamaz ve intikamını alır.
Peki, suçlu doğa mı?
Kuşkusuz hayır.
Suçlu ekonomiyi/politikayı yöneten yönlendiren güçlerdir.
Kazanç için, fiyat düşürmemek için, halka ucuza ürün kapatmak için
Gözleri hiçbirşeyi görmez
her şeyi, toprağı, havayı, ürünü insanı, toplumu
ÇÜRÜTMEKTEN KAÇINMAZLAR
Çürümüş, çürütücülerdir bunlar.
Kadını, erkeği, çocuğu, kurumları, dinleri, gelenekleri;
Kültürleri çürütürler.
Çürütürler bunlar.
Çürütürler ki, kazansınlar.
Nereye kadar?
Çürüyenler, çürütenleri görüp onları çürütünceye kadar.
Bu nasıl sağlanır?
Yabancılaşmayı önleyerek.
İnsanın insana; insanın emeğine, ürününe
İnsanın işine; insanın toplumuna
İnsanın tarihine yabancılaşması durdurularak.
İnsanın, tüketimin, üretimin aracı, nesnesi olmaktan çıkıp;
İnsanın amaç olması ile sağlanır.
Her şey, üretim, tüketim, dağıtım her şey insan için düzenlendiğinde;
İnsan ve insanın ürünleri çürümez, yeşerir, gelişir.
İnsanlar mutlu, ürünler verimli, tüketim akılcı ve insansal olur.
İnsan ne kendini, ne doğayı, ne birbirini çürütmez, tahrip etmez.
“Bugünün sözde gelişmiş toplumlarında (post modern)
ortaya çıkan “sefalet”, ekonomik olmaktan çok, psişik, kültürel, etik, estetik, moral, bilinç, düşünce ve duygusal düzeyde bir sefalettir.
Bizim gibi, bağımlı, sömürgeleşmekte olan toplumlarda ise, her iki alanda birden sefalet insanımızı iki yönlü bir sefalet sarmalında çürütmektedir.