- Kategori
- Şiir
Dağ-yanardağ-atom
ŞİİRLER I
Yazan:Uçar Demirkan
DAĞ
Evrenin orta göbeğinde bir kıpırtıydım
Tembel ve karmaşık
Çoğunuz gibi
En olanaksız fırtınalarla dalgalanırdım
Altı yöne
Sonra birden durulurdum
Kamburlarınızı görürüm de o günleri anımsarım
Çolaklarınızı-topallarınızı
Oysa biz hep sağlamız.
Durgundum oysa alabildiğince
Bütün kütlem düşünülünce
Sizler de öylesiniz-düşünsenize
Evrende noktanın devinimi ne
Yeni başlamış bir yazar gibi
Kabıma sığamaz oldum sonraları
Aradım güçsüz yapılı yerlerini evrenin
Özgürlüğüme kavuşmak için
Göğü görmek
Yaratılmışlara kafa tutmak için
Sayısız renklerde fıskiyelerle fışkırdım
En kızgın ırmaklarıydım evrenin
Aktım-aktım-aktım
Yine duruldum
Dağ oldum
En uzun çan kulesinden daha uzundum
Gökdelenlerden
En yüksek minareden daha da yüksek
Tanrıya en çok ben yakındım
Bu gerçek
Bütün yaratılmışlarla savaşım başladı
Yıkılmadım gerçi-eğildim biraz
Derinlerdeydi köklerim
Olamayacak kadar
Gidilemeyecek
Dineldim durdum
Ozanlar imrendi doruklarıma
Keremler bağrımı yardı sevi uğruna
Bir iş yaptığını sandı kişiler
En yüksek tepeme ulaşınca
Ben hep güldüm
Geçenlerde Japonya’dan selam geldi
İlk kez yarattığınız bir duman
Başını aşmış dostların
Bilinmez neden
Ağlamış
Bir iki de titremiş yerinde
Sinirinden
Üzerinize yürüyecekmiş ama-acımış
Ne de olsa bir nokta kadarsınız
İçine atmış zavallı
Üzerindeki bitkiler kurumuş
Bir kez daha kullanmayın o bombayı
Bu size son uyarımız
Ne denli derinde olursa olsun ayaklarımız
Ne denli yücede başımız
Yürüyeceğiz üzerinize göklerle
Sularla da anlaştık bilmiş olunuz
Yok edeceğiz hepinizi
Uzaydan sileceğiz
Adınızı
Biz yine var olacağız
Sularla ve göklerle
Diğer yıldızlarla
Bizler sizsiz de oluruz.
YANARDAĞ – ATOM
Mayıs'tı aylardan-bir öğle anıydı
Kelebek uçuyordu
Yerden beş metre yüksekte
Kanatları ağırlaştı birden
Hafifledi kelebek
Pat diye düştü yere-öldü
Adamın kolları
Sevgilisinin beline dolanmıştı
Bir kısraktı kadın
Yarışı bitirdi-bitirecek
Önce sağ kolu-sonra diğeri çözüldü adamın
Bir şeyler fısıldarken
Kadının kulağına
Sustu
Bir süre sonra da kadın
Birisi değerli taşlar kasasını
Koltuğuna sıkıştırmıştı
Koşuyordu-kaçıyordu
Başına taş yağıyordu adamın
-Belki de değerli taşlar-
Bilmiyordu
İşte
Biri üst kafatasına çarptı
Düştü kaldı
Pis bir duman çökmüştü kentin üstüne
Üç gündür bu böyleydi
Kum yağıyordu gökten
Kül-taş yağıyordu
Nedenini anlamıyorlardı
İlk kez geliyordu başlarına
Bilemezlerdi-gidemezlerdi
İlk ölümler başladığında
Gecikmişlerdi
Kapanmıştı kapısı evinin
Gözleri kapanmıştı
Bir de ağzını kapasaydı
Burnunu
Ölmeyecekti
-Ama nefes almalıydı-
Oysa içine çektiği ölümdü
Yolda yürüyordu kadın
Kucağında yavrusu
Üç ay önce doğurmuştu
Ne acılar çekmişti
Poşusunu çıkardı
Ağzını burnunu sardı çocuğun
Dizlerinin üzerine çöktü kaldı
Öldü
Kentin ara sokağında kırk kişiydiler
Koşuyor-bağrışıyorlardı
Başlarına taş yağıyordu
Günahlı olmalıydılar
Önce önde koşan uzandı
Boylu boyunca
Sonra diğerleri
Bir buluttu üzerlerine çöken
Pis kokulu
Yaşamları son buldu
Vezüv yanardağıydı olan
Bir kelebek yere düştü
Duvara gölgeleri düştü kırk kişinin
Adamın alnı
Kadının üreme organı yok oldu
Birden bire
Kadınla çocuğu yok oldu
Aynı sürede
Koşamadı kırk kişi
Kimse değerli taşlar kasasını alamadı
Öldüler
Ellerinde yiyecek paketleri vardı
Çiçekler
Japon krizantemleri
Dudaklarında gülümseme
En eski
Yittiler doğadan birden bire
Gölgeleri kaldı duvarlarda
Toprağa ve uzaya
Öncesiz bir utanç düştü
Atom bombasıydı olan