- Kategori
- Şiir
Epçi

Cehenneme giden yolların iyi niyet taşları;
Alanla satanın birbirinden memnun oynak mı oynak başları;
Boşver gitsin sen çorbana bak abeycum,
Sen değil belki ama torunun sayar gözündeki yaşları
Rüzgar eserken yelken dolmalı, patlamalı satışlar;
Mutluluktan uçmalı, sırıtmalı bakışlar,
Hazıra dağ mı dayanır demişler ya, aldırma hiç;
Para bizde aşk bizde, başlasın gazinolara gün aşırı kaçışlar.
Hızlı tren geldi, uçtuk havalara.
Göl kurur gibi yaptı, bağladık karalara.
Üzüleceğimiz yerde sevinçten parende attık.
Beton yamalar yuvalanınca taşlara dağlara.
Milyonluk konaklar şatafatla döşeli,
Sattın yerleri keyfin gıcır, zevkin dokuz köşeli,
Bir garip haller oldu bu millete;
Arabı acemi Sapanca'ya düştü düşeli.
Sorduğun vakit, rahatsız kahir ekseriyet
O zaman nedir arkadaş, paranın gücü karşısındaki bu teslimiyet?
Bugün olmaz dahi belki yarın kesin, ben sana söyliyim;
Bitmez tükenmez mi sanarsın, bu ısmarlama memnuniyet
Yaşamak deden şey, Sapanca'da oynanan bir güzel oyun.
Ben bir söyleyeyim, siz üstüne beş koyun.
Bu alametin gideceği yeri merak mı ettin cancazım?
Mahçup bir surat, eğik bükük bir boyun.
Sattığı yerde üç vardiya bekleyen bekçiler,
Erkin Abinin aşkını süpürmüş gitmiş çöpçüler.
Buralar bizimdi ve dedem dikmişti ağaçları, ben toplarım o yüzden;
Attırmayın sinirimin tasını, sizi gidi epçiler.
Barok duvarları sarmış alaca yaprak sarmaşığı;
Sevilmez buralarda lafın uzunu, sözün karmaşığı.
Foduluna artık alıştık da,
Çekilmiyor hiç yerlinin de yabancının da sırnaşığı.
Zaman herşeyin kolay ve sıradan olduğu bir zaman,
Sıradışı olan sensin, yani dedesinden kalanı torununa taşıyan,
Yarın ağlasa da sızlasa da giden gitti ne fayda;
Bugün sefasını sürüp, göbeğini kaşıyan
Bu dünyada dolmaz vademiz sanmamalı,
Mevsim dönse de gülün solmaz diyene kanmamalı,
Valla öyle bir gider ki avuçlarından memleket;
Haberin dahi olmaz, unutmamalı..