Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '13

 
Kategori
Gezi Rehberleri
 

Dağa Kaçtım ~Metropolis'in kutsal dağı Gallesion yolunda

Dağa Kaçtım ~Metropolis'in kutsal dağı Gallesion yolunda
 

Gallesion yolunda


4 Mayıs 2012

İbrahim Fidanoğlu

 

Ortalama hava sıcaklığının 25 derecenin altına pek düşmediği sıcak bir günde Torbalı yakınlarındaki Yeniköy’de yer alan antik Metropolis kentinin kutsal dağı Gallesion’a doğru yürümek üzere sabah saat 8’de Bornova’dan yola çıktık. Belevi’de yakın zamanlarda yeniden düzenlenen köy meydanındaki kahvehanelerden birinde kahvaltımızı yaptıktan sonra, Fertek çayını geçip Keçi Kalesi’ni sol arkamızda bırakarak Sağlık köyüne doğru hareket ettik. Otoyolun altındaki geçitten Ahmetli köyü yönünde ilerledik. Arabamızı Ahmetli köy meydanında bıraktık. Köy kahvehanesinde oturan köylüler meraklı gözlerle görüş açılarının dışına çıkıncaya kadar göz ucuyla bizi takip ettiler. Saat 10 gibi başladığımız yürüyüşümüze Ahmetli – Zeytinköy asfaltından sola doğru ayrılan toprak yola saparak devam ettik.

 

Yürüyüş rotası

 

Hava sıcaklığı yürüyüş boyunca oldukça etkili oldu. Vücuttaki su kaybını mümkün olduğunca yanımıza aldığımız her zamankinden fazla miktarda su ile gidermeye çalıştık. Ovada yer alan kahverengi ve yeşilin egemenliğinde yeni sürülmüş tarlaların oluşturduğu görsel zenginlik içinde önce bir süre kuzey – güney yönünde ilerledik. 

 

Önde domates tarlaları, en arkada Gallesion

 

Daha sonra doğuya dönerek, tatlı bir meyille doğu  - batı yönünde tırmanmaya başladık. Bu tırmanış, terk edilmiş mermer ocaklarının ve Yörük çadırının bulunduğu tepeye kadar aynı eğimle devam etti.

 

 Gallesion yürüyüşü haritası

(Haritayı farenin sol tuşuyla tutup gezebilir veya sağ üst köşedeki "Earth" düğmesini tıkladıktan sonra farenin tekerleğine basıp döndürerek yükseltileri görebilirsiniz.)

 

Başlangıç noktasından yaklaşık 1 saat kadar sonra, sıcak nedeniyle dinlenme molası verdik. Dinlenme esnasında arkamızdaki küçük tepenin üstünden gelen bir guguk kuşunun ötüşü, çevremizde durmaksızın öten diğer yüzlerce kuşun sesleri arasında ayırt ediciydi. Dinlenme sonrası hala devam etmekte olan traktör yolunu takip ederek yukarı doğru ilerledik.

 

Gallesion yolunda gelincikler

 

 

Ana Tanrıça Kenti Metropolis’in kültü Ana Tanrıça Meter Gallesia’nın evi; kutsal dağ Gallesion’u sürekli sağımızda gördük. Dağın bir hörgücü andıran heybetli tepesi Torbalı ovasına ve ovanın batı yakasında yer alan Metropolis antik kentine hâkim bir konumda; güney doğudan kuzey batı yönüne doğru daha alçak tepeler ve onların aralarında yer alan sık makiliklerle kaplı vadilerle Ahmetli yönünde ovaya doğru alçalıyordu. Bu vadilerden birinde de; Zeytinköy yoluna bakan konumda ve Eski Barutçu köyünün üst yanında Bizans döneminden kalma harap halde bir manastırın kalıntılarının da yer aldığını; bir dönem orayı ağıl olarak kullanan tepedeki Yörük çadırındaki Mehmet Ali Amca’dan öğrendik.

 

Gallesion dağı

 

Uzun yıllar Prof. Dr. Recep Meriç başkanlığında sürdürülen kazılarla gün yüzüne çıkarılan Metropolis kenti ve Hititlerin çağdaşı Arzawa Krallığı’nın Batı’daki önemli kentlerinden Puranda olarak ileri sürülen Bademgediği Höyüğü’nden (Kalesi); M.Ö. 2000’lerden başlayarak Bizans dünyasına kadar uzanan geniş bir zaman diliminde bu coğrafyaya dair çok değerli bilgiler elde edildi.

 

Recep Meriç tarafından Bademgediği Kalesi; Metropolis’in öncüsü konumunda, Arzawa Krallığı dönemine denk düşen Puranda kenti olarak önerilmektedir. Hitit yazılı kaynaklarından elde edilen bilgilere göre; II.Murşili, M.Ö. 1315 yılında başkenti bugünkü Selçuk Kalesi’nin bulunduğu yerde Aphasa (Apasas) olan Arzawa Krallığı’nın başka bir kenti Puranda’ya saldırır ve kentin su yolunu keser. Surla çevrili kenti, Arzawa kralının oğlu Prens Tapalazunavli savunmaktadır. Murşili kenti kuşatır, halkı aç ve susuz bırakır. Sonunda prens tek başına kaçmayı başarır, ama bütün Puranda halkı tutsak alınarak Hitit başkenti Hattuşaş’a götürülür. Recep Meriç’e göre çok stratejik bir konuma sahip Bademgediği tepesinin II. Murşili’nin kestiği bugünkü Ayrancılar (Diryanda) yönünden gelen su yolunun izleri tepenin doğu yamaçlarında izlenebilmektedir.

Yazan: İbrahim Fidanoğlu

Düzenleyen: M.YC

 

Devamı...

 
Toplam blog
: 140
: 882
Kayıt tarihi
: 02.09.12
 
 

  Ben ve iki eski dostum; bilgi dağarcığımızı doldurabilmek ve şehrin keşmekeşinden uzaklaşab..