- Kategori
- Siyaset
Darbeci Paşalar kurulan tuzağı geç fark ederler; “Oyuna geldik, Turan olalım derken viran olduk” (3)

Tarihin önemi, doğru bir gelecek kurmak için yaşananları önümüze sermesidir. Tarih, gelecektir.
İşgalci Fransız ve İtalyanlar Milli Mücadele'de bize silah verirler. İngilizler boş durmazlar, onlarda İstanbul’daki depolardan Anadolu’ya silah kaçırılmasına göz yumarlar! İlginç değil mi? Bir taraftan bir ülkeyi parçalamak için işgal edeceksiniz, diğer taraftan işgal ettiğiniz ülkenin askerlerine silah vereceksiniz.
Bu bölümde bu silah ve yardımların –kurulan tezgahın- arkasında nelerin yattığı, bize nelerin kaybına neden olduğu açıklanacaktır. Ki; Lozan Antlaşması’na hangi ortamlarda gidildiği öğrenilsin.
...
İttihatçı liderlerden Enver Paşa’nın başlıktaki itirafını aktardıktan sonra Fransızların ve diğerlerinin silah ve yardımlarına geçilecektir.
İttihatçıların, “Türk Kanadı”nda olanlar (genç-deneyimsiz subaylar) ; Bizlerin hiç girmemesi gereken bir Dünya Savaşı’na (İttihatçı Masonların ve Alman siyasetçilerinin- Genelkurmayı’nın oyunu ile) girerek her şey kaybettiklerinde ancak içine düştükleri tuzağı farkederler. Ve bunların üzerine İttihatçı (aslında görünür) liderlerden Enver Paşa şu tarihi itirafı yapar;
- “Turan olalım derken viran olduk...”
“Hürriyet Kahramanı” ilân edilen Enver Paşa, Mondros Ateşkesi sonrasında 1 Kasım 1918 Cumartesi gecesi bir Alman denizaltısı ile ülkeyi terk ederken, yâveri Mersinli Cemal Paşa’ya,
-“Paşam, bütün ef’âlimin (eylemlerimin) hesabını vermeye hazırım.. Turan yapacaktık, viran olduk. Bizim en büyük günahımız, hatamız Sultan Hamid’i anlayamamaktır. Yazık paşam, çok yazık! Siyonistlerin oyununa âlet olduk ve onların hıyanetine uğradık!”
O Sultan Abdülhamid Han ki, hükümdarlığı sırasında yaptırdığı yaklaşık, 10.000 (onbin) modern ilkokul ile birçok üniversiteler açılmış, Maarif’e, Karma Eğitim Sistemi’ni getirilmiş, halkın parası ile (borçlanmadan) 1500 km. demiryolu yapımının yanında, imparatorluk topraklarına 30.000 km.de telgraf hattı döşetilmiştir.
Enver Paşa, bu sözleriyle İttihatçıların (Türk olanlarının) Siyonistlerce nasıl büyük bir oyuna getirildiklerini, kullanıldıklarını ve bir darbe ile tahtından indirdikleri Abdülhamid’i anlayamadıklarını geç de olsa fark ederek, (herhalde sonraki darbecilere de ibret olması için) itiraf etmiştir.(1-2)
...
“...Fransız devlet adamları, Büyük Savaş’tan sonra Yakındoğuda yapılan yağmadan paylarına düşenle tatmin olmamışlardı.
Her yerde ve her zaman olduğu gibi, yine İngiltere’nin aslan payını almış olduğuna inanıyorlardı. Lloyd George’un, Clemenceau ile 1918 Aralık ayında yaptığı anlaşmayla Fransa’yı aldatmış olduğuna ve bu yüzden İngiltere’nin Musul ve Filistin’i ele geçirmiş bulunduğuna inanıyorlardı.
Fransızlar, İngilizlerin Araplara gösterdikleri yakınlığın samimiyetinden de şüphe ediyorlardı. İngilizler, self-determinasyon’dan söz ederek Fransa’nın Suriye’deki durumunu sarsmak ister görünüyorlardı.
İngilizlerin durmadan,
-“Türklerle biz, Fransız yardımı olmadan savaştık. İngiliz İmparatorluğu Türklere karşı savaş alanlarına sürdüğü bir milyon askeri ile Suriye’de söz hakkına sahiptir.” iddiasını tekrarlamaları, Fransızları çileden çıkarıyordu.
Fransa’nın bir sürü çıkarının bulunduğu bu bölgede İngiliz itibarının sürekli bir yükseliş göstermesi Fransızların gururunu yaralıyordu. İster diplomatik, ister askerî, ister dinî, ister kültürel ve ister iktisadî olsun, prestij, Yakındoğu diplomasisinin başlıca silahıydı...” (3)
...
Yukarıdaki açıklamalardan (görünürde) anlaşılanlar;
-Fransızlar, İngilizlerin kendilerine aldattıklarını, önceden yapılmış –Osmanlının mirasını paylaşılması- antlaşmalarına sadık kalmadıklarını düşünmektedirler.
Bu görüşe sahip olan Fransızların karşı atağı ne olacaktır?
-Önceden kararlaştırıldığı gibi, Osmanlının yıkılmasını takip eden süreçte kurulacak Yeni Türk Devleti yetkilileri ile (el altından) gizli bir antlaşma yapmak bunlarla İngilizlerden intikam almak.
...
Görünür nedenin bu olmasına rağmen, kişisel kanaatimizin bu tertiplerin İngiliz-Fransız hatta Amerika ile (gizli) bir işbirliği kapsamında yapıldığıdır.
Peki, bu kanaate nereden, hangi olaylarla vardık?
1920’de Ankara Hükümeti ile ilk antlaşma yapanlardan Fransa ve İtalya, destekleri karşılığında bizlerden vaatleri karşılığında büyük ticari imtiyazlar koparmasıdır. Buna Amerika’da dahildir.
Resmi tarihte, “Kapitülasyonlar kaldırıldı!” denilse de bu çokta doğru değildir.
Bu şekilde (vaatlerle) büyük lokmalar koparılan (hırpalanan) Yeni Devlet’e (temsilcilerine son darbe Lozan’da İngilizlerce vurulur.
Bu oyunlarla süreçte işgalciler Osmanlının mirasından diledikleri parçalara sahip olmuşlardır.
Önümüzdeki bölümlerde yayınlanacak bilgilerle bu sonuca nasıl gidildiği daha açık görülecektir.
Devam edecek;
-Fransızlar silah yardımı karşılığında Ankara Hükümeti’nden neler aldılar?
Resim; web ortamından alınmıştır.
Kaynaklar;
(1)Daha fazlası için bakınız; http://www.canmehmet.com/resmi-tarih-dosyasi-31-mart-vakasi-osmanli-hanedanligi-ile-halifenin-kafasinin-koparilmasi-operasyonudur-5.html
Ayrıca bakınız; Aktaran: Vehbi Vakkasoğlu, “31 Mart oyunu”. Köprü, Sayı: 61, Nisan 1982, s. 25. (Alıntı; Abdülhamidin kurtlarla dansı-1, Mustafa Armağan)
(2) Ve ayrıca bakınız; http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/sultan-ikinci-abdulhamidin-ardindan-mart-2014.html
(3) “BAĞDAT DEMİRYOLU SAVAŞI”, Edward Mead EARLE, Columbia Üniversitesi, Haziran, 1923. Türkçesi; MİLLİYET YAYIN LTD. ŞTÎ. YAYINLARI, Birinci baskı: Nisan 1972. Sahife;343