- Kategori
- Siyaset
Darbeciler yargılanıyor
İçlerinde iki kuvvet komutanının da yer aldığı, 29 muvazzaf generalin yargılanacağı Balyoz davasıyla ilgili iddianame mahkeme tarafından kabul edildi.
Emekli 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan dahil, 196 muvazzaf- emekli subay darbeye teşebbüsten yargılanacaklar. Yargıya intikal eden bir konuyla ilgili yorum yapmak değil amacımız. Ancak her fırsatta “ orduyu yıpratıyorlar” diye çığlık atan, bu tür konuları gündeme getirenlere neredeyse vatan haini gibi davrananlara söyleyecek sözümüz var.
Eksik teşebbüs bile olsa sonunda ordu içerisinde darbe planlayan subayların bulunduğu gerçeği orta yerde dururken; kendi uçağını düşürmek için komutanını uyaran subaylarla ilgili üç yıldır hiçbir işlem yapılmadığı gibi, başarılı subaylar gibi terfilerini de aldıkları bir yapılanma içerisinde orduyu kim yıpratıyor, söyler misiniz? Konu basına yansıdıktan altı gün sonra ancak Genel Kurmay başkanlığından bir açıklama geliyor.
Soruşturma emrini bizzat İlker Başbuğ’ un verdiği ifade ediliyor. Bu nasıl soruşturmadır ki, böylesine önemli bir durum varken konu savsaklanabiliyor. Basında gündeme getirilmese belki de unutulup gidecekti.
Düşünebiliyor musunuz; ya kendi içinizde bir subay, sıcak temas halinde olduğunuz bir terör örgütünü koruyor; ya da kendi askerlerine PKK elbisesi giydirerek karanlık bir senaryoyu uygulamaya çalışıyor. Her iki durumda insan aklının, mantığının kabul edemeyeceği karanlık işler, karanlık ilişkiler. Öte yandan en yetkili ağızlardan yapılan açıklamaların zaman içerisinde asılsız olduğu, yanıltıcı ya da yanlı olduğu ortaya çıkınca kim orduyu yıpratmış oluyor?
Bir insanın kendisine yapacağı kötülüğü düşman bile yapamaz! Derler. Sanırım daha çok yakın zamana kadar toplumda en saygın kurum olan TSK nın, bu gün böylesine tartışılır olmasının, eski saygınlığını ve güvenirliğini yitirmesinin en önemli nedenlerinden biri de kendi içerisindeki çürükleri temizlemedeki isteksizliği ya da kararsızlığı olmuştur.
Kimi zaman ordu içerisinden de ciddi özeleştiriler yapılıyor. Emekli subayların TSK yapılanmasıyla ilgili çok anlamlı, anlaşılır, yapıcı eleştirileri basında ve raporlarda yer alıyor. Ancak ordudan daha orducu, darbecilerden daha darbeci kimi sözde ulusalcıların, çakma Kemalistlerin tepkilerini anlamak mümkün değil.
Kendilerini demokrat sayıp, statükoyu savunan, devletle uzlaşmayı istikrar diye yutturmaya çalışan, sistemle mücadele yerine, sistemin bir parçası olan siyasi iktidarlara muhalefet etmeyi tarz edinmiş aydınlar ya da kendini aydın sayanların varlığı; bu ülkede, demokrasinin önündeki en büyük engeldir.
Darbeciler, yanlışta yapsalar, sonuçta inandıkları bir şeyi yapmaya çalışıyorlar. Peki, darbeyi ve darbecileri savunanlar ne yapmaya çalışıyor?
Bence asıl sorun ve sorulması gereken soru bu olmalıdır!
Yakında yapılacak Yüksek Askeri Şüra da yargılanmakta olan subayları terfi ettirebilmek için formül arayışları içerisinde olanlar, Genel Kurmay Başkanının talimatına rağmen düşman kuvvetleri korumaya çalışan subaylara soruşturma açtırmayan, üstelik de terfi ettiren güçler TSK içerisinde olduktan sonra başkalarının orduyu yıpratmalarına gerek var mı?
İşte bu nedenledir ki, darbecilerin yargılanması önemlidir. Ancak o zaman kendi içerisindeki çürükleri temizleyerek TSK, gerçek anlamda hak ettiği saygınlığı yeniden kazanabilir.
Ancak o zaman TSK, yine en güvenilir kurum olma özelliğini yeniden kazanır.