- Kategori
- Basın Yayın / Medya
Defansta alan daraltıp, hücumda geniş alan kullanmak

Sevgili futbol yorumcumuz Ömer Üründül’ün artık klişeleşmiş deyimleri, yavaş yavaş bizimde futbol dilimize yerleşiyor. Benim en çok sevdiğimde “günümüz çağdaş futbolunun gerektirdiği şeyler” cümlesi. Cümle tek başına her şeyi cevaplıyor bir güzel.
Bir kere, çağdaş futbolu kesinlikle maçı kazanan oynamış oluyor nedense, kaybedende, ne kadar iyi bir maç çıkarırsa çıkarsın, o gün çağdaş futbolun kurallarına ihanet etmiştir kesinlikle. Neyse, sevgili Üründül’ü kalıpları çok sevse de seviyeli bir futbol yorumcusu olarak seviyor ve ona ayrı bir yer açıyoruz futbol bilimcilerimiz arasında.
Hani bugünlerde, medyamıza yönelik sansür iddiaları dolaşıyor ya. Özellikle şiddet içeriği nedeniyle Kurtlar Vadisi dizisinin yayından kaldırılması bayağı olay oldu. Her ne kadar kurtlar vadisi dizisinin yayından kaldırılması beni mutlu etse de, işin sansür boyutu can sıkıcı. Ancak bu futbol yorum programlarına sansür uygulansacidden çok memnun olacağım. Bu programlar yüzünden futbol sevgim törpülendi.
İddia ediyorum, kahvehane köşelerinde, daha düzeyli sohbetler yapılıyordur. En azından içerisinde mizah düzeyi daha yüksek bir diyalog kültürü kendi futbolseverlerimizde mevcuttur. Benim futbol spikeri veya yorumcusu olarak en gözde ismim her zaman Orhan Ayhan olmuştur. Futbol dilimize çok özel terimler kazandırmıştır. Dömivole ve planjon bu dilin en nadide örneklerindendir. Ancak Orhan Ayhan’ı Orhan Ayhan yapan asıl özelliği kullandığı sıfat tamlamaları olmuştur her zaman. Futbolcuların karakterlerini, sahada duruş şekillerini, surat ifadelerini tanımlamaları, vücut hareketlerini okuyuşu ve tüm bunları dinleyicileri ile paylaşması, seyirci ile arasında özel bir ilişki kuruyordu. Orhan Akan maç naklederken, insan bazen maç mı dinliyor, yoksa tek kişinin ağzından bir radyo tiyatrosuna mı eşlik ediyor bazen şaşırırdı.
Elbet şu an bu yazıyı okuyan birçok kişinin Halit Kıvanç’tan da bahsetmem gerektiğini söylediklerini duyar gibi oluyorum. Ancak ne yazık ki, ben o asıl üstadın futbol spikerliği dönemine yetişemedim. Günümüz futbol yorumculuğunu yorumlayabilecek özellik ne yazık ki tespit edemiyorum. Çünkü düzey o kadar düşük ki, tahmin ediyorum RTÜK tarafından bu programlar özellikle gece yarısına doğru yayınlattırılıyor olsa gerek.
Elbette seyredilebilecek ve farklılığını hissettiren programlarda yok değil. Bir dönemler 90 dakika programı, Hıncal Uluç’a rağmen gayet çekilebilir bir programdı. Kenan Onuk’un vefatından sonra Mehmet Demirkol’un katılımı programa ayrı bir renkte katmıştı. Ancak Hıncal Uluç’un farklı fikirlere tahammülsüzlüğü sonucunda Mehmet Demirkol ayrılmak zorunda kalınca, program yalnızca Hıncal Uluç ve ağzından çıkacak her cümleden önce Hınacal Uluç’un gözüne bakıp durumu kollayan Haşmet Babaoğlu’nun dar alanda kısa pas çalışmasına döndü.
Şu sıralar bakılabilecek tek program olarak, CNN Türk’te yayınlanan Banu Yelkovan ile Barış Erten’in katıldığı Futbol Ekstra programı, futbolunda belli bir düzeyde tartışılıp değerlendirilebileceğinin güzel ve nadide örneklerinden birisi.