- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Demiryolları ve taşımacılık
Netten alıntı.
Tren ile yolculuk yapmayanımız var mı acaba?
Salınarak geçer ovaların içinden çuf çuf, tıkır tıkır sesleriyle.
Yataklı vagonda bir ninni gibi gelir sesi. Ya o istasyonlarımız hepsi birer tarihi eser. Günümüzde gerçek anlamda demiryollarımızdan yararlanabiliyor muyuz acaba?
“ Büyükelçi” adlı (Emir Kıvırcık- GOA yayınlarından) kitabı okurken demiryollarımızla ilgili çarpıcı açıklamalar ilgimi çekmişti. Bu kitap Büyükelçi Behiç Erkin’in belirli bir dönemini anlatıyor. Kitabın önsözünde yazar.
”- Çanakkale Savaşı’nın lojistiğini başarı ile gerçekleştiren,
- Mustafa Kemal’in “Siz orduyu cepheye taşımakta başarılı olursanız, Ben cephede ne yapılacağını çok iyi biliyorum, ” diyerek kendisine verdiği Kurtuluş Savaşımızın Lojistiğini başarıyla tamamlayan,
- Demiryollarını hiçbir Türk işletemez diyen yabancılara tarihi bir ders veren,
- Kurtuluş Savaşından sonra demiryollarını yabancı işletmelere geri vermek isteyenlere karşı gelerek, millileştirilmesini sağlayan,
- Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk demiryolu mektebini kuran kişidir.
Yazar kitap böyle bahsediyor Büyükelçi Behiç Erkin’den. Demiryollarının kurucu babası olarak tanımlanıyor. Bu yolda çok büyük mücadeleler veriyor. Abdülhamit döneminde yabancılara yaptırılan ve işletmesi verilen demiryollarımızın, İnsanımıza kazandırılmasında büyük uğraşlar vermiş. Vatanımıza kazanımını sağlamıştır sayın Behiç Erki.
Öyle ki “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” diye onuncu yıl marşımızda hala canla başla dile getiriyoruz bunu.
Böyle bir şevk ile bahsettiğimiz demiryollarımızın durumu günümüzde içler acısıdır.
Önceki günlerde elektronik postama gelen bir sunum bunu o kadar açık gözler önüne seriyor ki. Sizler ile paylaşmak istedim bunu. Sayın Sebahattin ÇILBIR’ın hazırlamış olduğu pps’i aşağıdaki iletişimi tıklayarak ulaşabilirsiniz.
yenidenergenekon.com
Bu sunumda benim en çok dikkatimi çeken nokta:
“Otoyolların geçtiği alanların on kilometre sağ ve on kilometrede solunun, kirlilik nedeniyle tarım alanı olmaktan çıktığını.
Türkiye'nin en verimli ovalarından biri olan İzmir - Menemen Ovasının ortasından otoyol geçirmek için proje hazırlandığını.
Bu otoyolun ovanın 4 bin dönüm arazisini yok edeceğini,
Otoyolların verimli ovalar içinden geçirilmesinin Türk tarımını yok etme planının bir parçası olduğunu,
Ovanın içinden geçen karayolları kenarlarındaki bağlardan ihraç edilen üzümlerin, zararlı madde bulunduruyor olmaları nedeniyle geri iade edildiğini,
Taşımacılığını %95 oranında karayolu taşımacılığı ile yapan Türkiye’nin kaza sayısında 195 ülke arasında 12. olduğunu,
Trafik kazalarının 4 yıllık zararının 25 trilyon olduğunu (2002),
Yüksek hızlı demiryolunun;
Km. maliyetinin 1.4 milyon dolar, ömrünün 30 yıl,
Bölünmüş yolun ise 1.5 milyon dolar, ömrünün 15 yıl olduğunu, ”
“Batum'dan Hopa'ya bir TIR'ın 3 bin dolar, bir vagonun 2500 dolar taşıma ücreti aldığını, bir vagonun 3 TIR'ın taşıdığı yükü taşıdığını, ”
Bu satırları okuduktan sonra, çocuklarıma karşı sorumluluğumu yerine getirmem gerektiğini gördüm. Bu yazıyı okuyup geçmek yerine, ulaştırabildiğim kişilere ulaştırmam gerektiğini düşündüm.
Tarım alanlarımızın bu şekilde yok edilmesinde, kayıplarımız düşündüğümüzden daha fazladır. Verimli topraklarımızın çölleştirilmesi ve kullanılamaz hale gelmesi affedilemez.
Küresel ısınmanın sonucunda pek çok kaynaklarımızın yok olduğunu görüyoruz. Ve gelecek nesli büyük tehlikelerin beklediğini bilerek hala kaynaklarımızı böylesine nasıl heba edebiliyoruz?
Bir yandan çölleşmekten kurtulmaya ve erozyonla kayıpları önlemeye çalışırken diğer yandan verimli arazilerimizi böylesine yok edebiliyoruz?
Ülkemize ve kaynaklarımıza sahip çıkmak zorundayız. Taşımacılıkta tren ve demiryollarımızı iyileştirerek tarıma zarar vermeyecek şekilde etkin kullanmalıyız. Toplu taşımanın ve özellikle raylı sistemin dünyamıza ve ekonomimize katkısı defalarca ispatlanmışken bir şeyleri yeniden keşfetmemeliyiz.
Ülkemiz üzerine oyun oynatmamalıyız. Çevre bilinci oluşturup bu konuda adımlar atmalıyız. Sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına destek vermeliyiz. Hepimiz bu konuda bir şeyler yapmalıyız. Hükümetin demiryollarımız ile ilgili politikasını gözden geçirmesini sağlamalıyız.
Çocuklarımızı bu bilinç ile büyütmeliyiz. Bunu çocuklarımıza borçluyuz.