Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

Demokrasi hakkında doğru bilinen yanlışlar

Demokrasi hakkında doğru bilinen yanlışlar
 

Hindistan demokrasinin öznelerinden bir sih


1- Demokrasi toplumsal sorunları çözmek için ideal bir sistemdir;

Demokrasinin, toplumdaki tüm sorunları çözen bir sistem olduğu düşünülür. Aksine demokrasi sorunları çözme konusunda çok yetenekli olan bir sistem değildir. Çok ağır ve hantaldır. Çünkü toplumdaki dengeleri gözeten, farklı sosyal birimlerin soruna farklı bakışlarını değerlendiren ve uzun bir zamanla çok fazla laf kalabalılığına neden olan bir mutabakat sürecini gerektirir. Bu nedenle çok verimli bir sistem olarak kabul edilemez. Ama uzun sürse de, hatta hiçbir zaman net bir çözüm ortaya çıkaramasa da, daha etkili ve kalıcı çözüm üretir.

Toplumların özellikle kriz ve bunalım dönemlerinde kesin ve keskin çözümler beklemeleri neticesinde, demokrasi gözden düşer. Faşizm ya da diğer otoriter sistemler özellikle orta sınıflar açısından tercih edilir hale gelir. Ancak otoriter sistemlerin sorunları emir komuta yöntemi ile çözme çabaları kısa vadeli çözümler gibi görünse de her zaman uzun vadede daha büyük sorunlara neden olmuştur. Otoriter sistemlerin sorun çözme yöntemi süpürülen tozun halının altına sokuşturulmasına benzer. Ortalık temizlenmiş gibi görünür ama aslen kirlilik bir başka noktada giderek büyümekte ve daha büyük sorunlara gebe olmaktadır.

Bu nedenle demokrasiler sorunları çözmek için ideal bir yöntem değildir. Ama keşfedilen en tutarlı, sağlıklı sistemdir.

2- Demokrasi terör, etnik ayrımcılık, dinsel ve mezhepsel ayrılık ve çatışmaların olduğu ülkelerde uygulanamaz;

Aksine aslında demokrasi, çatışmanın olduğu toplumlarda, bir arada uzlaşı ile yaşamak için ortaya çıkmış bir yöntemdir. 19. Yüzyılın başından 20. Yüzyılın ortasına denk gelen tüm savaş, çatışma ve kavgalar bir dini grubun diğerini, bir mezhebin ötesini, bir etnik topluluğun bir başkasını, bir sosyal sınıfın düşmanı olarak gördüğü sosyal sınıfı ortadan kaldıramadığını göstermiştir.

Bu durumda demokrasi, çatışmaların olduğu toplumlarda, çatışmaların bir neticeye erişmeyeceğinin anlaşıldığı noktada uzlaşma ve bir arada yaşamanın yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle çatışmanın olduğu ortamlar demokrasi için bir engel değildir. Hatta çatışmayı sonlandırabilmek için tek çıkar yoldur.

3- Cahillerin ve eğitimsizlerin olduğu bir toplumda demokrasi uygulanamaz - I;

Bu tip sorularda bazen olayın zıddını ele almak daha doğru bir yöntem olabilir. Donanımlı ve eğitimli olmak ne yazık ki demokrasi için yeter şart değildir. Demokrasinin temel harcı hoşgörü ve anlayıştır. Son derece eğitimli ve donanımlı toplumlarda da demokrasinin uygulanamadığı zaman dilimleri söz konusudur. Hatta bazen bilgi ve eğitim sahibi olup, sahip olunan bilginin mutlaklığına inanmak, demokrasi için daha büyük tehlikeli olabilmektedir. Eğitimin kişinin veya bir grubun kendilerini toplum üstü değerlendirmesine neden olabildiği de bilinmektedir. Jakobenizm bu türe iyi bir örnektir.

Bu nedenle demokrasinin varlığını veya yokluğunu belirleyen şey, bilgili ve eğitimli bireylerden oluşan bir toplum olup olmadığınızdan çok, hoşgörülü ve anlayışlı bir kültüre sahip bireylerden oluşan bir toplum olup olmadığınızdır.

Eğer bir toplumda eğitimli olanlar durup durup cahillerle beraber demokrasinin uygulanamayacağından dem vuruyorlarsa biliniz ki o toplumda demokrasinin önündeki esas engel cahillerden çok eğitimlilerdir.

4- Cahillerin ve eğitimsizlerin olduğu bir toplumda demokrasi uygulanamaz - II;

Dünya üzerinde insanları ya da toplumu demokrasiye hazırlayan bir ön sistem yoktur. Yani feodalizm, faşizm, teokratik düzenlerin hiçbirisi toplumları demokrasiye hazırlamak gibi bir işleve sahip değillerdir. Bu durumda toplumdaki cahillik ve eğitimsizliğin demokrasinin uygulanmasına engel oluşturduğuna karar verdiğimiz durumda, o insanları hala cahil ve eğitimsiz bırakacak bir başka sisteme mahkûm edeceğiz demektir.

İdeal bir demokrasinin ön hazırlık programı yine demokrasinin kendisidir. Çünkü demokrasi aslen bir kültürdür ve tüm kültürler gibi biriktirerek gelişir, zenginleşir. Bir toplumun geri olduğunu kabul ederek onu demokrasiden mahrum bırakmak, en üst basamağa ulaşmak için adım atılacak ilk basamaktan da mahrum bırakmak demektir.

5- Demokrasi zengin ve sömürgeci toplumlara özgü bir sistemidir;

Pastasının küçük olduğu toplumlarda paylaşım savaşları da bir o kadar şiddetli olacaktır. Bu nedenle fakir toplumlarda demokrasinin uygulanabilirliği daha zayıftır. Ancak demokrasinin alternatifi olan diğer sistemlerde zaman zaman zenginlik yükselse de, zenginliğin paylaşımı adil olmadığından toplumun geneli için bir faydası olmayacaktır. Demokrasi fakir toplumlarda da, pastadan daha fazla pay almak için birbirlerini vurup kırmanın anlamsızlığına karşı geliştirilen bir yöntem olarak devreye girebilir.

Ayrıca zenginlik ve fakirlik veya ne düzeyde bir gelişmişliğin yeterli olabileceği göreceli bir durumdur. İkinci dünya savaşının ardından yıkılmış ve harap olmuş birçok Avrupa ülkesi, bugünün fakir üçüncü dünya ülkelerinden daha fakir durumdaydılar. Tüm Avrupa ülkeleri savaş öncesine göre milli gelirleri %75’lere yakın düşüşler yaşamış, altın ve döviz rezervlerini tüketmiş ve dış ticarette büyük açık verir hale gelmişlerdi. Hepsi de dış yardımına muhtaç haldeydi. Örneğin İtalya’da bir memurun maaşı 30 dolara denk geliyordu ve yaşanan inanılmaz enflasyon karşısında bu para ile bir kilo et bile alınamıyordu. Ancak buna karşın Avrupa’nın ileri gelen ülkelerinin tamamı da demokrasiyi yöntem olarak seçtiler. Çünkü demokrasi sunduğu özgür ortamla ekonomik kalkınmaya halkın gönüllü katılımını arttırdığı gibi artan zenginliği adaletli paylaşımına da yol açıyordu.

Özellikle İtalya, Almanya ve Japonya gibi ülkeler savaştan mağlup çıktıkları gibi, kaynaklarını sömürecekleri ülkelere de sahip değillerdi. Ayrıca yüklü savaş tazminatlarına da mahkûm olmuşlardı. Ancak tüm bu şartlarda demokrasiyi yeşertmeyi becerebildiler.

6- Demokrasi batı toplumların sistemidir;

Dünyada bunun aksi örnekler fazlası ile mevcut. En iyi örneklerden biriside Hindistan’dır. Hatta Hindistan bir demokrasinin işlememesi için tüm özelliklere sahiptir. Büyük bir sömürü ilişkisinden fazlası ile yaralı ve fakir çıkmış, topraklarının parçalanmasına razı olmak zorunda kalmış (Pakistan’ın ayrılması)bir ülkedir. Halen büyük dini ve etnik ayrımlar, bu ayrımlardan kaynaklanan çatışmalar mevcuttur. 300 milyon kişinin 1 doların altında gelire sahip olduğu büyük bir yoksulluğu da içinde barındırmaktadır. Ancak bunun beraber dünyanın en büyük ekonomilerinden birisidir olduğu gibi, büyük bir nüfusa hitap etmesi ve oldukça uzun bir süredir herhangi bir kesintiye uğramayan sürekliliği ile dünyanın en büyük demokrasisi kabul edilmektedir. Bağımsızlığını kazandığı günden bu yana herhangi bir askeri darbe yaşamamış, siviller yönetimden uzaklaştırılmamıştır. Seçimler düzenli olarak yapılmakta ve devletin idaresi toplumun temsilcileri tarafından gerçekleştirilmektedir.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..