- Kategori
- Felsefe
Denemeye düşen cemre

“Yaşam bir çiçeği diri tutmakla uğraştığımız bahçemiz, bizde yüreği nasırlı işçileriyiz…”
Kâğıttan kayık masallar nasılda narin kırılmaya… Cümleleri dümeni olmuş bu duygu rotasının… Pusulasını kaybetmiş paragraflar avcısıyım sanki… Ama çoğu zaman ava çıkıp avlanan zavallı düş taciri… Cümlelerin hükümdarlığında kaybolan soytarıyım belki de… Öyküler krallığında yalnız bir şövalyeyim bazen, elimde topladığım bir yığın hayal yağması…
Bu kâğıttan kayığın rotasını kaybetmiş kaptanının seyir defterinden nağmeler, günü gününe uymayan düşlerin ayaklanma hikâyesi… Beynimin içinde bir meydan cümlelerin işgal ettiği isyan girişimiyle sarsılan…
Özlemini duyduğum şehrimin cümlelerle kurduğum duygu köprüsü, üstünde fayton niyetine gezdirdiğim öykü manzarası… Kırşehirli köylü çocuğun gözlerindeki Anadolu şimdi size anlatamayacağım kadar ANA ve DOLU… Seyrini yitirmiş bu yazıda ellerim seğiriyor yine bir dolu Anadolu anlatmaya… Anlatmak ne kadar yersiz ve yurtsuz kalıyor yaşayınca oysa… İçimdeki seyri alem bir semah gibi dönenip duruyor ruhumun ateşinde… Hayyam bir kadeh şarabıyla dolaşıyor şiir diyarımda… Saki olan ellerim boş bırakmıyor cümle meyhanemi… Her yolculuk bir meşk yol şeritleri müdavimi olmuş ser hoşluğumun… İçimdeki dergâh seyyahı eksik olmayan konağı kelimelerimin… İçimdeki karanlık sayfada aydınlanan kulu edebiyatın… Bir cümle gibi yaşam, doğumun virgülün bu hikayende ölümün nokta sanma o başlangıcın da başlangıcı, cümlelerle yaşatmaya çalışmak geçmişi deneyimsiz bir kalp masajı… Olağan hızıyla çağlasın damarlarındaki an be an… Aman be yazar uzattıkça uzatmışsın demek te senin anına ait bir cümle… Sen okuyucu uzatma yaşamının hiçbir anının değerli zamanını… Önemli kılan ruhunu zamanının önüne kendi körlüğünle bentler kurmamaktır yeter ki…
Onun için kendi körlüğümle nasihat aptallığına büründürmeden bu yazıyı gözlerindeki akışa bırakıyorum paragrafları…