Denetimsizliğin doğal sonucudur facialar

Hatırlar mısınız; zamanın birinde Hollanda ve Belçika, Onur Hava yollarına ve Atlas Hava yollarına yönelik bir takım yaptırımlara gitmiş ve kendi hava sahalarında uçuşlarını iptal etmişti. Ve o dönemlerde Hollanda ve Belçika hükümetlerinin almış oldukları bu karar, ülkemizde müthiş bir tepki çığlıkları ile karşılanmıştı.
Herkes ver yansın ediyordu ilgili ülke yönetimlerinin bu yöndeki kararlarına. İşin ne politik yanı kalmıştı, ne siyasi yönü kalmıştı. Her zaman olduğu gibi, yine kendimizi haklı gösteren yayınlar yapılıyordu. Ve bize bu uygulamaları reva görenleride haksız gösterecek söylemlere başvuruluyordu.

Oysa bu iki ülkenin, ilgili hava yolu şirketlerinden dolayı, türlü şikayetleri mevcuttu. Ve kimse bu şikayetleri göz önünde bulundurmuyor ve bu iki ülkenin ne dediğine bakmaksızın, ver yansın ederek, işi hıristiyan-müslüman çatışması olarak algılıyordu veya biz Omanlıyız, onlar haçlılar gibisinden teranelerle kamuoyunu yanlış yönlendiriyorlardı.

Ne varki; turizm sektörünün içinde olanlar, bu konuyu daha iyi bilirler ve bu iki hava yolu şirketinin bağlı olduğu holdingin diğer alanlardaki faaliyetleride göz önüne alındığında, aslında vermiş oldukları hizmetlerin son derece sağlıksız olduğu bir gerçek.

Ve biz ülke halkı olarak, hiç bir zaman, bu denli düşen uçuş fiyatlarını sorgulama ihtiyacı hissetmedik.
Sorgulama ihtiyacı duymaksızın, ucuza alınan hizmeti göklere çıkardık ve özel sektörün, vatandaşın önüne sunduğu en önemli hizmet olarak niteledik.

Ve o özel sektör hizmetiki; ucuza satılan hizmet karşılığında, ucuz etin yahnisi yenmez misali, ne uçaklarına bakım yaptırdılar, ne doğru dürüst parça değişimine gittiler ve elin oğlu bu durumu görüp, gerekli tedbirleri alma yoluna giderken, biz halen o bildik şarkı yarışmalarındaki ayakları havada olan söylemlerin arkasına takılıp, o elin oğlunun, sözüm ona bize karşı kasıtlı davranışlar ve önyargılarla dolu bakış açısını yerden yere vuruyorduk.

Sonuç ne oldu?

Gözümüze gözümüze sokulan feci bir dram oldu.
Stajyer pilotların fink attığı bir sektör ve bu durumu kimsenin sorgulamadığı bir ülke, bakım onarımların yapılmadığı uçaklar ve bu durumu sorgulama ihtiyacı duymayan bir ülke ve bu durumu gören elin oğluna yönelik olmadık suçlamalar ve ilkel milliyetçilik ve şöven yaklaşımların memleketin başına açtığı bela.

Aslında en yalın anlatımıdır yaşanan uçak kazasının sebep ve sonuçlarının gerçeği, bizim ne olduğumuzu anlatan.

Ama biz anlamamak ve anlamamaya odaklanmış bir millet olarak, yönetenler zümresi ile birbirimizi bulmuşuz.
Ve hatırlayınız hızlı tren fiyaskosunu ve ölen onca insanı ve hızlı tren faciasının sebep ve sonuçlarını ve hızlı treni faaliyete sokanların, burnundan kıl aldırmayacak bir şekilde, kurdele kesişlerini ve onca mühendisin hayır demesine rağmen, basit bir siyasal çıkar uğruna insanların yaşamını hiçe sayan zihniyeti.

O yüzdendirki, bir kaç gün içerisinde her şey unutulur ve ortalık süt liman olur ve kimse bu konuları konuşmaz, toz pembe hayatımız devam eder ve halimiz uyuz itten beter ve keyfimiz beylerde yok misali, kendi mecramızda hayatımıza devam ederiz.

Nereye kadar?

Tabi bir sonraki faciaya kadar.