Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '07

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Deprem fırsattır belki de

Deprem fırsattır belki de
 

Ne zamandı? Kadıköy'ün güzel bir semti olan Acıbadem'de oturuyorduk. Sokağımızın adı "Beyaz Leylâk"dı. Mahallemizin bütün sokakları böyleydi. Zambak, lâle, akasya, sümbül, menekşe... Hep güzel çiçekler veren bitki ve ağaç isimleri.

Bir sokağımız vardı, bir tarafı bugün "E-5" denilen fakat o zaman "Ankara yolu" ya da "Ankara asfaltı" olarak anılan ana caddeye bağlanırdı. Diğer tarafı merdivenlerle biter ve bu merdivenler bizi Kadıköy'ün bir başka güzel mahallesine götürürdü: Hasanpaşa.

Beyaz Leylak Sokağımız uzun değildi. Sağlı sollu bir-iki katlı ve bahçe içinde kâgir evlerden oluşuyordu. Bu evlerin bahçelerinde çeşit çeşit çiçekler vardı. Yaz geldiği zaman bütün mahalle çiçeklerle donanırdı.

Ya kaldırımlardaki ağaçlara ne demeli? Yaz geldiği zaman akasya ağaçlarının gölgesi, sokağımızı serin yapardı. Bir de akasya çiçeklerini açtığı zaman evlerimizin içlerine kadar güzelim çiçek kokuları dolardı.

Kelebekler ne kadar hoş ve narin kanat çırparken, arılar da o kadar korkunç uçarlardı. Kimbilir kaçımızı arı sokmuştu? Bir de yaz mevsiminde sabahın erken saatlerinde öyle güzel kuşlar öterdi ki, hayran kalırdık.

Şimdi gözümün onüne geliyor, iki yanı akasya ağaçlarıyla çevrili bir sokak. Ağaçların arkasında bahçelerinde çok çeşitli çiçeklerin yetiştiği en fazla iki katlı evler. Bunların saldığı o güzelim kokular. Yaz akşamları bahçelerde yapılan sohbetler. Herkesin kapısının herkese açık olduğu evler. Olağanüstü kibar, seçkin ve eğitimli insanlar.

Şimdi bu satırları yazarken sanki masal yazıyormuşum gibi geldi. O günler gözümün önünden bir hayal dünyası gibi geçti. Oysa bu güzel günleri kendim yaşadım.

Ya şimdi?

O günlerin İstanbul'unun yaşamış bir insan olarak o kadar acı çekiyorum ki inanamazsınız. Şimdi oturduğumuz mahalleye ve her apartmanın önüne "konteynır" denen çöp bidonları kondu. Üç sene önce de sokağımıza ıhlamur ağaçları dikilmişti. Ihlamur ağacının o mis gibi kokan çiçekleri ne yazık ki, konteynırlardan gelen çöp kokularına yenik düşüyor. Yine bahçelerde çiçekler var, ama kokularını bizlere ulaştıramıyorlar. Çünkü, kebap ve lahmacun fırınlarının bacalarından gelen kokular, çiçek kokularını bastırıyor.

Ya geçen seneye kadar çiçeklerden eksik olmayan o narin kelebekler ve korkulu rüyamız arılar nerede? İşte, temmuz ayına da girdik, çevremdeki bahçelerdeki çiçeklere gelen ne bir kelebek gördüm, ne de bir arı gördüm.

Kuşlar da aynı değil mi? O güzelim sesleriyle sabahları bizleri uyandıran canımın içi kuşlarımız da yok artık. Onların yerine her yan kargalarla doldu. Çünkü, şehrimiz atıklarla, yani leşlerle doldu. Elbette kargalar çoğalacak.

Bildiğim kadarıyla bugünler iyi günlerimiz. Şehrimiz İstanbul artık susuzluğa da mahkûm. Bundan sonrası daha da vahim. Sanmayın ki yağmursuzluktan dolayı susuz kaldık. Hayır, susuz kaldık çünkü bütün su havzalarını utanmazlar parselleyip parselleyip sattılar. Su havzası kenarında yağmur getiren ormanları kesip, ortalarına üniversiteler, evler, villalar, fabrikalar yaptılar. Susuzluğu bizler yarattık, doğayı yok ederek. Ama, doğa bizden akıllı çıktı ve şimdi intikamını almaya başladı.

Güzel olan ne varsa büyük bir hızla ellerimizden uçtu gitti. Akasya ağacı İstanbul'da kaldı mı? Ya o güler yüzlü komşularımız nerelere gitti? Sabahları bir birimize "günaydın" dediğimiz o aydınlık yüzlü komşularımız nerelere gitti?

Yitirdik, herşeyimizi yitirdik. Karamsarlık olsun diye yazmıyorum: Bitti, İstanbul bitti. Kokusuyla, havasıyla, deniziyle, suyuyla, ağaçlarıyla, çiçekleriyle, böcekleriyle, Kız Kulesi'yle, sahilleriyle, balıklarıyla, insanlarıyla... Bitti. Her tarafı denizlerle çevrili güzel şehrimde, denize girecek sahil yok. Bütün kıyı plajlarla dolu olan şehrimin plajları da bitti.

Bir tek adı kaldı: İstanbul.

Şimdi ödümüz kopuyor deprem olacak diye. Bence İstanbul'u yeniden yaratmak için büyük bir fırsattır deprem. Belki de doğanın bir armağanı olarak değerlendireceğiz depremi.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..