Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '07

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Derin bahçe: Pirinç han

Derin bahçe: Pirinç han
 

Kendi anılarını ve sizinkileri... evet, yanlış duymadınız, sizin anılarınızı biriktiren bir avuç insan var Ankara’da. Her gün, Ankara’nın kalbinde, Samanpazarı’nda sizleri, anılarınızı paylaşmak üzere bekliyorlar. Bazen bir şarkı, bir yazma, bir fincan; bir başka zaman bir koltuk, bir guguklu saat, bir ayna oluveriyor anılarınız.

Sizler nefes almayan mekanlarınıza çalışmaya giderken, Pirinç Han esnafı üstü açık avluya bakan, saksağan sesli işyerlerine giderler çalışmaya. Avluda onları gromofonlarla birlikte Faruk Nafiz Çamlıbel’in şiiri karşılar:

Ne zaman yolda bir hana raslasam irkilirim

Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim

Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar

Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar

Ey garip çizgilerle dolu han duvarları

Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları.

Mehmed Kemal “Türkiye’nin Kalbi Ankara” adlı kitabında, “Bir şehrin bir de yaşayan ruhu vardır belki de. ‘Bir ruh o derin bahçede bir defa yaşarsa’ diyor Yahya Kemal. O derin bahçe eski Ankaradır. Orda belki de ruhlarımız bir kez değil bir çok kez yaşadı. Bizden once de kimbilir kimlerin ruhları yaşamıştı” diyor..

Kimlerin ruhları yaşamadı ki… Hititler. Frigler, Lidyalılar, Persler, Galatlar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Moğollar, Osmanlılar ve son olarak Türkiye Cumhuriyetinin kurucularının ruhları...

Türkiye’nin kalbi Ankara ise. Ankara’nın kalbi Ulus diyebiliriz rahatlıkla. Yaşlı ve yorgun bir kalp belki ama ama hala Ahi Elvan ve Ahi Şerafettin Camii’nde atıyor, Yeni Hayat ve Ulus İlk Meclis İlköğretim Okullarında atıyor, Kale içinde ve dışında atıyor, bakırcılarda, kilimcilerde, hasırcılarda, antikacılarda, Mahmutpaşa Bedesteni ve Kurşunlu Han’da yani Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde, Suluhan’da, Çengelhan’da, Pirinçhan’da atıyor.

Pirinç Han’ın, 1739 tarihi civarında yapıldığı tahmin ediliyor. Şu anda Pirinç sokakta özel mülkiyetli bir han. Sahibi Mart 2007’de vefat eden Remziye Cebeci. Han babasına halasından kalmış. Hanın eskiden karakol olduğuna ilişkin duyumları olmuş. 1923 yılında han tamir edilerek meskene dönüştürülmüş. Bahçeye açılan, bazı yerleri üç katlı bir evmiş. Babası bu evi kiraya vermeye başlamış. Remziye Hanım ile babası aybaşlarında buraya kira toplamaya gelirlermiş. Remziye Hanım han avlusunda develerin kaldığını hatırlıyor. Han kapısı o zaman çok daha büyükmüş.

70’li yıllardan sonra 14 yıl boyunca aynı mahallede muhtarlık yapan Rüstem Abinik de bu sözleri doğruluyor. “Hanın daha önce karakol olduğunu duymuştum. İnsanlar burada yargılanır, cezalar Safran Han’ın önünde infaz edilirmiş. Daha sonra, yıkılıp tekrar yapılarak meskene ve son olarak da Pirinç Han’a dönüşmüş.”

Son konuğumuz ise Handan Erol. Handan Hanım Pirinç Han’a 1930 yılında, üç yaşında konuk olmuş. İki kardeşi burada doğmuşlar. 1952’ye kadar babaannesi ve dedesi burada yaşadığı için hanla ilişkileri devam etmiş. Han o zaman birbirine bitişik, avlulu, büyük tek bir kapıdan girilen üç katlı bir evmiş. Bahçeye çamaşırlar asılır, babaanne kümeste tavuk beslermiş. Ulus semtindeki yaşamın, daha sonradan yapılan binalar dışında o zamankinden çok da farklı olmadığını söylüyor.

Karakol, mesken, ya da Pirinç Han… Gıcırdayan tahta merdivenlerden çıkın…Ensenizde dükkan sahiplerinin nefesini hissetmeden gezin bütün dükkanları. Size saksağanlar, kumrular, kediler eşlik etsinler, güvenlik görevlileri değil.

Tarihin, o derin bahçenin gizemli patikalarında gezinin ve anılarınıza dokunun.

 
Toplam blog
: 13
: 1247
Kayıt tarihi
: 04.10.07
 
 

Neredeyse 50 yaşıma kadar şehrin hep "yukarısında" yaşadım. Alışveriş merkezleri, kafeler, "şık" mek..