- Kategori
- Felsefe
Devrimci maymun
Anlatacağım olay buradan epey uzaklarda geçti. Pasifik Okyanusu’nda küçük bir adada. Koshima Adası’nda.
Koshima adası'nı Japonların dahi pekçoğu bilmez. Adada insan yerleşimi yoktur. Burasının belli başlı sakinleri Kırmızı Yüzlü Japon Maymunlarıdır. Maymunlar bu adada üye sayıları altmış civarında olan bir çok grubun oluşturduğu bir topluluk halinde yaşarlar. Maymunlar uzun yıllar boyunca Japon gözlemciler tarafından doğal çevrelerinde günü gününe ve her bir maymuna ayrı ayrı ayırt edici bir isim takılmak sureti ile izlenmişlerdir. Her maymun grubu yaklaşık beş kilometrekare büyüklüğünde bir alanı yaşam alanı olarak kendisine ayırmaktadır. Başka gruplara dahil maymunlar zaruret halleri dışında bu alanlara girmemeyi tercih ederler.
Maymunların temel besin maddeleri bir çeşit patatestir. Adadaki derenin kenarında buldukları patatesleri toplarlar ve bunlarla beslenirler. Yıl 1953 ‘tür; gözlemciler İmo adını taktıkları genç bir dişi maymunun dere boyunda oynayarak ilerlerken gözlemledikleri olayı maymunların tarihinde bir dönüm noktası olarak kaydetmişlerdir . İmo, yerde bulduğu patatesleri dereye götürüp yıkayarak üstlerine bulaşmış kum ve çamuru temizlemiş ve oturup bir güzel yemiştir. Bu davranışı İmo, bir ay kadar sonra arkadaşları ile oynarken yine tekrarlamıştır. Aradan dört ay kadar geçtikten sonra Devrimci Kızımız İmo’nun tüm ailesinin patatesleri yıkayarak yedikleri tesbit edilmiştir.
Bu keşfin üzerinden dört yıl geçmiştir. 1957 yılı gelip çatmıştır. Altmış üyeli grubun on beş üyesi buldukları bütün patatesleri yıkayarak yemektedir. Bir - üç yaş arasındaki yavruların tamamına yakını bu yeniliği benimsemişlerdir. Beş yaşına kadar olan anaların da yine tamamına yakını bu yeniliği hayatlarına sokmuşlardır. Yaşı orta yaş civarında olan anaların bir kısmının da bu yöntemi benimsemiş oldukları kayıtlara geçmiştir.
1962 yılına gelindiğinde elli dokuz maymun nüfusuna sahip grubun kırk ikisi patatesleri yıkayarak yemeye başlamıştır. Özellikle küçük yaşlardaki maymunlar taşıdıkları yoğun merak duygusunun da etkisi ile bu yeniliği denemeye başlıyorlar ve sonra giderek onlardan annelerine aktarılıyor, sonra da adeta bir silsile takip edilerek sıra ile ileri yaşlara doğru yayılıyordu. Grupta küçük yaşta olup da bu yeni davranışı öğrenemeyen maymunların hepsinin araştırıldığı ve zeka özürlü olduklarının saptandığı kaydedilmiştir.
1972 yılında sadece İmo’nun grubu değil, çevredeki diğer maymun kolonilerinin de aynı yöntemi uyguladıkları saptanmıştır. Bu davranışı sayıları çok az da olsa bir grup maymun hiçbir zaman benimsememiştir. Benimsemedikleri gibi uygulayanlara da her gördükleri yerde saldırmaktadırlar.
Koshima Adası’nın Maymunları bu gün hala buldukları patatesleri suda yıkadıktan sonra yiyorlar , başlangıçta derede yıkanan patatesler artık denizde yıkanmaya başladı. Buluşlarını daha da ileri götürerek patatesleri her ısırıştan sonra denize batırarak adeta tuza bandırmayı da keşfettiler.
Bizim Sevgili İmo’muzun buluşları bunlarla sınırlı kalmadı. Maymunların bir diğer önemli besin kaynakları olan ve dere kenarlarından toplanan tahıl tanelerini, toprak ve kumun içerisinden tek tek ayıklayarak yemek çok fazla zamanlarını alan bir eylemdi. İmo bir gün iki avucunu yerdeki kum, toprak ve tahılların arasına daldırarak doldurdu. Sonra ellerini derenin suyuna soktu. . Kum ve toprak akıp gitti. Ellerinde bol miktarda tahıl tanesi kalmıştı. Bu da müthiş bir buluştu, beslenme sorununa olağanüstü bir katkı getiriyordu.
Kısa sürede bu davranış da ada maymunlarının günlük yaşamında yerini almıştı.
Grubun “muhafazakâr” üyeleri bu buluşu da hiç beğenmediler, benimsemediler ve uygulayanlara saldırmaya devam ettiler. Ama ne yaparlarsa yapsınlar gelişmenin önünde duramadılar. Sayıları azala azala yok olup gittiler.
Daha sonra Darwin'in "Türlerin Kökeni"nde de değindiği gibi gelişti her şey ve çok uzak yerlerdeki türdeşleri dahi yiyeceklerini yıkamayı yaşam pratiklerine geçirdiler.
Günümüzde İmo ölmüş bulunuyor, hatta onun çocukları da çoktan öldü ama Kırmızı Yüzlü Japon Maymunları patateslerini her denize bandıklarında bu afacan kızın anısını yaşatacaklardır.
Düşünüyorum da acaba bizim türümüzün İmo’ları kimlerdi ?