- Kategori
- Felsefe
Her gecenin ardında bir sabah vardır

Gece karanlığı bazen apansızca sarıyor gözün görebildiği her yeri. O kadar etkili oluyor ki; ışığın bir yerlerde yaşamaya devam ettiğini hatırlatmak istercesine göz kırpan minik yıldızlar bile görünmez oluyor.
Oysa biliyoruz ki gecenin en koyu olduğu zamanlarda dahi o küçük yıldızlar bir yerlerde evrene göz kırpmaya devam etmektedir. Biz görmesek te, onların ışığına ulaşamasak ta onlar vardır ve karanlığın içindeki aydınlığın habercileridirler.
Siyah geceden ürkmekten vazgeçtiğimizde birden usumuza düşer aslında yıldızların hiç te görüldükleri kadar ufak olmadıkları. Aslında onlar dünyamızdan kat be kat büyük kocaman güneşlerdir evrenin uçsuz bucaksız boşluğunu aydınlatan. Tamam belki çok uzaktırlar ama yine de yetmektedir ışıkları binlerce ışık yılı uzaklıktaki küçük bir gezegenin karanlıklarını aydınlatmaya. Yeter ki biz onları görebilelim ve ustalıkla bulabilelim dipsiz karanlıkların ortasında oluşturdukları ışıklı atmosferi.
Bakmasını bilen için elbet en dipsiz gecenin içinde bile küçük bir ışık vardır. O minik ışığa sarıldıkça daha da genişler aydınlıklar ve sonunda bize en yakın yıldız olan güneş tüm ihtişamıyla yükseliverir ulu dağların ardından. Çünkü her gecenin ardında bir sabah, her karanlık yolun sonunda ışık vardır.