Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Dicle’ nin kıyılarına uzanan bir masal kenti : Hasankeyf

Size bir doğu masalı anlatsam, dinler miydiniz? Ya da uçsuz bucaksız bir ovanın ortasında yüzyıllar boyu dimdik ayakta kalmış bu kent masalının evsahibi olan bir yerden bahsetseydim… Bir nehrin kıyısında kayalara tutunmuş bir kent, nehrin iki yakasını birbirine bağlayan kocaman bir taş köprü, sırtını kayalara dayamış bir kale, kalenin içinde bir küçük saray, sarayın içinde nehre kadar inen gizli bir geçit olsaydı… Ya, aslında böyle bir masal kentinin gerçekten varolduğunu fısıldasaydım kulağınıza… Masaldaki nehrin Dicle nehri, masal kentinin de Hasankeyf olduğunu söyleseydim ve kenti keşfe davet etseydim sizi… Gelir miydiniz?
Doğu coğrafyasının en sadık bekçilerinden biri olan Hasankeyf, Mardin ve Batman’ın ortasına düşen konumu, gizemli ve keşfedilesi yapıları ile Dicle Nehri’nin kıyılarında geçmişin izlerini sunuyor ziyaretçilerine… Her bir adımınızda, gizemli bir doğu masalının içine çekilmişçesine içinde kaybolduğunuzu hissediyorsunuz. Kente tarihin bilinmeyen çağlarından bu yana hayat veren Dicle nehri üzerinde temelleri atılan Ilısu Barajı, ne yazık ki son yıllarda bu masal kentini sular altında bırakma tehlikesi ile karşı karşıya getirerek üzüyor bizi…

Önce, Hasankeyf adının nereden geldiğine bir bakalım. Tarihte; ‘Hısn Kayfa’, ‘Hısn Keyba’, ‘Hisn-ı Keyfa’ gibi pek çok isimle anılan kentin adının bugünkü halinin; İslamiyet döneminde ‘Kaya Kalesi’ anlamına gelen ‘Hasın Kayfa’dan türediği düşünülüyor.Küçük Saray’ın Gizemli Geçiti

Hasankeyf’te görülmesi gereken ilk yerlerden biri, kente hakim harika manzarası ile görenleri büyüleyen Hasankeyf Kalesi… Yaklaşık ikiyüz metre yükseklikteki bir kayalığa sırtını dayamış olan kalenin diğer yanında uzanan derin vadi; Şab Vadisi. Kalenin içinde Bizans dönemine ait bir çok eser bulunuyor. Kayalıkların içine oyulmuş gizli merdivenlerin basamaklarını adımlarken kendinizi geçmişin gizemi içine biraz daha çekilmiş hissediyorsunuz. Kalenin yukarı kısmında bulunan Küçük Saray; Eyyübiler döneminden kalma. Sarayın büyülü sürprizi ise herhangi bir kuşatma anında Dicle Nehri’ne inilerek, kuşatma ne kadar sürerse sürsün kalenin su ihtiyacının karşılanabilmesine olanak sağlayan gizli geçit…

Dicle üzerinde kesme taşlardan inşa edilen köprünün ne zaman yapıldığı belirsiz. Artık tek bir kemer kısmı ayakta kalan köprünün orta kısmı ahşap bir tavanmış. Böylece kentin düşman orduları tarafından kuşatılması durumunda ahşap kısım kaldırılarak orduların karşı kıyıya geçmesi engelleniyormuş. Nehrin iki yakasını birleştiren köprünün ayakları üzerinde aslan ve akrep kabartmaları yer alıyor.

Kilise kalıntıları üzerine inşa edilen Ulucami, Artuklular döneminden kalma. Kentin semalarını süsleyen El Rızk Camisi’ne ait merdivenli minarenin girişindeki kitabede; 1409 yılında Eyyübi Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı yazıyor. Kuran’dan ayetler bulunan minarenin duvarları Eyyübi mimarisinden onlarca desen taşıyor. Allah’ın 99 isminin işli olduğu diğer kapı oldukça etkileyici.

Hasankeyf’te dikkat çeken bir diğer yapı ise; Zeynelbey Türbesi… Üzeri turkuaz sırlı tuğlalarla kaplı türbe, doğa ve insan elinin üzerinde yaptığı tahribata rağmen hala güzel…

Mağara içinde veya nehrin üzerinde bulunan küçük lokantalarda yemek yemek mümkün. Ayrıca Dicle nehri kenarında kurulan çardak tipi lokantalar da var. Ne yazık ki bu tarihi kentte konaklama imkanı oldukça kısıtlı. Bu yüzden daha çok günübirlik ziyaretlerle geziliyor kent…

Bir günlükte olsa yaşamak isteyeceğiniz bir masal Hasankeyf… Mağaralara oyulmuş bu antik kentin izleri, Dicle Nehri’nin suları altında yok olmadan görülmesi gereken bu kentin her bir köşesini hafızamıza kaydederek ayrılıyoruz….

 
Toplam blog
: 47
: 1945
Kayıt tarihi
: 04.08.07
 
 

Eskişehir'de yaşıyorum. Kısa hikayeler yazıyorum. Bir oğlum var.   ..