Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '18

 
Kategori
Deneme
 

Dijital Tehlike

Dijital Tehlike
 

 "Kopernik'ten bu yana, insan kendini eğik bir düzlem üzerinde buluyor. Gittikçe daha hızlı kayıp uzaklaşıyor merkezden.
Nereye?
Hiçliğe mi?
Hiçliğin bizi delip geçen duygusuna doğru mu?"*

 Günümüz insanı her gün biraz daha fazla yalnızlığa doğru çekiliyor. Kim olursa olsun fark etmiyor. Herkesin ruhu huzur arayışında. Milyonlarca yıldır yaşayan insanoğlu sanırım artık yaşlandı ve yoruldu... Artık dinlenmek, huzur bulmak isterken, insan ruhunu besleyen güzelliklerin birileri tarafından bilinçli bir şekilde yavaş yavaş yok edildiğini ve istenenin insanı ruhsuzlaştırma çabası olduğunu dehşet içinde görüyor… İnsan ruhunu beslemek bir yana, ona bir ruhu olduğu bile unutturulmaya çalışılıyor. İnsanlar bir ruhları olduğunu unuttuklarında çevreleriyle, diğer insanlarla da ilişiğini kesiyor ya da mesafe koyuyor aralarına. Güç savaşları, mezhep kavgaları insanların birbirini kucaklayacak bir ruhları olmamasından kaynaklanmıyor mu sizce de? Kimsenin itiraza gücü yetmiyor. Oysa sonuçta hepimiz ruhsal varlıklarız. Unutturulmak istense de insan kendi ruhuna sahip çıkabilmeli…ki, insanlıktan çıkmasın.

Bugün teknoloji sayesinde beynimiz çoktan ele geçirilmiş vaziyette. Akıllı cep telefonlarının, bilgisayarların  beynimizin birçok faaliyetini durdurduğunu açıkça görmemiz mümkün. Siborg mühendisliğiyle, “Becerilerimizi,arzularımızı, kişiliklerimizi ve kimliklerimizi değiştirecek, vücudumuzdan ayrılmaz inorganik bir takım özelliklere sahip gerçek siborglar olmanın eşiğinde duruyoruz. (…) Bu yaratık o kadar farklı olacaktır ki, bunun felsefi, psikolojik veya siyasi etkilerini şu an anlamamız mümkün değildir.”** Bu demek oluyor ki, insanlık için önemli olan tüm kavramlar anlamını yitirecek. Ve bu bir bilimkurgu değil, kısa bir gelecek sonrasında gerçekleşecek kaçınılmaz görünen bir gerçek!

Bu satırları okuyan hemen herkesin Dan Brown’ın Başlangıç romanını da okuduğunu var sayıyorum. Kitapta anlatıldığı gibi, “İnsanlar başka bir şeye doğru evrim geçiriyor. Biyolojiyle teknolojinin birleşiminden türemiş bir hibrit tür oluyoruz.”  Noah Harari  ve Brown kitaplarının sonunda ortak bir noktada birleşiyor. Özetle, insan türü ortadan kalkıyor.   Bunların kitaplarda altı çizilen distopik düşünceler olmasını isterdim, ama Jül Verne’nin romanları ve gerçekleşenler düşünüldüğünde, onlarınki daha da bilimsel yönde görünüyor.

Neyseki kendimi rahat hissettiğim bir nokta var: sentetik/ yapay zekayla duygusal iletişim kurulacağına inanmıyorum. Makinelere duygu yüklemek olanaksız görünüyor bana. Zaten teknolojinin olanca çabası da bu değil mi? İnsanlar arasındaki duygusal iletişimi koparmak ve dolaysıyla ruhunu yok etmek!  İletişim koptuğunda insanlarla makineler arasında bir fark kalmayacak. Nietzsche, insanın gittikçe daha hızlı kayıp merkezden uzaklaştığını ve hiçliğe doğru gittiğinin farkındaydı.  Oysa biz hala farkında değilmişiz gibi davranmaya devam ediyor ve kendi kıyametimize doğru hızla kayıyoruz. Duygularının ve ruhunun farkında olmayan bir nesil yetiştiğini göremiyoruz…

 İsa haçını sırtında taşıyordu, bizler onu küçülterek avucumuzun içine aldık! Çekildiğimiz yalnızlığın içinde ruhsuz ve duygusuz birer siborg olmanın eşiğinde bekliyoruz. Oysa ruhumuzu kurtarmak için hala zamanımız var. Ve ihtiyacımız olan tek şey duygularımız olduğunu hatırlamak! Sonra da ruhumuzu besleyen güzelliklerin farkında olmak…

 

 

 

 

*F.Nietzsche /Ahlakın Soykütüğü Üstüne /Ara yay.1990

** Y.Noah Harari / Sapiens /Kolektif Kitap 2017

 

 
Toplam blog
: 235
: 2079
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..