Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '10

 
Kategori
İnançlar
 

Din Tanrı'yı yalnızlığına mı bıraktı?

Din Tanrı'yı yalnızlığına mı bıraktı?
 

Farklı yabancı ülkelerin sinemalarında zaman zaman Hıristiyanlığı ve onun da ötesinde tek tanrılı dinleri, kökeninden içeriğine kadar çok sert şekilde eleştiren filmler veya belgeseller gösterilir. Bu yapımlarda sorgulanan ve eleştirilen köken ile içerik Hıristiyanlığın bir masal ve safsatadan ibaret olduğunu söylemekle birlikte, hemen aynı bilgi ve öyküleri Hıristiyanlıkla paylaşan İslam’ın ve onun kutsal kitabının da aslında bir yalandan ibaret olduğunu söylemiş olur.

Zeitgeist, The God Who Wasn’t There gibileri örnek verilebilir. Bu yapımlar, örneğin bugünkü Hıristiyanlık, Yahudilik, İslam dinlerinin Tanrı fikirlerini Mısır ve benzerlerinde bulur ve insan ürünü olduklarını açıkça belirtir. Bazen Hz. İsa’nın yaşadığını da reddeder. Doğum hikayesini yalanlar. Bütün tek Tanrılı din kitaplarında bahsedilen Peygamber mucizelerinin tümüyle alay eder. Belli bir gelişim içerisinde Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam; bu üç dinin bütün akli kaynaklarını üslupta bazen saygı da gözetmeyen bir tavırla çürütmeye çalışır.

Bu yapımlar ülkemizde de izlenir. Ancak ilginçtir, ülkemizde bu yapımları seyreden, onlardan haberdar olan kitle, en dindarları dahil bu yapımları üreten ülkelere ve gruplara karşı başka meselelerde benzeri görülen tavrın binde bir ağırına girişip, bu yapımlara karşı kampanya yürütme gereğini duymaz.

Bunu neye bağlayabiliriz? Neden Hz. Muhammed’le ilgili en ufak bir göndermede ve eleştiride onun sahiplerini topa tutan, Müslümanlığa karşı ufak bir alayda bulunanı linçe kalkışan kitle açıkça “sizin Tanrı’nız masaldan ibarettir, peygamberiniz yalan söylemektedir, inanığınız, güvendiğiniz her şeyin içi de altı da boştur ve siz de inançlarınızla beraber birer komedisiniz” şeklinde özetlenebilecek bir sava karşı en ufak bir tepki, hınç duymaz?

Neden Tanrı’nın, üstelik sadece Hıristiyanlara ait olmayan, aynı kaynaktan dosdoğru kendilerine de ait olan bir Tanrı fikrinin alaya, hakarete uğraması Müslümanlar için bu kadar önemsizdir?

Neden bir Müslüman, mesela, Tanrı’ya küfreden yabancı bir şarkıyı anlamını bilse de eleştirisiz ve öfkesiz dinler de peygamberiyle ilgili gerçekçi ve temelli yeni bir akış açısını bile kaldıramaz?

Nedenler aslında basittir ve bu, bugünün dünyasında aslında pek çok inanç sahibi gibi Müslümanların da din ve Tanrı fikirlerini kullanış ve onlardan yararlanış biçimiyle ilgilidir.

Bugünkü dindar yaşamlarda Tanrı, üst, fazlasıyla ortak ve açıkçası kimsenin “takmadığı”, gerçekliğiyle ilgilenmediği, sevme ve korkma gibi ona yöneltilebilecek duyguların dahi asgariye indiği bir hale gelmiştir. Allah korkusu diye tabir edilen olgu, ilkeleri deline deline vicdani literatürden adeta kaldırılmış, çatısı Allah bilgisi ve duygusu olan din; kültürel ve kimliksel kodların zorunlu bir ifade aracından ibaret hale getirilmiştir.

Allah’a küfredebilirsin ama İslam’ı ve peygamberi eleştiremezsin bile. Çünkü bir Türk, Arap, Kürt, Pakistanlı olarak o benim fikrim ve inancım değil kimliğimdir. Ben onunla doğarım ve benim toplumsal yapı itibariyle o kimliğin üzerinde değişimlere gitme şansım da yoktur. O kimliği ne denli aşırılık, hoşgörüsüzlük ve düşüncesizlikle benimsersem de daha yerel, milli, kalbi görülür, toplum içinde daha iyi yer edinirim. Garip bırakılmış, insanların şovuna dinin ritüel kısmı, kültürel ve geleneksel zorunlulukları kadar açık olmayan Allah’ı sevmekte, onun yasaklarından bu sevgiden gelen bir içtenlikle ürkmekte, sevgisizlikten, haram tabir edilen şeylerden kaçınmakta bir fayda yoktur.

Bugünkü durumun özetini işte bu şekilde yapabiliriz ve bir cümlede de şöyle diyebiliriz:

Bugün inanç insanlar için bin yıllara dayanan tek tanrı düşüncesinin kaynakları ve duygusuyla var olabilen, çatısı ve ilkeleri insanlarca gerçekten benimsenen ve sahiplenilen bir yapı değil, soğuk savaş sonrasının milliyetçi-sosyalist duyarlılıklarının azaldığı bir ortamda insanların hiçbir iç dolduran kavramıyla ilgilenmese bile zorunluca ardına düştükleri, doğuştan ve siyasetten kaynak bulan, yeni bir kimlik, var olma, toplumsallaşma ve korunma biçimidir.

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..