Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Japonya’ya geçmiş, dünya medeniyetine de acı bir uyarı olsun

Japonya’ya geçmiş, dünya medeniyetine de acı bir uyarı olsun
 

Hemen her insan bir gün öleceğini bilir. Buna rağmen hiçbir insan kendisine anice gelmesini yakıştırmaz ölümün. İnsanların kendilerine yakıştırmadıkları ölümlerin bir kısmı erken hastalıklarla, büyük bir kısmı da yaşanan talihsiz olaylarla, kazalarla gelir. Depremler, tekilce bir insanın değil, bir milletin başına gelen bir tür ansızın ölüm, dehşetini ve aksiliğini birlere değil onbinlere, yüzbinlere, milyonlara yayan bir büyük aksilik, bir toplu felaket demektir. 

Japonları çok severim. Tıpkı devletlerinin politikaları ne olursa olsun, millet tarihlerinin üzerlerine yüklediği hafıza kütlesi neleri barındırırsa barındırsın, Kongoluları, Hintlileri, Almanları, İngilizleri, Şililileri, Kübalıları, Endonezyalıları, Amerikalıları, Rusları, Çinlileri, İranlıları, Arapları sevdiğim gibi. Bu sabah, bu deprem ülkesinin çocuklarının, on yılı aşkın bir süre önce ülkemizde bizim de yaşadığımız felaketin bir benzerini 8.9’la bir kez daha yaşadığını gördüğümde, içimden bizim yaşadığımız acının hüznünden hiç de farklı olmayan bir hüzün geçti. Bu vesileyle, insanlığı ayıran bütün ulusların, mahallede komşusunun sorumluluğunu duyan ve komşusunun başına bir şey geldiğinde yara sarmak için tereddütsüz koşturacak komşular gibi bir var oluşta bulunmasının, hatta ulus olmanın kaba gereklerinden vazgeçerek tam bir aile gibi davranmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırladım. 

Keşke büyük afetler yaşayan her ulus için dünyanın diğer tüm uluslarının çocukları bir saat evlerinde elektriksiz otursa ve buradan kazanılan enerji veya ederi afeti gören ülkeye iletilse gibi bir şey de düşündüm. 

Japon halkına geçmiş olsunlarımı tekrarlayarak iletir ve ölenler, kaybolanlar için duyduğum acıyı paylaşırken insanlığımız adına, ülke, millet, kıta ayırt etmeden son bir not daha düşmek istiyorum. 

Aslında bu istek, deprem sırasında yanmakta olan nükleer santralden duyulan büyük sızıntı korkusuna (şu saatlerde santrallerden ciddi sızıntıların yaşandığı da belirtilmekte) ve böylece, deprem-tsunami ortaya çıktıktan sonra en büyük tedirginliği veren gerçeğe dayanıyor. 

Doğadan kopan, onunla iç içeliğini yitiren, makinelere, nükleer, termik santrallere, dev savaş makinelerine, sabahları her şehirde kilometrelerce kuyruklar oluşturan özel araçlara, süse, gösterişe, reklama, paraya ve oluşturulan nüfus da dahil hemen her yapıda büyüklenmeye dayanan bir medeniyetin sonu yoktur. Bu Japon, Amerikan, Tük, Hintli meselesi, Hıristiyan, Müslüman, Budist, Ateist meselesi de değildir. Bugün içinde yaşadığımız dünya, bütün insanlığın ortakça arzuladığı, her ülkeden hemen her insanın uyum sağladığı bir dünyadır ve klasik sosyalizm ile en çileci hıristiyanlık ve müslümanlık anlayışları dahil bütün inanç ve düşünce sistemlerinin bir şekilde kendisini yamayıp ona uygun hale getirmeye çabaladığı, bu dünya yanlıştır. Özel olarak deprem söz konusuysa doğru; depreme hazırlıklı Japonya’nın bu alanda depreme hazırlıksız Türkiye’den ne kadar önde olduğunu görmek ve takdir etmek gerekir. Bu da önemli bir şeydir, ama kısıtlı bir şeydir. Japonya’yı aşan büyük resimde, son bir kez tekrarlamalı: otomobillerimizin egzozu da, cep telefonlarımızın, mekanik, elektronik hurdalarımızın sürekli biriken metal çöpleri de, nükleer tesilerin radyasyonları da böyle giderse gün gelecek, hiçbir şeye hazırlanmamıza fırsat bırakmadan bizim kafamıza geçecektir.
 

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..