Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '08

 
Kategori
İnançlar
 

Din ve ramazan

Ey sevgili Müslüman Kardeşim; Sen, ben, O aklımızı kullanıp okuyup yazıp ilim irfan öğrenmedikçe, kendimiz okuyup kendimiz yazmadıkça, ne yaparsak yapalım. Tam anlamıyla ne inandığımız dini öğrenmiş oluruz. Ne de kimin ne söylediğine inanıp inanmayacağımızı biliriz.

Çünkü din; Allah lafzına dayalı, Allah nasihati, Allah sözüdür. Allah’ın ne söylediğini doğru anlayıp doğru yaşamak için de onun sözlerinin yazılı olduğu Kur-an’ı okuyup anlamaya çalışmamız gerekir.

Ancak Kur-an Arap dilinde indirildiğinden öncelikle okuyabilmek için Arapça öğrenmek gerekir. Fakat Kur-an Arapça indirilmiş olsa da tam manasıyla bana göre Arapça da değil. Çünkü Allah lafzı herkes tarafından kolay anlaşılır olması açısından öğrenip yazmanın Arapça’dan daha kolay olduğunu düşünüyorum.

Ama bu günkü ilmi gelişmeye, ilmi teknolojiye bağlı olarak Kur-an’nın illaki öğrenilebilmesi için Arapça bilmeyi, bilenlerin bilmeyenlere karşı şart koşması doğru bir hareket tarzı asla değildir. Çünkü herkesin akıl kapasitesi birbirinden farklıdır. Onun için kimi kolay öğrenir. Kimi zor. Kimileri de hiç öğrenemez. Ama öğrenip bilenlerin bildiklerini bilmeyenlere aktarmaları onlar için en büyük görev en büyük sorumluluktur. Çünkü dünya Allah katında küçük bir köydür.

Bu köyde yaşayan herkes neyi nasıl yaşayacağını iyi bilip iyi öğrenirse; hayat kolaylaşır. Hayatın kolaylaşması yaşamı rahatlatıp güzelleştirir. Güzelleşen hayat herkese yaşama sevinci verir. Huzuru artırır. Mutluluğu çoğaltır.

Allah’da zaten böyle emretmiştir. Ama siz bunu tersine çevirip Allah’ın emrini öğrenmeyi zorlaştırırsanız, ortak yaşanılan hayatı içinden çıkılmaz bir hale sokarsınız. Tıpkı bu gün olduğu gibi.

- Siz Kur-an ile çerçevelenen İslam’ı, daha kolay anlaşılır olması için özetleyip beş şarta bağlayıp indirip gerisini unutturursanız.

- Siz Kur-an’ı otuz iki, elli dört farz adı altında daraltıp küçülterek öğretirseniz.

- Siz dini, İslam’ı akla, ilme, irade ve vicdana dayayarak anlatıp yaşayıp yaşatmazsanız.

- Binlerce yıl önce yaşanmış hayat hikayelerini, kıssaları, menkıbeleri göz yaşları içinde anlatıp halkın duygularını Kur-an adına sömürürseniz.

- Siz Kur-an’ı kolaylaştırayım derken basite indirirseniz.

- Siz her sakallıyı, her din adamını gerçek alim sanıp, onu halkın önderi, şıhı, piri, velisi ilan ederseniz.

- Siz televizyon ekranlarından medyatik şov yaparak insanların şefkat, merhamet ve acıma duygularıyla halkı uyutmak, veya sömürmek için mazlum rolü oynayıp insanları gerçeklerden, doğrulardan uzaklaştırırsanız.

- Siz dini, İslam’ı bir güne, bir geceye, bir haftaya, bir aya indirip gerisini gaile almadan yaşayıp yaşatırsanız.

- Siz kendinizi geliştirip adam etmeden, yarım yamalak öğrenilen bir din bilgisiyle her şeyi yarım yamalak yaparak dini öğretmeye çalışırsanız.

- Siz kendinize yarar sağlamak için her geçen gün türbeye, yatıra çaput bağlayanların sayısını artırırsanız.

- Siz yardım adı altında her yere çadır kurup insanları ardan edepten hayadan uzaklaştırıp arsızlaştırıp ırsızlaştırarak beleşçiliğe alıştırırsanız.

- Siz samimiyetten uzak bir din yaşar, din anlatırsanız.

- Siz beyinleri paslandırıp çalışmaz hale getirirseniz.

- Siz bir gecede, bir ayda cennete gidileceğini anlatıp söylerseniz.

- Siz bu gün için uygulaması olmayan peygamber kıssası, evliya menkıbelerini anlatarak halkın aklını karıştırıp ulaşılmaz şeyler peşinde koşturursanız.

- Siz dini sadece Arapça bilenlere endekslerseniz. Doğal olarak cennete bilet kesenlerin sayısını da artırmış olursunuz.

- Siz akla ilme uygun bir şekilde hala reekarnasyonn olayını açıklayıp halkın kafasını aydınlatmazsanız. Halkın yanlış yöndeki umudunu artırıp geliştirmiş olursun. Dolayısıyla nasıl olsa bir dahaki gelişimde güzel doğru bir hayat yaşarım dedirttirirseniz.

- Siz ramazanı, TV. Ekranlarında şova dökerseniz.

- Siz otuz kırk yıldır hep aynı şeyleri terennüm ederseniz.

- Siz mekan üzerinde akıp giden zaman içindeki aklın gelişimini unutarak bir din anlatırsanız.

- Siz din adına buna benzer bir çok soruna akıl, ilim, irfan ve vicdan derecesinde çözüm bulup anlatıp insanları ikna edemezseniz. Sonunda da din denilen İslam’ı da, bu dine inanan Müslümanları da bu günkünden bir adım daha ileriye götüremezsiniz.

Sevgi ve saygılarımla.

Şair, Düşünür ve Yazar Cahit KARAÇ

 
Toplam blog
: 322
: 1004
Kayıt tarihi
: 08.03.08
 
 

1953 Elbistan doğumluyum. Lise mezunuyum. Kamuda çalışıyorum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Ken..