Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Dinazorların olmayan kanatları ve de Galatasaray

Pusuda bekleyen, fırsattan yararlanma alışkanlığı olanlar yine devrede. Ancak bu kez uyanamadıkları, hem memlekette, hem de dünyada yeni bir döneme girildiği, ezberlerin bozulduğu. Bunu anlayamayanların emekli kasabalarının hoş rehavetine müebbete mahkum olduğu.
 
Galatasaray'da da (GSSK) aynı tür sivrisinekliğe soyunanlar var. Hala! Valla!
"Aha şu pencere aralık, aradan sızayım, ısırıp kaşındırayım. Gün doğunca bir yere sinerim, akşam yine bir delik bulup rahatsız ederim."
 
Son örneği karizmatik bıyıklı Osman Tamburacı abi mesela. Yine, yeniden.
Yazı yazabilmek için elinde kalan son internet mecrasında senaryolarıyla sevinen.
Abimizdir, okunmasına katkıda bulunmak boynumuzun borcudur.
 
Ama o kadar işte. Çünkü konumuz değişen dünyada hala kendini yenileyemeyenler. Gezi ruhuyla eleştiri ile Şark kurnazı geçinenler arasındaki  ölçülemez mesafe. Bu kez Galatasaray üzerinden bir örnekle. Aradaki farkın fotoğrafını şıp diye çeken bireyler ailesinin dinamiklerini büyük resime de katma niyetiyle.
 
Çünkü bu camia kim neyi ne zaman neden dediyi çok güzel ayıklar mesela. İlkelere sahip çıkar.  En "başarılı" dönemde bile mesele ilke olunca karşı çıkar. "Aman şimdi çok başarılıyız diyerek susup sineye çekmez. Çünkü GS'da başarı kriterleri farklıdır. Hem evrensel hem de kurum kültürü başarılarının uyumlu, huzurlu evliliğini ister Galatasaray'lı.
 
Örneğin Ünal Aysal başarılı mıdır? Evet bence başarılıdır. Bence ama. Sadece bence. Bu bir şey demek değil.
 
Aynı zamanda bunun bir ekip başarısı olduğunu da bilir Galatasaray'lı. Maestro ne kadar iyi yönetirse senfoni o kadar güzel olur. Mutluluğun resmidir bu.
 
Arada başarısız, uyumsuz bulunanlar olabilir, tabi ki liderin de hakkıdır onlarla devam etmemek, sonuçta bu bir takım emeği. Ancak bu durumda görünen o ki; başarısız bulunan altı yönetim kurulu üyesi var. GS tüzügü geri kalanlarla devam etmeye müsait sayısal olarak. Zaten Başkan da hep daha az kişiyle çalışmak istedigini dile getirmişti. Uyumsuz, başarısız, vizyonsuz, adı her ne ise artık, o üyelerin istifası istenerek yola devam edilebilirdi yani.
Ama Başkan bunu yapmadı, tüm kurullarla olağanüstü seçime gitmeyi tercih etti.
 
Aradaki fark mı ne? Aşina olmayanlar için söyleyeyim: İstifa isteyerek az üyeyle devam etmenin sonucu bir seneden biraz az bir yönetim süresi, bu durumda ise üç sene.
 
Başkan Ali Dürüst'e teklif götürdüğünü söyledi mesela. Kabul etseydi ben çekilirdim gibi. Burası pek flu. Ali Dürüst'ün GSSK'yı en iyi şekilde yöneteceğine olan inancından mı? O zaman böyle değerli bir elemanla neden çalışmaya devam etmek istenmez diye düşünmek ilk akla gelen.

Peki Dürüst kabul etse, "o benden daha başarılı olur, ben çekileyim" görüşü mü? GS'a başkan mı aranıyordu? Aranıyordu da çıkmayınca kendini mi feda etti Başkan? Karışıklık...
 
Demem odur ki; Galatasaray'lı tüm bunları takip eder, sorgular, yerine göre kendi özgür aklı, vicdanı ve irfanıyla yapması gerekeni yapar, katkıda bulunur. Kimin neyi neden eleştirdiğini gayet iyi bilir. Eleştiren de eleştirilen de.
 
Dolayısıyla, kendi kinini kusan, eski hesapları karıştıran, mal bulmuş gibi atlayan, bu şekilde şimdi muhalif (!) olanları yanına çekme ucuzluğundakiler avuçlarını yalarlar. Çünkü burası Galatasaray. 
 
Bu ucuzluk peşindeki dinazorlar da tıpkı Gezi Parkı'ndan nemalanmaya çalışanlar gibi yani. Yeni kurulan partiler, gündeme gelmeler, misyon üstlenmeler.. (cehepe hariç, onlara büyük rolü bizzat Başbakan veriyor.)
 
Galatasaray bölünmez, sadace bunu umanlar olur. Sabahlara kadar yazsalar da.
 
Federasyon, medya, kötü niyetliler, rakipler hepsi birleşse de GS'a  bir şey olmaz. Yöneticiler gelir geçer, rakiplerdeki gibi kişi yönetimleri olmaz çünkü. GS ezelden beri bir kurumdur. Hem de öyle böyle değil.
 
Dünyaya ayak uydurmak için gerekli olan yapılanmalar da akılcı olduğu sürece destek görür.

"Kurumsallaştırdıklarımızdan mısınız, değil misiniz" sakızını ekşitmeye çalışanlar ancak malzeme olur. Ülke gündeminden bunalınca iki dakika gazsız nefes almak istediğinde gülmek için acil durum çantasına koyar bunu Galatasaraylı.
 
Yirmi yaşlarındaki çocuk dediklerimiz tüm dengeleri yerinden oynattı. Katkıda bulunmak istiyorsanız değiştirin söylemleri beyler, daha fazla gülünç olmayın.
Hepiniz.

 
Toplam blog
: 36
: 1240
Kayıt tarihi
: 25.10.08
 
 

Fransa ve Türkiye'de on sene kadar turizmcilik yaptıktan sonra iletişim alanına yönelmiştir. İnte..