Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '06

 
Kategori
Gezi Rehberleri
 

Doğanbey'de makiler

Doğanbey'de makiler
 

Sunay Akın Makiler kitabındaki Makiler isimli şiirinde şöyle der:

"bir an önce görülsün diye akdeniz
toroslarda agaçlar
hep çocuk kalır... "

Bu kısacık şiir çok şey anlatır. Benim de anlatmak istediklerim var. Akdeniz, Toroslar, ağaçlar ve ellbete ki çocuklar üzerine...

Ömrümün şu güne kadarki en güzel günleri geçti makilerle kaplı Doğanbey Köyü’ nde. İki yıl yaşadığım Doğanbey Köyü Aydın’ ın Söke ilçesine bağlı. Aynı zamanda Dilek yarımadası – Büyük Menderes Deltası Milli Parkı içerisindeki tek yerleşim yeri. Ege’ nin kıyısında nihayetinde bir Akdeniz köyü. Kaderinde hep terk edilmek var. İnsanlar O’ nu hep yalnız bırakıp gitmişler. Yine de gönülsüz gidenleri çoktur. Gönülleri köyün dar sokaklarında, küçük evlerinde, yamacına uzandığı tepelerde kalmıştır. Tıpkı benim gibi...

Ege’de dağlar Toroslar’ın aksine denize dik uzanırlarsa da, ortak çok özellikleri vardır. Ege’de de Akdeniz’de de dağları makiler kaplar. Kaplar kaplamasına da makilikler orman kabul edilmez. Evet, yanlış yazmadım. Sen de yanlış okumadın. Dağlarımızı kaplasalar da onlar orman değildir yasalar önünde.

Önce sana birkaç maki sayayım. Delice zeytin, keçi boynuzu, kocayemiş, pırnal meşesi, sandal ağacı, defne, menengiç, sakız ağacı, sumak, mersin, funda, zakkum, laden ve katırtırnağı. Ve bunların dışında onlarcası daha bir araya gelseler de, geçit vermez halde birbirine sokulup köklerini toprağa bağlasalar da, boyları birkaç metreyi geçmediğinden midir nedir onlar orman olamazlar!

Sanma ki yalnız bizde böyle. Akdeniz’e komşu hemen her ülke onları orman kabul etmiyor. Maki "kısa" demektir. Ormanlar yok olunca o başlar büyümeye ve hemen çoğalıverir. Yani bir orman yansa da, insanlar ağaçlarını kesse de, çekip gidince insan denen canlı, makiler hemen boy verirler. Biz onlara kısa desek de bazıları inadına büyürler.

Dilek Yarımadası Milli Parkı pek çok insan tarafından Kalamaki Milli Parkı olarak da bilinir. Rumlar mübadele ile gidince, gitmek zorunda kalınca, artlarında bıraktıkları yerlerin adları da değiştirilmiş. Kalamaki’nin şimdiki adı "Güzelçamlı" olmuştur. Zira "Kala" da bizde ki "Ala" yani "Güzel" anlamındadır. Milli parkın bir koyunun adı uzun süre "Kalamaki" kaldıysa da onu da değiştirmişizdir. Kavakların olmadığı bu koya "Kavaklıburun" diyoruz artık.

Doğanbey Köyü’nün adı da eskiden "Domatia"dır. Domatia tek göz oda anlamına gelir. Köyü ne güzel de anlatır. Köydeki hemen her ev tek göz odadan ibarettir.

Dedim ya Doğanbey’de gönlüm kaldı. Çocuklarla yürüdüğüm, kimi zaman tek başıma, kimi zaman arkadaşlarımla ve illaki köpeklerimle, Doğanbey’i çepeçevre saran makilikler arasında yürüyorum bazen rüyalarımda. Nerede, ne zaman giderim bilmiyorum bu dünyadan. Bedenim kalacaksa eğer bir yerde işte o makiliklerle kaplı köyün mezarlığında yatmak isterim.

Kışın yapraklarını dökmeyen, yazın suya dayanıklı olan makilerle koyun koyuna uyumak, ne güzel olsa gerek... Tüm insanların ve elbette ki senin tıpkı şimdi yüzünde oluşan gülümsemeyi görebilmek gibi...

Nice gülümseyen gözlerin çocuk yüzünde var olduğu zamanlara...

 
Toplam blog
: 7
: 3947
Kayıt tarihi
: 12.07.06
 
 

Biyolog , Zoolog, Eğitmen, Çevreci, Doğacı, İnsan Eski Doğanbey Köyü'nde 2 yıl yaşadım. Köy milli p..