Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '20

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

DOĞU BAYAZIT

 

           2016'nın Ekim ayında tayinim çıktı. Büyük bir şaşkınlık yaşadım, tercih dışını da işaretlediğim için tercih etmediğim bir yer geldi. Ağrı, Doğubayazıt Muhammed Celali Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi.

               Ülkenin en doğusu. Ben de nerdeyse en batısındaydım. Çok uzaktı. Neredeyse 1600 km. Büyük bir hayal kırıklığı, karamsarlık hissettim ilk. Gitmek istemedim ama böyle fırsat bir daha gelmezdi bizim ülkemizde. 16  Ekime kadar gidip görevime başlamam gerekiyordu.

              Karar verildi, gidecektim. Doğubayazit’e en yakın yer olarak Iğdır havaalanına bilet aldım. Uçağa da ilk kez binecektim, onun da ayrı bir heyecanı oldu. 15 Ekim'de Iğdır'a indim servis ile 40 dakika sonra Doğubayazıt’taydım.

             Her yerkar. 2016 yılı bulunduğum 4 yıl içinde en çok kar yağan yıldı. Benim gibi Egeli biri için çok farklı bir durum. Yazdan kalma günler yaşayan Denizli'den kara kışın yaşandığı Doğubayazıt'a.

            Doğubayazıt; karamsar, soğuk gelmişti bana. Bir de batıdan gelen her kişi gibi önyargılıydım, kendimi çok yabancı hissettim. Ne işim vardı benim burada diye çok düşündüm. İtiraf etmeliyim ki alışmam 1 yılı ancak buldu.

             İndiğim gün benim gibi yeni gelen Kütahyalı Serhat ile tanıştım. O da yeni atanmıştı. Beraber aynı yerde kalacağımız, benim 4 yıl evim olacak, otel iken memurlar için apart olmuş Ararat Otele yerleştik. İlçe MEM’e ve okuluma gittim, kaydımı yaptırdım, 18 Ekim itibarı ile devlet okulunda bir öğretmendim artık. İlçe Mem’de de bir insanın edinebileceği en iyi arkadaşlardan biriyle tanıştım; Adıyaman’dan Memet Cuma ile. Ne güzel ki o da benim okuluma Edebiyat Öğretmeni olarak atanmıştı.

                 Okulum da aynı Doğubayazıt gibi karşıladı beni; karamsar ve soğuk. 55 civarında öğretmeni, 700 civarında öğrencisi olan büyük bir okul. Eğitim anlamında; Özel sektör ile Devlet okulu, doğu ile batı arasındaki farkın en uçlarda yaşandığı bir okul. Okula alışmam da çok zor oldu.

               Sonra ne mi oldu, alıştım. Doğubayazıt’a alıştım, okuluma alıştığım. Sevdim, okulumu da Doğubayazıt'ı da sevdim. Öğrencilerimi de halkını da sevdim.

            Doğubayazıt ülkemizin en ilginç ve güzel yerlerinden biri, mutlaka gidilip, görülmeli.

           1064’de yani Malazgirt Savaşı öncesi Kars'ın alınmasıyla Selçuklu topraklarına katılmış, sonra kısa bir süre  Moğol idaresinde kalmış. Ondan sonra da Akkoyunlular ve Karakoyunlular arasında zaman zaman el değiştirmiş, 76 yıl Safevi hâkimiyetinde kalmış.1514 Çaldıran Savaşı sonrası Osmanlı topraklarına katılmış.

             Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında sancakların vilayete dönüştürüldüğü uygulamada Doğubayazıt, il merkezi olmuş. 1927'de il merkezinin Ağrı’ya taşınmasıyla da ilçeye dönüştürülmüştür.  Daha eski çağlara gidildiğinde Urartular, Asurlular, Medler, Persler, Roma ve Bizans’ı da görüyoruz, tam bir tarihi şehir.

              Doğubayazıt’ta gezilip görülecek o kadar çok yer var ki nerden başlasak dersiniz gittiğinizde.

              Dağların Ulusu Ağrı Dağı orada bir kere. Sadece onun için bile gidilir, ülkemizin en yüksek dağı. 5137 metre yüksekliğinde. Yanında bir de Küçük Ağrı var. O da 3898 metre yüksekliğinde. Büyük Ağrı’nın zirvesine Atatürk, Küçük Ağrı’nın zirvesine İnönü ismi verilmiş.

             Tarihi mimarinin en güzel örneklerinden, ağzınızı açık bırakacak kadar şaşırtıcı özelliklere sahip İshak Paşa Sarayı orada. Taş oymacılığının nadide örneklerinden biri, dünyada kaloriferli ısıtmanın kullanıldığı ilk yer, bir Osmanlı şaheseri; İshak Paşa Sarayı. 

            Büyüklük olarak dünyada ikinci sırada yer alan meteor çukuru da var. Gürbulak sınır Kapısına 2 km yakınlığında, 35 metre çapında 60 metre derinliğinde.

            Bir de Nuh'un  gemisi var. Ağrı Dağı'nın Güney eteklerinde doğal bir anıt. Aslında bu anıt, gemi biçiminde bir şekil, bir iz.  Nuh tufanından sonra karaya oturan geminin burada olduğu öne sürülüyor. Bizden çok yabancıların ilgisini çeken bir yer. Geçen yıllarda özel fotoğraflama yapıldı ve toprak altında geminin alt kısımları da görüntülendi.

Küçük Ağrı Dağı’nın eteklerinde 100 metre derinliğinde Buz Mağarası, 

2000 metre yüksekliğindeki Balıklı Göl,  İshak Paşa Sarayı yanında  Ahmedi Hani Türbesi,

yine İshak Paşa Sarayı yakınlarında muhtemelen Urartular'dan kalma, çıkılması zor kayaların üstünde yükselen Doğubayazıt Kalesi, yine İshak Paşa Sarayı yakınlarında bölgenin kültürel özelliklerini yansıtan Bayezid Eski Cami gibi görülmesi gereken daha nice tarihi, kültürel, doğal yerleri var.

           Ama bence Doğubayazıt’ı çevre yerleşim yerlerine göre farklı kılan özelliği yurt dışından daha çok kaçak yollarla getirilen, aklınıza gelecek her türlü ürünün satıldığı pasajların olmasıdır. Özellikle Eski Pasaj. Doğubayazıt'a gelen mutlaka buralara uğrar alışveriş yapar. 

            Doğubayazıt, 80 bini aşkın nüfusuyla devasa bir ilçe. Hiç beklenmedik bir şekilde sosyal imkanları da iyi bir yer. Oteller, apartlar, marketler, pasajlar, spor salonları gibi. AVM’si bile var. Doğudaki bir ilçede böyle imkanları olan bir yer yok.Bir öğretmen, bir memur için bulunduğunuz şehirde özellikle ulusal marketlerin bulunması ne demek biliyor musunuz. 4 yılın sonunda Doğubayazıt'tan sonra Ege'de küçük bir ilçeye atanınca bunu daha iyi anladım. 4 yılın sonunda atandığım yer Doğubayazıt'a göre çok küçük bir yer. Sosyal imkanları neredeyse hiç yok.

              Doğu Bayazıt,  Ağrı’ya 95 km. Iğdır’a 49 km. Van’a 175 km. Erzurum’a 295 km. Ulaşımı da kolay. Her türlü vasıta ile gidip gelinebilir. Ağrı ve Iğdır’da havaalanları var. Doğu Bayazıt iki şehrin tam ortasında gibi. Biraz daha derseniz, Van, Kars ve Erzurum da havaalanları da kullanılabilir. İran uluslararası ticaret  yolu Doğubayazıt’tan geçiyor. 32 km sonra Gürbulak sınır kapısından İran’a geçiliyor. Yoğun bir Tır trafiği vardır. Otobüs ile de ülkemizin istediğiniz her yerine gidip gelebiliyorsunuz.

           Doğubayazıt’ta çok rahat ve bütçenize uygun bir şekilde karnınıza da doyurabilirsiniz. Lokanta ve restaurantları da yeterli. Batıdaki şehirlere göre gayet uygun fiyatlı etli yemekler yiyebilirsiniz. Abdigör Köftesi yörenin yerel lezzeti. Kendine has yapım aşaması ile farklı bir tat.  

           Kışlar biraz soğuk tabi. Ama alışıyorsunuz. Tozu da meşhurdur Doğubayazıt’ın. O toz nerden gelir arkadaş. Her gün bir kez de uğramadan geçmeyen elektrik kesintilerini de unutmamak gerek.

            Doğubayazıt, hayatımda çok özel bir yere sahip olacak hep. Yaşadığım zorluklara rağmen edindiğim güzel arkadaşlıklar bana kalan ve ömrümce unutmayacağım en güzel anılarım ve dostlarım olacak. Mehmet Cuma, Hakan, Serkan, Mehmet Ali, İlkay, Fevzi, Serhat, Ali Baba ve ismini sayamadığım daha niceleri.

          Esnaftan Kadir abi, Ergül'ün mutfağından Fatih Abi ve eşi Ergül Abla ve Oğulları Agit. Ararat Otel’in sahiplerinden Mesut Bey, orayı ilk iki yılımda işleten sonra bırakan Mehmet amca. Hatırladığımda yüzümde hep bir tebessüm bırakan diğer güzel insanlar.

         Ayrıca son 2 yılımda okulumda gayet rahat bir öğretmenlik yapmamı sağlayan Müdürüm Faruk Hoca’yı ve diğer idareci arkadaşlarımı anmadan geçemeyeceğim. Herkese çok minnettarım. Tüm öğrencilerime de hayatta başarılar diliyorum, her şey gönüllerince olsun.

 

                                                                                                          Metin ÜSKES

 

 
Toplam blog
: 152
: 10713
Kayıt tarihi
: 16.08.07
 
 

TARİH ÖĞRETMENİ MEB DENİZLİ  AĞRI AFYON  ..