Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Doksandört

Doksandört
 

Hayatınızın anlamını bilmiyorsanız, öğrenin. Gelip geçiçi bir hayat yaşadığınızın da farkında olun. Etrafınızdaki yaşlı insanlara bakın. Kaç yaşında olurlarsa olsunlar. Bilinki onlar da tıpkı sizin gibi gençliklerini yaşadılar. Duyarlı olmak gerekiyor. Sağlık alanında çalışanların daha da duyarlı olması gerekiyor. Mesleğin de kutsallığı buradan geliyor zaten. Bu duyarlılığa sahip olamayanlar mesleğin kutsallık kısmını da ağızlarına almayı hak etmiyorlar.

Yaşlı insanlara bakın...ama öyle derinden bakın...yaşlılığın ne zor bir şey olduğunu da aklınızdan çıkarmayın. Ve sadece kendi akrabalarınız için değil tüm yaşlı insanlar için.

Uzun yaşamak üzerine bir blog yazmış ve orada uzun yaşamak istemediğimden bahsetmiştim. Yaşlılık çok zor bir durum. Hem psikolojik, hem sosyolojik ve hem de fizyolojik durumdan çok zor bir süreç. Belki de zorluktan kaçıyorum di mi? Neyse konuyu dağıtmayayım.

65 yaş ve yukarısı biyolojik olarak yaşlı kabul edilir. Ben biraz daha yukarı çıkıp 80 diyorum, biraz daha çıkıp 85 hatta 90 ve belki 94 diyorum.

94 yaşındasınız, torunlarınız var...20. ve 21. yüzyıldaki gelişmelerin içinde yaşamışsınız. Fakat uzun zamandan beri etrafınızda ki kimse size isminizle bile hitap etmiyor. Baba, anne, büyükbaba, büyükanne, amca, nine olmuşsunuz çevrenizdekiler için. Bu sıfatlardan biriyle çağırıyorlar sizi.

İsminizi duymayalı yıllar olmuş...Eşiniz de gitmiş çoktan. Kendi başınıza değilsiniz ama yalnız da mı değilsiniz acaba?

Büyük babam...bugün yani 28 Eylül 2007’de hayata gözlerini yumdu. 94 yaşında (ooouuu uzun yaşamış, evet aynen öyle uzun yaşadı...). Uzun ve güzel bir ömür yaşadı. Herhangi bir hastalığı yoktu. En fazla kullandığı ilaç ne diye sorarsanız? Vitamin dersem çok mu şaşarsınız? Her yaşlı insanın korkulu rüyası kalça kırığı gerçekleşti...geçen hafta hastaneye yattı...hafta başında da ameliyata alındı. Hayata o kadar sıkı bağlanmıştı ki ameliyatı bile iyi geçti...herhangi bir komplikasyon da olmadı ameliyatın ardından. Fakat post-op yani ameliyat sonrası bakımının çok ta özenli olmaması, ya da artık son dakika da bir şeyler yapma çırpıntısına girişilmesi ise fayda etmedi.
Nelerin eksik olduğu ile ilgili teknik detaylarına girmeyeceğim...sadece gereken şey duyarlı olabilmekti.
O duyarlılık ta büyükbabamın sağlığını ve aslında hayatını ellerine teslim ettiği doktorlar da yoktu.

Uzun bir ömürün ardından şimdi eşinin yanına gitti. Sanırım artık onu ismiyle çağırabilecekler orada. Belkide...kimbilir “Mehmet’im geldin mi?” diyecek büyük annem.

Nur içinde yat çok sevgili büyük babam, dedem...sonsuz sevgilerimle.

 
Toplam blog
: 237
: 1302
Kayıt tarihi
: 06.08.07
 
 

Biyolojinin son yıllarda, özellikle son 10 yılda içeriğinin yoğun bir şekilde moleküler düzeye inmes..