Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dolmuş anısı

Dolmuş anısı
 

Mutlaka herkesin bir dolmuş macerası veya en azından bir dolmuş anısı vardır.

Geçen Çankaya’da bir dolmuşa bindim. Malum işten çıkmıştım ve kendimi bir an önce eve atmak istiyordum. Dolmuşa binmemle şoförün beni boydan süzmesi bir oldu. Sanki tipimi beğenmese ‘abla senin gideceğin yerden geçmez’ diyecekti. Neyse ardından içeriye bir göz attı ve hemen ön sırada üçlü koltukta bir yerin boş olduğunu kavrayıp ‘abiii yanaş da hanım abla otursun’ dedi. Ama ben hala niye boydan süzdüğünü anlamaya çalışıyordum. Neyse beyefendi yanaştı bende oturdum.

Milim milim ilerleyen Çankaya trafiğinde nasıl hızlı giderim diye eline geçen tüm fırsatları değerlendiriyor, ani gaza basıp, ani fren yapıyordu.

Kolları dirsekten bükülü, sağ elin serçe parmağında altın bir yüzü takılı, omzu hafiften düşük olan şoförün dikiz aynasından arada bir baktığını fark ettim. Bakarken de trafik de hata üstüne hata yapıyordu. Birde kapıyı açıp karşı tarafa ‘ne var’ diye bağırıyordu. Nede olsa her gün trafikte, her şeyin doğrusunu o biliyordu. Bağırması bittikten sonra dolmuşun kapısını tüm gücü ile kapatıp, ön tarafta oturan beye ‘kardeşim herkes trafiğe çıkıyor ya…’ diye serzenişte bulunuyordu. Yanındaki beyde şoförün her dediğini onaylıyor, Her şeye ‘evet haklısın…’ diyerek onu destekleyen cümleler kurmaya başlıyordu. Orda kardeşim ‘sen hatalısın’ dese sanki şoför dolmuştan atacaktı.

İlerliyoruz karanlıkta önde bir araç var. Cidden insanı çileden çıkartacak dereceden yavaş gidiyor. Şoför ‘bak abi kesin bayandır’ dedikten sonra dolmuşun içerisindekilerin dikkati bir anda araca yöneliyor. Sürenin bayan mı? Erkek mi? Olduğunu merak ediyorlar. Müsait bir yer bulduktan sonra yanından jet hızında geçiyoruz, geçerken de gülerek ‘ben sana dememiş miydim abi; vermeyeceksin bayanlara ehliyet’ diyor.

Az ilerde garajından çıkartılmak istenen bir aracın kısa süreli durdurmasına baya içerlemiş olacak ki, başlıyor tekrardan söylenmeye. ‘şuna bak araba kullanmasından haberi yok ’ diyip gene yanındakinin desteğini bekliyor. Tabi oda kafası ile onaylıyor. Yandaki bey o kadar odaklanmış ki, şoför; ‘abi sen burada in yeter bu kadar yolculuk sana’ dese ‘tabi abi haklısın’ diyecek ve inecekti.

Radyodan da en acıklısından, en küçük Emrah’ından parçalar çalıyor. Dertleniyorum ister istemez. Müziğin sihrine kapılıp, karanlığa bakıyorum… Geçmişi düşünüyorum. Ne günlerdi diyorum iç geçirerek, sonra ani bir fren tekrar kendime gelmeme yardımcı oluyor.

Neyse ki yolculuğumuz Güvenpark’ta sonlanıyor. Ama ben ani fren ve gaza basma olayından baya etilenlermişim ki hala bir öne bir geriye gidip geliyorum… İnerken arkasını dönüp tekrar boydan bir süzüyor ve ardından abicim ‘seri bir şekilde inelim bekleme yapmayın’ dedikten sonra inme sırası bana geliyor yüzümdeki tebbesüm ile karanlıkta hızlı adımlar atarak metroya yöneliyorum…

 
Toplam blog
: 28
: 1145
Kayıt tarihi
: 03.11.06
 
 

1984 yılında Ankara’da doğdum. Yaşadığım şehre yani Ankara’ya bayılıyorum. Hayatımın 2/3 ünü gülerek..