- Kategori
- Yemek - Mutfak
Domatesli Bulgur Aşı

Alıntıdır
"Küçüktük, ufacıktık top oynadık acıktık..." diye başlamıyor benim anım. Küçüktük doğru, acıktık o da doğru ama top oynamamıştık. Annem ve babam 3 - 4 günlüğüne teyzemlerle birlikte şehir dışına kaplıcalara gitmişlerdi, ben ve üç erkek kardeşimi evde bırakarak. Henüz 11 yaşında idim ve ilk aşçılık denememdi, "Domatesli bulgur aşı."
Sofrada tam biz yerken rahmetli anneannem gelmişti ve pişirdiğim ilk milli yemeğe tam not vermişti. (Öyle kolay kolay her şeyi beğenen bir kadın da değildi hani. )
Eskiden misafirlik için sabah 11.30-12.00 gibi hazırlanıp düşülürdü yollara. Öyle şimdiki gibi bir gün önceden telefon edip haber vermek filan yoktu. Şehrin bir başından bir başına yayan gidilirdi, yaz kış fark etmezdi .Otobüs yok, dolmuş yok. Yürü babam yürü. Eğer gittiğiniz evsakinleri evde yoksa, terin soğumadan dön bakalım kös kös geriye. Ne zor bir durumdu hele biz çocuklar için...
Anneannem, dayılarım ve küçük teyzem birbirlerine yakın mahallelerde, ama bize oldukça uzak yerde otururlardı.Onlara vardığımızda ise tam öğle yemeği vakti olurdu. Habersiz gidince tabi, yemek en kolayından domatesli bulgur aşı olurdu. Yüzde yüz değişmez kanun gibi hem de ana yemek. Kuru fasulyenin ya da nohutun yanında yamak değil...
Hemen soğan, domates doğranır, suyu kaynayınca içine bulgur katılır, tıkır tıkır pişer ve mis gibi de kokardı. Yanına salata veya "çalkama" (Ayran, ama kasede kaşıkla içilir.) bazen cacık (O zamanlar lükstü cacık.) Bir de kuru soğan. Ortaya büyükçe bir sini, kenarları tırtıklı bakır sahan, içinde bulgur pilavı. Hafifçe sulu olurdu, otururduk yer sofrasına. Yufka ekmek de olurdu genellikle. Hiçbir zaman "Ben yemem bunu! " diyen çocuk çıkmazdı şimdiki gibi. Ne tatlı gelirdi o yemek. Hep deriz ya nerede o tatlar, diye. Aslında tatlar yerinde de bizim tat alma duygusu zamanla körleşiyor sanırım. O da bir organ ve zamana karşı gelemiyor. Kokularda da öyle.
Bulgur demişken, özbeöz bizim olan yemeğimiz. Dünya literatürüne giren ender Türkçe sözcüklerden biri.( Diğerleri benim bildiğim dolmuş, kebap, döner, ayran ve yoğurt ) Yörelere göre çok çeşitli kullanılıyor bulgur. Benim de mutfakta vazgeçemediğim gıdalardan ve sevilen bir yemek. Haftada bir- iki kez mutlaka pişiririm. Hem doyurucu hem de sağlıklı.
Ayrıca pişirme seçenekleri de bol. Domatesli, mercimekli, nohutlu, şehriyeli, erişteli, patlıcanlı ve sade pişirebiliriz. Temel olan yağın eritilip (sade veya soğanla, salça da katılabilir) suyunu ekleyerek kaynatmak, daha sonra katılacak malzemeye göre pişirmek. Mercimekli olan da ise önce mercimek biraz haşlanır, bulgur ilave edilir.( 4/1 oranında ) piştikten sonra üzerine tereyağı ve kırmızı toz biber ( istenirse soğan ) kızdırılarak dökülür. Mercimek et yemeyenler için yemeğe katılan bir tahıl. Yemeğin rengini biraz karartıyor ama tadı çok güzel oluyor. Deneyin derim bilmeyenlere.
Nereden nereye geldik... Yemek kültürü önemli ve ilgi gösterilmedikçe zamanla unutulup gidiyor güzelim tadlar. Yeni nesil bunları ıvır zıvır olarak algılıyor.Aç telefonu gelsin pizza, pide lahmacun. Bir de plastik tabaklarda, plastik kaşık ve çatalla. Hayatımız plastikleşti. Ye ve at. Bu ye ve at zamanla her alanda görülüyor. İlişkilerde, dostluklarda ve arkadaşlıklarda. Partnere selpak mendili muamelesi.
Sözü fazla uzatmayayım ben, en iyisi siz şimdi tam öğle vakti, ortamınız uygunsa kalkın bir domatesli bulgur aşı pişirin ve afiyetle yiyin!
Tüm güzellikler sizlerle olsun! Sağlıcakla kalın!
Resim alıntıdır.
www.dsg.com.tr/bulgur.htm