- Kategori
- Ekonomi - Finans
Dombas Krizi ve Gıda Güvencesi
Rusya – Ukrayna krizi birçok yönüyle önümüzde durmakta. Tartışılan konuların başında ise enerji sorunu öne çıkıyor. Gerçekten AB doğal gaz gereksiniminin üçte ikisini Rusya’dan karşılıyor ve gazın dörtte biri Ukrayna topraklarından geçiyor[1]. Burada ABD’nin AB’ye söz verdiği sıvılaştırılmış doğal gaz seçeneği ortada. Fakat bu iki ülkenin dünya buğday pazarındaki hakimiyeti, krizin her aşamasında gıda güvencesi konusunda bir sürprizin yaşanabileceğini yönündedir. İhracat yasağı, fiyatlarla oynamalar rutin beklentilerin yanında, özellikle Rusya’nın buğday depolama ve transport alt yapısındaki sorunlar, söz konusu krizde dünya buğday ticaretini büyük ölçüde etkileyebilecektir. Çünkü bu iki ülke 200 milyon ton dünya buğday ihracatının %32’sini ellerinde tutmaktadır (2021 yılı verileri: Rusya 36, Ukrayna 24 milyon ton, çizelge).
Milyon ton |
1991 |
1996 |
2001 |
2006 |
2011 |
2016 |
2021 |
Rusya’nın Buğ. Üretim (Mil. Ton) |
38,90 |
34,90 |
46,98 |
44,93 |
56,24 |
72,53 |
74,50 |
Rusya’nın Buğ. İhracatı (Mil. Ton) |
0,55 |
0,69 |
4,37 |
10,79 |
21,60 |
27,80 |
36,00 |
Ukrayna’nın Buğ.İhracatı |
1,30 |
1,30 |
5,50 |
3,37 |
5,44 |
18,10 |
24,00 |
Gıda güvencesinde tahıl ve baklagil gibi kuru gıdalar temel teşkil eder. Bu yazıda onları temsilen BUĞDAY ele alınarak, söz konusu krizde yaşanabilecek olasılıklara değinilecektir.
Söz konusu ülkelerde, normal yıllarda dahi buğday ticaretinde keyfi fiyat hareketlerine şahit olunmaktadır. 2014 yılında AB makarnalık (durum) buğday ithal etmek istediğinde Rusya değişken bir ihracat vergisi getiriverdi. Fiyatı 180$'ın üzerinde olan tüm ürünler %50 vergiye tabi tutuldu. Tabii ki bu kararla ülkede durum buğdayı ihracatını dolayısı ile üretimi geriledi. Pandemi döneminde Rusya’nın tarım ürünlerindeki ihracat ve fiyat politikaları çarpıcı görünümler sergilemiştir. Fiyatların son 9 yılın en yüksek seviyelerini gördüğü 2021 Kasım’ında, Rusya’nın stokların azalmasını ve talebin artmasını bahane ederek ihracat vergilerinde revizyon yapabileceğini açıklaması[2], gıda güvencesi açısından ilginçtir. Bunda 2020 buğday üretiminin 85 milyon tondan 2021 yılında 75 milyon tona düşmesinin de etkisi olabilir.
Avrupa buğday ithalatının %22sini Rusya’dan ve %18,5ğunu da Ukrayna’dan yapmaktadır. Bu iki ülke mısır, arpa, çavdar gibi tahıllarda ve özellikle ayçiçeğinde hemen hemen aynı oranda dünya ticaretinde söz sahibidirler.
Aslında Rusya 20. Yüzyılın ikinci yarısında gerek insan beslenmesi ve gerekse besicilik nedeniyle buğday ithalatçısı idi. Rus buğday endüstrisinin düşüşü ve yükselişi uluslararası politikadan, iç siyasi ve ekonomik ideolojiden, ülkenin kötü şöhretli değişken hava koşullarından ve yerel hayvancılık endüstrisindeki iniş çıkışlardan etkilenmişti. Halbuki 19. yüzyılda olduğu gibi barış zamanlarında Rusya’nın buğday ihracatçısı ülkeler arasında yerini almıştır. Çarlık sonrası Komünist rejimin tarımsal üretimde devlet kontrolü, üreticilerin direnişine neden olmuş ve 1930’larda tüm çiftlik hayvanlarının yarısı itlaf edilmiş, takiben kıtlıklar baş göstermiş ve milyonlarca insan ölmüştür. Sovyetler Birliği 2060’lara kadar tahıllarda kendine yeterliliği mevcut verimli araziler sayesinde sağlamıştır.
1970'lerin başlarında şiddetli kuraklık koşullarının üretimi daha düşürmüştür. Tahıl üretiminin düşüş eğilimi göstermesi karşısında Sovyetler Birliği, baş-politik düşmanı ABD'den gizli anlaşmalarla tahıl ithal ederek kendi kendine yeterlilik stratejisinden vaz geçilmiştir. Temmuz 1973'te Sovyetler Birliği, ABD'den sübvansiyonlu fiyatlarla 10 milyon ton buğday ve mısır satın aldı ve bu da küresel tahıl fiyatlarının yükselmesine neden oldu. İki ülke müzakerecilerinin, dünya tahıl piyasasının yetersiz kaldığının farkında olmaksızın sübvansiyona devam etmeleri “Büyük Tahıl Soygunu” olarak adlandırılan bir skandala neden olmuştur. Küresel gıda fiyatlarının en az %30 artması ve küresel tahıl stoklarının azalması krizi şiddetlendirmiştir.