- Kategori
- Deneme
Dönme Dolap
Bir Tanrım vardı. En yakın arkadaşımdı. Onunla gezmek bana iyi gelirdi. Gidilecek güzel yerleri bilir, rüyalarımda görmek isteyip de göremediğim yerlere götürürdü. Pek konuşmazdı. Ben sorgucu olurdum. Sorular sorardım. Gülümsediğinde evet; gözleri daldığında hayır dediğini hemen anlardım. Günlerden bir gün, yalnızca yıldızların aydınlattığı bir gecenin geç vaktinde yolumuz lunaparkta dönme dolabın önünde bitti. İkimiz de çocuklaşmıştık. Gülümseyince evet dediğini anladım. Bindik. Benim cesaretim yetmedi, düğmeye o bastı. Dönmeye başladık. Çocukluğumdan daha hızlı dönüyorduk her nedense. Gözlerimin içine baktı ve dedi ki zaman ne kadar da hızlandı farkında mısın? Gülümsedim; son kez gülümsediğimi bilmeden. Artık zaman aleyhimize dönmüştü. Düğmeden uzaklaşıyorduk. Kulağına eğilip dedim ki "insanın ikinci bir tanrısı olmalı. Zor zamanlarında yetişip zamanı yavaşlatmalı."
A. Güreşçioğlu