Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

07 Eylül '17

 
Kategori
Dünya
 

Dördüncü Büyük Sanayi Devrimi

Dördüncü Büyük Sanayi Devrimi
 

Giriş:
Sanayi Devrimi kavramı, Avrupa'da 18. ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime olan etkisi ve buhar gücüyle çalışan makinelerin makineleşmiş endüstriyi doğurması, bu gelişmelerin de Avrupa'daki sermaye birikimini arttırması olarak adlandırılmaktadır. Sanayi Devrimi ilk olarak İngiltere'de yürürlülüğe girmiş, ardından Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya'ya   sonrasında da bütün dünyaya yayılmıştır.
Bilindiği üzere Tarih boyunca dört büyük  Sanayi Devrimi yaşanmıştır.  Su ve buhar gücünün daha verimli kullanılmasını sağlayan mekanik tezgahların bulunması; Henry Ford'un üretim bandı tasarımı ve elektriğin seri üretimde kullanılmaya başlanması, üretim hattının geliştirilmesi; 1970'lerde üretimde mekanik ve elektronik teknolojilerin yerini dijital teknolojiye bırakmasına sebep olan programlanabilir makinelerin kullanılmaya başlanmasıyla gerçekleşmişlerdir. Günümüz dünyası ABD'nin öncülüğünde bu Endüstri devrimin içindedir. Dördüncü ve son büyük sanayi devrimi ise makalemizin konusunu oluşturan güncel ve endüstriyel  bir strateji plânı şeklinde henüz yeni gelişmekte olan bir süreçte oluşumuna devam etmektedir.
1.Nedenleri ve Sonuçları :
-Hızlı nüfus artışı en önemli nedenlerindendir. (Özellikle 16. yüzyıldan başlayarak Avrupa'nın nüfusu hızla artmıştır.)
-Tarımdaki gelişmeler bu sektördeki nüfus ihtiyacını azaltarak bu nüfusun kentlere göç etmesine neden olmuş ve bunun sonucunda kent sanayisine hazır işgücü oluşmaya başlamıştır.
-Yaşam düzeyinin hızla yükselmesi sonucu lüks sayılan şeker, kahve, çay gibi mallar artık orta sınıf ve alt sınıflar için doğal bir gereksinme olmaya başlamıştır. Dolayısıyla  tüketim malı talebini artış göstermiştir.
-Geniş çaplı yağmalar, sanayi devriminin en önemli finans kaynağı olmuştur. Gerek İspanyollar tarafından yağmalanan Orta Amerika altınları, gerekse de İspanyol gemilerini vuran, yağmacıları yağmalayan İngiliz gemileri, Avrupa'ya tonlarca altın taşımıştır. Bütün bunlar 16. ve 17. yüzyıllarda, sanayi devrimine götüren süreçleri desteklemiştir.
-Hindistan'da 23 Haziran 1753 tarihinde, Fransız birliklerini savaş alanında yenen İngilizler (Plessey Savaşı), Babür imparatorlarının devasa hazinesine el koymuşlardı. Bu hazinenin İngiltere'ye taşınmasıyla bu ülke ekonomisinde ortaya çıkan para ve finans olanaklarının, dokuma ve buhar makineleriyle ilgili tüm teknik buluşların 1758-1791 tarihleri arasında gerçekleşmesini açıklamada birincil argüman olduğu söylenebilir.18. ile 19. yüzyıllar arası olusmustur.
-Sömürgeciliğin Doğuşu: Avrupa ülkeleri yeni koloniler oluşturarak buradan getirdikleri malları sanayide kullanmaya başlayıp, işleyerek  bu malları tekrar sömürgelere satmışlardır.
-Bankacılık ve sigortacılık çalışmalarının önemi artmıştır.
-Küçük burjuvazinin gelişmesi ve orta sınıfın zenginleşmeye başlaması bir itici kuvvet olmuştur.
-Kapitalizm: Orta sınıfın zenginleşmesi sürecine paralel olarak kapital birikimi oluşmaya başlamıştır. Dolayısıyla yeni yatırım alanları aranmaya başlanmıştır.
- Ulaşımda ve teknolojide olağanüstü  gelişmeler meydana gelmiştir.
- Bilimlik yöntem ve  akılcı düşünme ilkelerinin bilimleri ortaya çıkarması ve teknolojik gelişmeleri etkilemesi Sanayi Devriminin gerçekleşmesinin en önemli nedenidir.
-Fransız İhtilali  aracılığıyla sanayi toplumuna uygun siyasal bir yapılanmanın temelleri atılmıştır.
 1.1. Sanayi Devriminin Meydana Getirdiği Teknolojik Gelişmeler:
Buharlı makine: Sanayi devriminin en önemli gelişmelerinden birisi buharlı makinenin  icadıdır. 1763'de James Watt, İskoçya'da buharla çalışan makineyiicat etmiştir. Bu makinenin gelişmiş biçimi, makine çağının gerçek başlangıç noktasını oluşturmaktadır. 1807'de Robert Fulton adındaki Amerikalı buharlı makineyi gemilere uygulamıştır. 1840'da ise ilk düzenli okyanus ötesi buharlı gemi seferleri başlamıştır. 1812 tarihinde ilk kez buharlı makine lokomotiflerde kullanılmaya başlanmıştır. 1844'de Samuel Morse Amerika Birleşik Devletleri'nde ilk ticaret amaçlı telgraf servisini kurarak kamuoyunun kullanımına sunmuştur. 1876'da Alexander Graham Bell telefonu icat etmiştir. Tarım teknolojisinde büyük gelişmeler görülmüştür. Almanya bu alandaki gelişmelere öncülük yaparak pancardan şeker üretme tekniğini bulmuştur. Bir başka Alman kimyager suni gübreyi üretmiştir. 1834'de bir Amerikalı mühendis bir biçerdöver icat etmiştir. 1870'lerden sonra konserve yiyecek imalatı  çok süratli bir şekilde artmıştır. 1830–1860 arasında İngiltere'de daha etkili maden  çıkarım yöntemlerinin geliştirilmesine paralel olarak kömür üretimi hızla artmıştır. Çünkü  kaliteli demir ve çelik talebi bu yöntemler sayesinde kolayca karşılanabilmiştir. Bu üretim sayesinde 1800–1830 arasında köprü, kanal, demiryolu vb. gibi inşaatlar hızla artmıştır. 1850'lere kadar genelde İngiltere'nin tekelinde olan sanayi devrimi, bu tarihten sonra tüm Avrupa'ya ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yayılmıştır.  
1.2. Sanayi Devriminin İkinci Safhası
Sanayi devriminin ikinci safhasında  (1870'ler sonrası) temel hammadde ve enerji kaynaklarında değişiklik ortaya çıkmıştır. Kömür ve demirin yanında çelik, elektrik, petrolkimyasal maddeler de üretim sürecine sokulunca endüstrileşme günümüzdeki işlerlik haline bu süreçte ulaşmaya başlamıştır.  Demir, endüstri devriminin birinci aşamasında büyük ama başat olmayan bir rol oynamıştır. İkinci aşamasında ise çelik tam anlamıyla her alana egemen hale gelmiştir. Çeliğin en önemli yararı demiryollarında görülmektedir. Çelik sayesinde gelişen demiryolları Birinci Dünya Savaşı'nda savaşan devletlere temel lojistik desteği sağlamıştır.  

1.3. Sanayi Devriminin Üçüncü Safhası
Bilgisayarın keşfinin ve ileri teknolojik gelişmeler Sanayi Devriminin üçüncü safhasını oluşturmaktadır.

2.Dördüncü ve Son Büyük Sanayi Devrimi
Endüstri 4.0, 4. Endüstri Devrimi ya da bugün en fazla kabul gören adıyla 4. Sanayi Devrimi terimi ilk olarak 2011 yılında Almanya Hannover Fuarı'nda kullanılmıştır. Ekim 2012 yılında ise Robert Bosch  ve Henning Kagermann çalışma grubu oluşturarak hazırladıkları 4. Sanayi Devrimi öneri dosyasını Alman Federal Hükümeti'ne sunmuştur. 8 Nisan 2013 tarihinde yine Hannover Fuarı'nda çalışma grubu Endüstri 4.0 raporunu sunmuştur.Sanayide yeni bir paradigmanın doğmasını sağlayan bu yaklaşım,sıradan bir dönüşümün ötesinde, yeni bir endüstri devrimi olarak görülmektedir.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel, geçtiğimiz ay bu konuda yaptığı konuşmasının sonunda ''Alman ekonomisinin yeniden hareketlenmesi yeterli değil, ekonomimizin daha fazla inovas-yona ihtiyacı var.” diyerek 4. Büyük Sanayi Devriminin temel kavramının İnovasyon olduğunu ortaya koymuştur.

İnovasyon kavramını şöyle tanımlayabiliriz; inovasyon kavramını tanımlayan ve bu konuda uluslararası düzeyde kabul gören kaynakların başında OECD ile Eurostat’ın birlikte yayınladığı Oslo Kılavuzu gelmektedir. Kılavuzun halen yürürlükte olan 2005 sürümünde inovasyon şu şekilde tanımlanmaktadır:
“İnovasyon, yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal ya da hizmet) veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin; ya da iş uygulamalarında, iş yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanmasıdır.”
21. yüzyıldaki  pozitif bilimlik yaklaşımı temel ölçüt olarak kabul edersek İnovasyon, yeni fikirleri (ürün, metot veya hizmet gibi) değer yaratan çıktılara dönüştürme sürecidir. Bu süreç iki temel basamaktan oluşur. İnovasyon sürecini başlatması bakımından önem arz eden ilk basamak, yeni ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasıdır. Emek ve yatırım gerektiren ikinci basamak ise ortaya çıkartılan yeni ve yaratıcı fikirlerin ticarileştirilmesi, başka bir deyişle katma değer yaratan ürün, metot veya hizmetlere dönüştürülmesidir. İnovasyon, bir ülke için sürdürülebilir büyüme, toplumsal gönenç ve artan iş olanakları anlamına geldiğinden, inovasyon için gereken ortamın oluşturulması devletler için birinci öncelik olarak kabul edilmektedir. Bu da başarıyla çalışan bir sistemin kurulmasını ve etkin politikaların tasarlanıp uygulanmasını gerektirmektedir. İnovasyonda sistem yaklaşımı, hem bilginin üretilmesi hem de yayılarak uygulanması süreçlerini kapsadığından politikanın odağı, kurumlar arasındaki etkileşime dayanmaktadır. İnovasyon kavramı için önemli bir alt başlık olan ‘Milli İnovasyon Sistemi’ ise bu kurumlar bütününü ve aralarındaki bilgi, finansman ve regülasyon akışını tanımlayan dinamik bir sistemi ifade etmektedir. İnovasyon Yöetimi ise bu konudaki bir diğer önemli alt başlıktır. Firmaların inovasyon yeteneklerini ve başarımlarını belirleyen politikaların etkinliği, bu politikaların yönetişimiyle doğrudan ilişkilidir. Yönetişim, diğer tüm politika alanlarında olduğu gibi, inovasyon politikasında da, tasarlama ve uygula-mada şeffaflık ve açıklığı; ilgili tüm aktörlerin katılımlarını ve sorumluluk üstlenmelerini ifade etmektedir.
2011 yılı Ocak ayı başlarında Endüstri 4.0 Çalışma Grubu’nun hazırladığı Endüstri 4.0 Strateji Belgesi, Almanya özelinde atılması gereken adımları belirlemiştir. Günümüzde Almanya'nın milli gelirinin ve sağladığı istihdamın büyük kısmını oluşturan BMW, Bosch, Siemens gibi sektörün devleri, üretim akışlarında uyguladığı değişiklikler ve stratejileriyle Endüstri 4.0 devrimine öncülük etmektedirler. Bu şirketlerin global düzeyde ön plana çıkmasına sebep olarak başta ülke vizyonu ve mühendislik kültürü gelmektedir. Endüstri dünyasında gücü elinde bulunduran ülkeler arasında olan Almanya, seri üretimdeki hız, kalite ve tecrübe parametreleriyle birlikte yüksek teknoloji gücüne sahip olmasıyla fark edilmektedir. Dolayısıyla Almanya ve ABD gibi ülkeler, zirveyi hızla yükselen Çin ve Hindistan gibi dinamiklere kaptırmamak içinde ellerindeki geleneksel üretim modellerini, var olan teknolojik birikimleriyle birleştirmek zorunda olduklarının bilinciyel hareket etmektedir.
4. Büyük Sanayi Devrimi kavramı da tam olarak bu zorunluluğun üzerine inşa edilmiş bir devrim olarak karşımıza çıkmaktadır. Tamamen vazgeçilmesi mümkün olmayan geleneksel üretim süreçlerini, bilişim teknolojilerinin kazandırdığı pratiklerle geliştirmek için yapılan tüm girişimleri kapsamaktadır. Endüstri 4.0 terimi, ilk olarak dünyanın en büyük endüstri fuarı Hannover Fair 2011'de kullanılmıştır. Angela Merkel, Ekim 2014'te Hamburg'da düzenlenen National IT Summit'te Almanya'nın dijital dünyanın lider ülkesi olması için dijital teknolojilerle, endüstriyel ürünleri ve lojistiği bağlamak olarak gördüğü Endüstri 4.0'ı bir şans olarak göstermiştir. Merkel yine yakın tarihte Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomi Forumu'nda, Endüstri 4.0'ı, birbirine bağımlı dünyaya ve endüstriyel üretime hızla uyum sağlamak için kullanacakları konsept olarak tanıtmıştır. Almanya, Merkel'in Endüstri 4.0'a olan bağlılıklarını, dev şirketlerinden, hızla büyüyen start-up girişimlerine kadar her alanda kanıtlamaktadır.
Almanya açısından ölçütü olarak ele alabileceğimiz şirketlerin başında 'Sıemens' gelmektedir. Siemens, dünya pazarındaki gücünü, otomasyon teknolojilerinden almaktadır. Kendi kendini düzenleme ve takip yeteneği olan otonom üretim sistemleri geliştiren Siemens, genel üretim akışındaki her bileşenin, sanal ve gerçek dünyanın birbiriyle bağlantılı olmasını ve bu süreçlerle oluşan verilerin büyük veri ile analiz edilmesini öngören bir çalışma içindedir. Bu stratejiye örnek olarak, ''Digital Enterprise Software''  adını verdikleri ürün yaşam döngü-sünün yönetildiği güçlü entegre yazılımını örnek verebiliriz. Yıllarca geliştirilen farklı ihtiyaçlara hitap eden yazılım çözümlerini, bütünsel bir otomasyon haline getirmeyi amaçlayan bu yapı Siemens'in ''Endüstri 4.0 Atılımı'' olarak da adlandırılmaktadır.
Bir diğer önemli Sanayi devi olan Bosch, makineler ve ürünlerin birbirlerinden haberdar olduğu bir üretim akışı üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Hamburg'da bulunan Bosch Rexroth fabrikasında denenen pilot projede, ürünün kendisi, onu üreten makine ve takibini yapan insan faktörünün aynı iletişim dilini konuşması amaçlanmaktadır. Bosch'un bir sonraki hedefi tüm dünyada üretimi ortak bir ağ üzerinden kontrolünü ve optimizasyonunu sağlaya-bilmektir. Nesnelerin İnterneti kavramının gücünden yararlanılarak ürünlerin özelliklerini hafızalarında taşımaları yeni hedeftir. Bu değişim, akıllı üretime ve sonrasında akıllı fabrikalara giden yolu aralayacak. Bosch'un bir diğer önemli projesi olan Smart City, yol çalışmalarını ve park alanlarını takip ve optimize ederek veri üreten bir ulaşım ağı oluştur-mayı hedeflemektedir. Endüstri 4.0 için bir mobil uygulama örneği olan Smart City, ilk olarak Monaco şehri için kullanılacaktır. Bosch'un bu konuda sürdürdüğü araştırmalar sonucu, dünya üzerindeki 37 milyar nesnenin bu ekolojiye katılacağı ortaya çıkmıştır. Bu nesnelerin büyük çoğunluğunu ise üretim bandındaki ürün bileşenlerinin oluşturacağı düşünülmektedir.
Bilindiği üzere Henry Ford, kullandığı üretim bandı ile, fabrikanın tümünü iş akışına dahil ederek süreci daha yönetilebilir hale getirmiştir. Ancak üreticiler bu yüzyılda fabrikanın dışına çıkıp hem tüketicilerle hem de lojistik kısmıyla ilgilenmek zaruriyetindedir.  Bu amaçla, Frankfurt merkezli telekomünikasyon servisi veren T-Systems, geleceğin akıllı fabrikalarını yönetecek bir CRM hizmeti üzerinde çalışmaktadır. Üretimin en temel adımlarından son kullanıcıya kadar uzanan sürecin takibini öngören kapsamlı bir çözüm olarak göze çarpmak-tadır.
Almanya, 4. Büyük Sanayi Devriminin yol açtığı devinim sayesinde  üretimini modüler-leştirerek ve optimum  bir hız kazandırarak yeni oyuncuların devreye girmesini sağlamıştır. Bunların başında akıllı sistemlerin takibini yapacak uygulamalar geliyor.  4. Büyük Sanayi Devriminin günlük hayatımıza etkilerine en büyük örnek olarak akıllı telefon kullanımı gösterebiliriz. Akıllı telefonlar, içindeki donanımların gücü ve gelişmişlikleriyle, sahip oldukları uygulamalarla bir çok üreticiyi bir araya getirmektedir.
Alman  sanayisi, Merkel'in açıklamaları doğrultusunda ülke vizyonunu Endüstri 4.0 yönüne çevirmiş durumdadır. Geçmişten gelen endüstriyel birikimini sağlam mühendislik kültürü ile birleştiren bir Almanya, bu devrimde lider bir ülke olma yolunda hızla ilerlemektedir.

Genel Değerlendirme ve Sonuç:

Endüstri 4.0 ya da 4. Büyük Sanayi Devrimi, birçok çağdaş otomasyon sistemini, veri alışverişlerini ve üretim teknolojilerini içeren kollektif bir terimdir. Bu devrim nesnelerin interneti, internetin hizmetleri ve siber-fiziksel sistemlerden oluşan bir değerler bütünüdür. Aynı zamanda bu yapı akıllı fabrika sisteminin oluşmasında büyük rol oynamaktadır. Bu devrim, üretim ortamında her bir verinin toplanmasına ve iyi bir şekilde izlenip analiz edilmesine olanak sağlayacağı için daha verimli iş modelleri ortaya çıkacaktır.4. Büyük Sanayi Devrimi teknolojilerin ve değer zinciri organizasyonları kavramlarının kolektif bir bütünüdür. Siber-Fiziksel sistemlerin kavramına, nesnelerin, internetine ve hizmetlerin internetine dayalıdır. Bu yapı akıllı fabrikalar vizyonunun oluşmasına büyük katkı sağlayacaktır.

4. Büyük Sanayi Devrimi  ile modüler yapılı akıllı fabrikalar kapsamında, fiziksel işlemleri siber-fiziksel sistemlerle izlemek, fiziksel dünyanın sanal bir kopyasını oluşturmak ve merkezi olmayan kararların verilmesi hedeflenmektedir. Nesnelerin interneti ile siber-fiziksel sistemler birbirleriyle ve insanlarla gerçek zamanlı olarak iletişime geçip işbirliği içinde çalışabilecektir. Hizmetlerin interneti ile hem iç hem de çapraz örgütsel hizmetler sunulacak ve değer zincirinin kullanıcıları tarafından değerlendirilecektir. 

4. Büyük Sanayi Devrimi  6 temel ilkeye dayanmaktadır: 1-Karşılıklı Çalışabilirlik ilkesi: Siber fiziksel sistemlerin yeteneği ile (örn. iş parçası taşıyıcıları, montaj istasyonları ve ürünleri) nesnelerin interneti ve hizmetlerin interneti üzerinden insanların ve akıllı fabrikaların birbirleriyle iletişim kurmasını kapsamaktadır. 2- Sanallaştırma: Bu yapı akıllı fabrikaların sanal bir kopyasıdır. Sistem, sensör verilerinin sanal tesis ve simülasyon modelleri ile bağlanmasıyla oluşmaktadır. 3-Özerk Yönetim: Siber-Fiziksel sistemlerin akıllı fabrikalar içinde kendi kararlarını kendi verme yeteneğidir. 4-Gerçek-Zamanlı Yeteneği: Verileri toplama ve analiz etme yeteneğidir. Bu yapı anlayışın hızlıca yapılmasını sağlamaktadır. 5-Hizmet Oryantasyonu: Hizmetlerin interneti üzerinden siber-fiziksel sistemler, insanlar ve akıllı fabrika servisleri sunulmaktadır. 6-Modülerlik: Bireysel modüllerin değişen gereklilikleri için akıllı fabrikalara esnek adaptasyon sistemi sağlamaktadır.

4. Büyük Sanayi Devrimi  sistemindeki üretim, makinelerin hizmet sundukları ve ürünlerle gerçek zamanlı olarak bilgi paylaştıkları bir sisteme benzetilmektedir. Alman Yapay Zeka Araştırma Merkezi (DFKI), içinde Siemens’in de bulunduğu 20 endüstriyel ve araştırma ortağının katkısıyla kurulan Almanya, Kaiserslautern’deki küçük bir akıllı fabrikada bu gibi bir sistemin uygulamada nasıl çalışacağını sergilemektedir. Ürünler ile imalat makinelerinin birbirleriyle nasıl haberleşebileceklerini göstermek için sabun şişelerinden faydalanmaktadır. Boş sabun şişelerinin üzerinde radyo frekansıyla tanımlama (RFID) etiketleri vardır ve bu etiketler aracılığı ile makinelerin şişelerin rengini tanıması sağlanmaktadır. Bu sistem sayesinde bir ürünün radyo sinyalleriyle ilettiği bilgiler, üretimin başında itibaren dijital ortamda saklanmasına olanak sağlanmaktadır. Bu şekilde bir siber-fiziksel sistem olarak ortaya çıkmaktadır.

4. Büyük Sanayi Devriminin avantajları ise şunlardır: 1-Sistemin izlenmesinin ve arıza teşhisinin kolaylaştırılması. 2-Sistemlerin ve bileşenlerinin öz farkındalık kazanması. 3-Sistemin çevre dostu ve kaynak tasarrufu davranışlarıyla sürdürülebilir olması. 4-Daha yüksek verimliliğin sağlanması. 5-Üretimde esnekliğin arttırılması. 6-Maliyetin azaltılması. 7-Yeni hizmet ve iş modellerinin geliştirilmesi.

Türkiye, dünyanın önde gelen üretim merkezlerinden biridir ve üretim kapasitesi Türkiye endüstrisini cazip kılsa bile gelecekte robotların üretimi devralmasıyla insan gücüne olan ihtiyaç azalacak ve yabancı şirketlerin yatırımlarını kendi ülkelerine yapmalarını sağlayacaktır. Bu nedenle ülkemizin üretim merkezi yerine, inovasyon merkezi olarak gelişen global pazarda kendine yer bulması gerekmektedir. Dolayısıyla Türkiye’nin önünde zorlu bir süreç mevcuttur. 2. ve 3. Sanayi Devrimi arasında bir evrede bulunan ülkemiz (10 ila 15 yıl içeri-sinde dünyadaki  gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin 4. Büyük Sanayi Devrimine tamamen   adapte olacakları  düşünüldüğünde) gelişen teknolojiyi yakalayıp rekabet edebilecek konuma gelmek zorundadır.

KAYNAKÇA:

- DRUCKER,Peter, 21. Yüzyılda Yönetişim Tartışmaları, Epsilon Yayıncılık,2000, Ankara

-GARİH, Üzeyir,Yönetim İlkeleri, Hayat Yayınları, 2001, İstanbul

- SULLIVAN,Gordon, Umut Bir Yöntem Olamaz, Boyner Holding Yayınları, 1997, Ankara

 -SCHREIBER, J. Servan, Amerika Meydan Okuyor, 1968, Ankara

 
Toplam blog
: 15
: 1466
Kayıt tarihi
: 05.05.16
 
 

Araştırmacı Yazar İlgi Alanları;  İktisat, Sosyoloji, Sanat Tarihi, Uluslararası İlişkiler, Anali..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara