Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '09

 
Kategori
Dostluk
 

Dostun böylesi...

Dostun böylesi...
 

Çok samimi iki dost ve arkadaşlardı. Fakat bir tanesi çok kurnaz, atılgan ve hareketli diğeri ise çok saf, dürüst ve sessizdi.

Bir gün kurnaz olan, diğer arkadaşın yanına giderek işlerinin bozulduğunu söyler ve kendisinden para ister. Samimi dostu onu hiç kırmaz ve elindeki tüm parayı arkadaşına verir. Arkadaşı bu parayla işlerini düzeltir. Bir süre sonra kurnaz olan yine arkadaşının yanına gider ve onun evlenmek üzere olan nişanlısını çok beğendiğini ve kendisine vermesini ister.("O ha dedim dinlerken")

Arkadaşı çok şaşırır, ne diyeceğini bilemez. Fakat aralarında o kadar kuvvetli bir sevgi vardır ki; arkadaşına hayır diyemez, nişanlısını arkadaşına verir.

Zaman içinde saf olanın işleri bozulur. Ve birden arkadaşı aklına gelir. (Ben ona sıkıştığında iyilik yapmıştım diyerek) arkadaşının iş yerine gider ve çalışmak için iş ister. Arkadaşı iş vermez. Bizim ki pişmanlık ve üzüntü içinde geri döner ama yine de arkadaşına kızamaz.

Bir gün sokakta dolaşırken yanına hasta ve yaşlı bir adam yaklaşır. Fakir olduğu için ilaç alamadığını söyler. Bizim ki yaşlı adamcağıza acır, istediği ilaçları alır ve yaşlı adama verir. Kısa bir süre sonra yaşlı adamın öldüğünü duyar. Yaşlı adam çok zengindir ve bütün mirasını ona bırakmıştır. Saf adam artık yeniden zengindir.

Biraz da sevdiği dostuna kırgınlığından dolayı dostunun iş yerinin karşısında bir ev alır ve oraya yerleşir. Bir gün evinin kapısını dilenci bir kadın çalar. Yaşlı kadın çok aç olduğunu, kendisine yemek vermesini ister. Bizim saf hiç düşünmeden kadını içeri alır karnını doyurur, kimsesi olmadığını öğrendiği kadına; kendisinde yalnız olduğunu söyler ve bu evde birlikte yaşayalım der, yaşlı kadın hiç düşünmeden kabul eder.

Bir süre sonra yaşlı kadın bizimkine, kendine uygun bir kız bulup evlenmesini önerir, bizim ki böyle bir kıza nasıl ulaşacağını, kendisinin tanıdığı olmadığını söyler. Yaşlı kadın ona uygun bir kız tanıdığını ve kendisiyle görüştürebileceğini söyler. Görüşmeler sonucunda evlenmeye karar verilir ve düğün davetiyeleri basılır. Bizim saf kırgın olduğu halde dostunu yine de unutmamıştır...Birazda geldiği konumu görmesi açısından arkadaşına davetiye gönderir.

Düğün günü gelir çatar. Saf adam düğün salonunda bir şeyler söylemek isteğiyle mikrofonu alır ve başlar yaşadıklarını anlatmaya; çok üzgün olduğunu yinede arkadaşına kızamadığını anlatır. Bu konuşma üzerine kurnaz olan arkadaşı daha fazla dayanamaz mikrofonu alır ve başlar konuşmaya;

Benim de bir zamanlar çok sevdiğim bir dostum vardı. İşlerim bozulduğunda kendisinden para istedim, bütün parasını bana verdi. Sonra da nişanlısını istedim, üzülerek nişanlısını da verdi. Nişanlısının istememin nedeni ise o kadının arkadaşıma layık olmamasıydı. Çünkü o kadın (hayat kadınıydı). Kendisi çok saf olduğu için arkadaşımı o kadından kurtardım.
İşleri bozulduğunda da gelip benden iş istedi. Arkadaşımı kendi emrimde çalıştıramazdım, o yüzden iş vermedim. Günün birinde karşılaştığı adam benim babamdı. Babam ölmek üzereydi, onu arkadaşımın yanına ben gönderdim. Ve mirasını ona ben bıraktırdım. Evine gelen dilenci kadın benim annemdi. Ona bakıp iyi yaşamasını sağlamak için gönderdim. Şu anda evlenmekte olan kişi de benim kız kardeşim, onu arkadaşımla evlenmesine ben iknâ ettim.

"HERŞEY SENİN İÇİNDİ"...

İnsan dostu için yaptıklarını mecbur kalmadıkça açıklamaz ...

Tüm yakınlık kurduklarınıza bir de bu gözle bakın ...

Siz farketmeden sizin için kimbilir neler yaptılar.

"SADECE SİZİN İÇİN" ...

 
Toplam blog
: 86
: 1295
Kayıt tarihi
: 25.07.07
 
 

Kdz Ereğli doğumluyum. Üç tane yaşam çiçeğim var. Ailemle birlikte yaşama dair ne varsa yaşamın bize..