- Kategori
- Dünya
Dünya Amerika'yı nasıl görüyor

Van'dan görünüm! Washington Post.com
Amerika ile yakın ilişki içindeki bazı ülkelerde ve Türkiye 'de gezilerek çeşitli haber ve röportajlar yapılıp Washington Post gazetesinde çeşitli tarihlerde yayınlanmış.
Türkiye ile ilgili olanı ise, 23, Ekim, 2007.
Haber oldukça ilginç;
Ana başlık, ”How is the world sees America” Oradan, Türkiye bölümünde "two Kurdish Turks: waiting for U.S." alt başlığı ile Washington Post muhabir yazarı Amar C. Baksh’nin haberine göre ,
Zeki, Van’da çalışan İngilizce öğretmeni.
Amerikalı gazeteci Amar’a , Zeki’nin ilk sözü, “İngilizce öğretmeniyim, çocuklara İngilizce öğretiyorum ama Kürtçe öğretemiyorum, Kürtçe şiir belletemiyorum, Kürtçe radyo dinletemiyorum, bayrağımızı gösteremiyorum” diyor ve ağlamaya başlıyor. Oryantal bir rolle gazeteciye sözüm ona baskıyı ve yasağı anlatıyor.
Bununla bitmiyor görüşme hemen . Doktor Nuri A da katılıyor sohbete. Karşılarında bulunan beton yapıları gösteriyorlar yabancıya. “Aha” diyorlar, “Bunlar da Hakkari’den güvenlik güçlerinin elinden kaçıp buraya yerleşenler”
Amar’ın anlatımıyla, Toprak Kale'de ay yıldızı ile parlayan Türk bayrağını işaret ederek, “ bize işgal edildiğimizi hatırlatıyor” diyorlar.
Bulmuşlar Amerikalıyı, hem de gazeteciyi, bırakırlar mı hiç. Amerika’nın özgürlük getireceğine inandıklarını söylüyorlar ve “Amerika bize yardım edecek, etmeli de, Başkan Bush özgürlükten, insan haklarından, demokrasiden bahsediyor, işte Kürtlerin de buna ihtiyacı var. Bizler ülkesiz insanlarız.” diyerek Amerika’nın Irak’tan çıkmamasını istiyorlar, değilse Türklerin yakıp yıkacağını anlatıyorlar.
Amerika’nın Irak’a yaptığının benzerini Türkiye’ye de yapmasını istiyorlar.
İşgal güçlerinin kadınlara, kızlara yaptıklarını, vahşeti, milyonlara varan ölüm ve yaralıları, oluk oluk akan kanları hiç duymamışlar bu doktor ile öğretmen.
Daha diğer sözleri inanılacak gibi değil.
Bu ve benzeri yalan, iftira kokan durumlar yıllarca devam etti.
Avrupa’nın, Amerika’nın ciddi basın, yayın organları buna benzer davranışları işlerine geldiği ölçüde ciddiye aldılar ve biz elimiz kolumuz bağlı seyrettik olayları.
”Gel kardeşim bak ülkene iftira ediyorsun, bu güzel ülke baştan başa senin benim, güzel yurduna ihanet etme, kendine de ülkene de yazık ediyorsun” bile diyemedik.
Sanki T.B.M.M ‘inde hiç Doğu bölgemizden seçilmiş milletvekilleri, hükümette hiç bakanlar yok. Sanki savcı, hakim, polis, asker olamıyorlar.Sanki müsteşar, genel müdür, vali, kaymakam yapılmıyorlar.Sanki yol yok, bel yok. Açlığa terkedilmişler. Sanki yasalar önünde eşit değiller.Sanki ayrı vatandaş muamelesi görüyorlar.
Yurdumuzun her ayrı bölgesi içinde, sosyolojik, ekonomik ve coğrafi farklılıklar var. Başka farklılıklar da olabilir. Bunlar, ülkemizi başkalarına şikayet edip onların müdahale etmesini istemekle çözülemez.
Ne bilsin elin yabancısı bin yıldır birlikte yaşadığını, senin tarihini okumak zorunda değil ya! Gazete haberine bakar. O durumda da seni işgal ülkesi olarak görür.
Her fırsatı ülkesini karalama açısından iyi değerlendirenler hala devam ediyorlar. Bir yanda silahlı terör, öte yanda propaganda. Sıkıştırdıkları yere kadar.
Eleştiri yapmak, hizmet istemek şüphesiz insanların en doğal hakkıdır. Ama işi karalama kötüleme ve yabancıdan medet umma noktasına götürmek ayrı şeylerdir.
Adı geçen gazetenin Amerika’da ve dünyadaki önemi belli.
Yazıda görülen koskoca Van’ın resmi, “Van’dan bir görünüm” olarak verilmiş. Bu Amerikalı gazeteci , Van’ı geldi, gördü ve Van’ın yukarıdaki resmini çekti ve Van’dan bir görünüm olarak sundu. Ne diyelim, onun da işine öyle geliyorsa…