Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '13

 
Kategori
Felsefe
 

Dünya için ezelden ebede dediğimiz zaman varlığımız hayal olur

Dünya için ezelden ebede dediğimiz zaman varlığımız hayal olur
 

“İki kapılı bir handa gidiyoruz gündüz gece…” Bu bir benzetme; ama bir gerçeği de dile getiriyor; yaşadığımız dünyanın gelmişini geçmişini bilmiyoruz. Elbette böyle bir dünya, böyle bir hayat ve insan olmaz. Yani dünya yoktan mı geliyor? Biz de, dünyanın taşı toprağı da her şey somut. Elle tutuluyor, gözle görülüyor; var yani. Nereden geldiğimizi biz bilmiyoruz diye bu geldiğimiz yerin yok olduğunu göstermez ki.

Bilim eksikleri olsa da var oluşu ortaya koymuş. Ama bence dünyada çoğu kimse bilmin bu tespitlerine inanmıyor. Bunun nedeni bilimin dinlerle çelişmesi. İyi ki Âdem var; yoksa “Kimden geldik lan” diye kafayı yerdik. Tabii ki yaratılışla ilgili masalımsı literatür sorunlu. Bilmin tespiti olan atıyorum iki yüz bin yıl önce anlaşılır bir tarih. Ama kutsal literatürcü bununla uğraşmıyor, “ezelden beri…” diyor; diyor da o zaman da biz işin içinden çıkamıyoruz. Tamam, bilime inanalım ama bilim insanlığı inandıramamış ki…”İki yüz milyon yıl önce…” adam “ne bu lan!” diyor.

Eksik ama bilimin tespitinde sorun yok; biz bilimi anlayacak kapasitede değiliz. Bilim tarih vermiş lakin insanlık bilincinde ezelden beri varız. Ezel ne demek? Bilinmez bir geçmiş. Tabii ki böyle değil; insanlığın bilinci dünyanın kuruluşunu açıklamaya yetmiyor. Kutsal literatür ve bilim dışı insanlık bilinci ortadan kaldırılarak (yahut ayrıştırılarak) dünyanın kuruluşunu olabildiğince bilimsel kanıtlarla ortaya koymak beyinleri aydınlatacaktır.

Adam hala nerden geldiğimiz belli değil diyor. Nere gittiğimiz de öyleymiş. E o zaman senin varlığın da sorgulanır. Varlığımız kutsal kitaplarda yazıyormuş. Hangi kutsal kitap, milyarlarca insanın kitabı da yok; adam dünyanın ne zaman kurulduğunu taptığı ineğin kı… ına bakıp mı öğrenecek?

İnsanların yaşadıkları dünya ile ilgili algılarında sorun var. Çoğu insan nasıl bir dünyada yaşadığını bilmiyor. İki kapılı bir handa yaratanın kuvvetiyle İsrafil denen meleğin sur’u üfleyeceği kıyamete doğru sürüklenip gidiyor. Ya inanmayanlar, başka türlü inananlar… Onlar için dünyanın sonu yok veya bilinmiyor, nasıl olacağı belli değil.

Bence dünyanın varlık sırrını (ki bu pek sır da değil) çözmek için insana bakmak (doğaya ve diğer canlılara da tabi) yeterli. Biz nasıl doğduysak dünyanın da bir başlangıcı var. Ve ömrümüz bitiyor, öleceğiz. Tıpkı dünya da öyle. Milyarlarca yıldır yanan güneşin enerjisi bir gün bitecek ve dünyada hayat sona erecek. Bizi aşan, aklımızla ulaşamadığımız bundan sonrası. Tabii ki yaratılıştan öncesi de bizim için bilinmezlik içeriyor. Yalnız bilmediğimiz her konuyu da yaratana havale etmek ne kadar doğru. Zira çağlar önce biz dünyayı da bilmiyorduk ve hala uzayı da çözemedik. Bu, bizim evrenin sırlarını çözemeyeceğimiz anlamına gelmez; aklımız varlığımızı açıklamaya yeter.

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..